İncil'den Alıntıların Öyküsü: Luke Cage

Kayin kardeşi Habil’e, “Haydi, tarlaya gidelim” dedi. Tarlada birlikteyken kardeşine saldırıp onu öldürdü.
RAB Kayin’e, “Kardeşin Habil nerede?” diye sordu.
Kayin, “Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?” diye karşılık verdi.
Yaratılış 4:8-9
Bu yazı Luke Cage'in 1. sezonuna dair tamamen Spoiler içerir.

Luke Cage sonunda Netflix'e geldi ve bir oturuşta bitirdik. Senede sadece iki Netflix-Marvel dizisi aldığımızdan olsa gerek bir yandan deli gibi izleyip bir anda bitirmeye heveslenirken, öte yandan daha da uzatıp yavaş yavaş gitme ikileminde kaldık. Kendi adıma, bir solukta bitirdim diziyi. Ve bayıldım.

Diziyi izlerken benim en çok benzetme yaptığım yapım Boardwalk Empire'dı. Harlem'de, caz müziğin yanında çete çatışmaları, silah ticaretleri, güç çabaları, pis politikalar ve oldukça klas kötü karakterlerle resmen Boardwalk Empire'ın bir 70-80 sonrasını izliyormuşum tadını aldım. Biraz da süper kahramanlığı ekliyoruz tabii.

Dizide neyin güzel, neyin kötü olduğuna pek değinmeyeceğim. Luke Cage hakkında bahsetmek istediğim konu, dizinin kendi içinde de tekrar ettiği bazı İncil dokunuşları.

Habil ve Kabil hikayesi bunlardan birisi.


İki kardeşin hikayesini bilirsiniz. İncil'de ikisi de RAB'a kurbanlarını sunarlar, Habil'in adağı kabul olunurken Kabil'inki reddedilir. Habil, kardeşi Kabil tarafından öldürülür. Ancak bu kardeş düşmanlığının farklı sebepleri de dinler tarihi içinde bolca versiyona uğramıştır. Bir versiyonda Kabil, kardeşi Habil'in karısıyla evlenmek istemesine rağmen bu isteği gerçekleşmediği için kardeşini öldürürken, daha çok bilinen diğer versiyonda Kabil, babası Adem'in, kardeşi Habil'i kendisinden daha çok sevdiğini düşündüğü için öldürür.

Diamondback, Willis Stryker, diziye girdiğinden beri sürekli İncil'den alıntılar yaptı, sonunda da Habil ile Kabil'in hikayesini anlattı. Yukarıda yazdığım İncil alıntısını kullanarak, Luke'u öldürdükten sonra söyleyeceği cümlenin bu olduğunu söyledi. Luke ile Stryker'ın üvey kardeş olduklarını ve Diamondback'in, babası kardeşi yüzünden kendisini bir kenara attı diye Luke'u öldürmeye çalıştığını öğrendik. Yani zaten bu iki karaktere uyarlanmış bir Habil/Kabil öyküsü olduğunu biliyoruz bu dizinin.

Ancak bu dizideki tek Habil/Kabil öyküsü bu değil.


Cottonmouth ve Black Mariah bu dizideki asıl Habil ile Kabillerdi. İkisi de büyükanneleri tarafından birbirlerinden oldukça ayrı tutulmuş iki çocuk olarak büyüdüler. Cottonmouth suça yönlendirildi, ailenin karanlık işlerini devralacak kişi kendisiydi. Mariah ise derslerine odaklanması istenen kişi oldu, bütün her şeyden uzak tutuldu. Nihayetinde, iyi bir çocuk olarak yetiştirilen Mariah ve kötü çocukluğa doğru evrilen Cottonmouth sonunda ortak bir paydada birleşebildiler. İkisi de nihayetinde kötü karakterlere evrildiler, hatta Mariah, ilk sezonun gerçek kötüsü olarak parladı ancak özlerinde hala bir daha iyi/daha kötü tartışmasını taşıdılar.

Tahmin edebileceğimizin aksine, iyi bir kişi, eğitimli birisi olarak yetiştirilen Mariah, bize bu ikilinin hikayesindeki Habil gibi sunuldu. Cottonmouth ise gangsterliğe yönlendirilmiş, silahla tanışıklığı küçük yaşlara dayanan, kötücül amaçlara hizmet için yetiştirilen Kabil'di. Habil ile Kabil'in hikayesinde Kabil, kardeşine gösterilen sevginin daha çok olduğunu düşündüğü için kardeşini öldürmüştü. Mariah ise yıllarca içinde taşıdığı kıskançlığı sonunda dışa vurmuş, Cottonmouth'un, aslında kendisinden daha çok önemsendiğini düşünmüş, sonunda da bunu göstererek kuzenini öldürmüştü. Aslında dizi bize iki parçalı bir öykü sunmuştu. İlk parçasında çarpık bir Habil/Kabil hikayesi gördük. İyi sanılanın aslında kötü olduğu, kötü olduğu düşünülenin de hikayedeki iyi kişi olduğunu göstermiş, orijinal hikayeyi tersinden okuma şansı sunmuştu.

Mariah, Cottonmouth yere düştükten sonra bir lambanın tabanıyla kafasını ezmişti. Kabil'in de kardeşi Habil'i, bu şekilde, kafasına bir kaya parçasıyla vurarak öldürdüğünü okumuştuk öykülerinde. Hemen hemen benzer bu tasviri, İncil'deki hikayenin ilustrasyonlarında dahi görebiliriz. Bu yüzden, aslında dizinin bize bir değil iki tane Habil/Kabil hikayesi verdiğini söyleyebiliriz.



Luke Cage'deki tek İncil göndermesi tabii ki de bu değil. Özellikle Diamondback sahneye çıktığından beri İncil'deki kardeş benzetmeleri çok sık tekrar edilmeye başlandı. Ancak yazarlar alttan alttan başka bir öykünün de anlatımını bize izletti. İbrahim peygamberin hikayesini bilirsiniz. Bu hikayenin İncil'deki versiyonu şu şekildedir; İbrahim'in, karısı Sare'den çocuğu olmuyordu. O da bir hizmetçisi olan Hacer ile birlikte oldu, birlikteliklerinden İsmail adında bir oğlu oldu. Ancak yıllar sonra Tanrı, İbrahim'e Sare'den de bir çocuğu olacağını müjdeledi ve herkesin imkansız olarak gördüğü şey oldu, Sare, 90 yaşında bir çocuk dünyaya getirdi. Ona da İshak adı verildi. İshak, mucize çocuk oldu.

Diziye geri dönüyoruz. Luke'un babasının çocuğu olmuyordu. Annesi kısır sanılıyordu. Babası da sekreterinden bir çocuk sahibi oldu. Öte yandan, Luke'un annesi de Luke'u doğurdu. Bu yüzden Luke'a mucizevi bebek dendi. Şimdi hikayelerdeki isimleri değiştirdiğinizde Luke'un hikayesi ile İncil'deki hikayenin örtüştüğünün farkına varacaksınızdır. İncil'deki öyküde, İsmail, babası İbrahim tarafından reddedilmiş, üvey evlat muamelesi görmüştü. Dizide de Diamondback, babası tarafından reddedilmesinin intikamını, kardeşinin Kabil'i olarak aramaya çalışıyordu. Belki de Luke ve Willis'in öyküsü, kendilerinin tartıştığı gibi bir Habil ile Kabil değil, İsmail ve İshak öyküsüydü.


Eh, tabii ki bir de değinilmesi gereken Judas kurşunu var. Luke'u öldürebilen tek şey, bu kurşundu. Judas, İncil'de, İsa'nın havarilerinden birisi ve sonunda ona ihanet ederek ölümüne sebep olan kişiydi.   Tabii ki Harlem'de ilah olarak görülmeye başlanacak, durdurulamaz doğrucuyu öldürebilecek araca da Judas ismi verilecekti. Luke, hiçbir şekilde şiddete şiddetle karşılık vermeyen, diğerleri için kendisini kurban edebilecek kişiydi. Başkalarının yerine kurşun yiyecek, kendisini, daha zayıfların önüne kalkan olarak koyan, kimisi için kahraman, kimisi için bir yabancı/garabetti. Luke, insanlar, umutlarını kaybetseler de, ondan ümidi kesseler de, ona burun kıvırsalar da onlar için savaşacak kişiydi. Bu yüzden Luke Cage, İncil'deki İsa'ya oldukça benzemekteydi. Bu yüzden Judas kurşunu, Luke'u öldürebilecek yegane şeydi.

Luke Cage'in ilk sezonunu sevsek sevmesek de dizinin metnine verilen ehemmiyeti ve yüklenen anlamları görmezlikten gelmemek gerek. Siyahi kültürün birçok yanını da yansıtan Luke Cage, ilginç bir şekilde teolojiye de sırtını dayıyor. Bu da süper kahraman yapımlarında karşımıza çıkan ilginç anlatımlardan birisi olarak akıllarımızda kalıyor.

Always Forward.


Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget