En İyi 10 Batman: The Animated Series Bölümü

Sırada son 20 yıla damgasını vurmuş, Batman'in karanlığını en güzel yansıtan ve hepimizin hatıralarını kaplayan unutulmaz animasyon dizisi Batman - The Animated Series var.


Bu seriyi yaratan Paul Dini, Bruce Timm, Alan Burnett ve Eric Radomski, Batman hayranlarına belki de verilebilecek en güzel hediyeyi verdiler. Bölümlerin karanlıklığı, Gotham silüetleri, karakterlerin çok iyi tanımlanmış olması ve muazzam seslendirme kadrosuyla Batman TAS, adını tarihe altın harflerle kazıdı şüphesiz. Her bölümünün mutlaka çekici yanlarının olması böyle bir listeleme yapmayı en çok zorlaştıran şeylerden birisi. Yine de yeniden izlemek isteyenler, denemek isteyenler ve eşe dosta gösteriş yapmak isteyenler için naçizane bir liste hazırladık. Buyurun:

10. The Demon's Quest


Batman'in karakter geçmişi boyunca onu en çok zorlayan iki düşmanı vardı: Joker ve Ra's Al Ghul. Joker her zaman zihin oyunlarıyla yarasayı yorsa da Ra's Al Ghul hem zihnen hem de bedenen en tehlikeli düşmanıydı. Küresel boyutta Kara Şövalye'yi en çok zor durumda bırakan adamdan bahsediyoruz. 

Bu bölümün en güzel bölümlerden birisi olmasının sebebi, çok iyi bir çizgi roman uyarlaması olması. Kareleri sayfalardan fırlamışlarcasına takip edebiliyorsunuz ve okurken bile heyecanlandıran Ra's Al Ghul ve Batman arasındaki kılıç dövüşü animasyonda harika bir seyir keyfi sunuyor. 2 kısımlık Demon's Quest bölümünün ilk bölümü Ra's Al Ghul'ün yaratıcısı Dennis O'Neil tarafından yazıldı ve 2. bölümde de yine bir çizgi roman efsanesi Len Wein ile beraber çalıştı. Kendi hikayesini ekrana uyarlamak konusunda oldukça başarılı olduğunu ve ne kadar doğru bir hamle yapıldığını göstermiş oldu bu bölümle O'Neil.

Bölümün en güzel yanlarından birisi Batman'in dedektif yanını oldukça net bir şekilde görebilmemiz. Ra's'ın kendisine verdiği görevleri bir bir zekasıyla çözmekle kalmayıp arkasından oynanan oyunları bile ortaya çıkarabiliyordu. Batman'i iş üstünde görmek inanılmaz keyifli bir şey değilse, başka ne olabilir bilmiyorum. 

Animasyonlardan tutun hikayesine, diyaloglarına ve seslendirme kadrosuna kadar 2 kısımlık The Demon's Quest bölümü ilk 10'da yer almayı kesinlikle hak ediyor.

[next]

9. Joker's Favor


Suçluların neden Batman'den korktuğunu biliriz. Anlayabiliriz ve hatta bazen zor olsa da onların yerine kendimizi koyup biz de korkabiliriz. Ama bu bölüm madalyonun diğer yüzünü gösteriyor. Peki ya Joker? Sadece sulu şakalar yapan bir soytarı mı? Bize ne yapabilir ki? Onun derdi Batman'le hem diye düşünebilirsiniz. Fakat bu bölüm size işlerin hiç de öyle olmadığını söylüyor.

Bu bölümde Joker'in uğraştığı kişi ne bir kahraman ne de bir suçlu. Charlie milyarder bir suç savaşçısı hiç değil. Sadece trafikte sıkışmış sıradan bir adam. Charlie aslında herkes. Charlie aslında biziz. Ve o hedef olduğu zaman aslında hedef olan biziz. Ve işte o zaman Joker gözümüze daha da korkunç geliyor.

Joker's Favor hem komedi hem gerilim yüklü bir bölüm ve bize Batman her ne kadar zarar görmez birisi olsa da sıradan insanların basit şeylerde bile nasıl incinebileceğini gösteriyor ve Joker'in aslında ne kadar korkunç bir adam olduğunu nazikçe hatırlatıyor.



[next]

8. What is Reality?



"What is reality?" belki de çok sevilen bir bölüm değil. Listeye almamın sebebi şahsımın biraz Riddler hayranı olması ve belki de Riddler içeren en iyi bölümlerden birisi bu. Devasa ekranda Riddler ilk gözüktüğü andan itibaren kendisinden bekleyeceğiniz her şeyi yerine getiriyor ve beklentilerin üstünde hareket ediyor.

Sanal gerçeklik yaratan bir makineye bağlanan Jim Gordon'u kurtarmak için Batman de makineye girer ve Riddler'ın zihnini anlamaya çalışır. Öte yandan Batman'in de zihninin içine giriyoruz ve Robin'le işbirliği yaptığını görüyoruz ki bu sık sık karşımıza çıkan bir şey değildi. Dahası Batman'in dedektiflik yeteneklerini büyük bir keyifle izliyoruz. Riddler içeren bir bölümde bilmece çözen Batman'i takip etmek oldukça keyifli ve ne yazık ki sık sık karşılaşmıyoruz. 

Gerçekliğin dokusuyla oynamak, Batman'in kas gücüyle değil zihin gücüyle savaştığını görmek ve Riddler'ın neden Batman'in en önemli düşmanları arasında olduğunu anlamak için kesinlikle kaçırılmaması gereken bir bölüm.


[next]

7. Perchance to Dream 



Alternatif bir dünyadayız. Bruce'un ailesinin ölmediği, gayet normal bir şekilde büyüyüp hayatına playboy olarak devam ettiği bir dünya burası. Selina Kyle ile nişanlanmış ve hep hayalini kurduğu şekilde mutlu olması gerekiyor. Ama bir sorun var. Bu hayattan memnun değil.

Bu dizinin en önemli yanı bize karakterlerin hep farklı yönlerini gösteriyor olmasıydı. Bu bölümde ise Bruce Wayne'siz bir Batman ve Batman'siz bir Bruce Wayne'e bakma fırsatımız oluyor. Dizinin en iyi yaptığı şeylerden bir diğeri de hayal dünyası ve rüyalarla oynaması. Batman'in ve Bruce'un zihinlerinin bozulmasına şahit olduğumuz her an bizi daha da heyecanlandırıyor ve gerçekten ikisinin birbirinden bağımsız olduklarında ne kadar başkalaşacaklarını ve eksik olacaklarını anlıyoruz.

Bu bölüm Bruce'un neden pelerin ve maskeye, daha doğrusu Batman olmaya ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Bugünlerde bu temayı kullanmaya çalışan yazarlara ders niteliğinde okutulacak bir bölüm.



[next]

6. Harlequinade



Harley Quinn bize Batman: The Animated Series'in kazandırdığı ve Paul Dini tarafından yaratılan bir karakter. Batman hayranlarının en sevdiği karakterlerden birisi ve bu boş yere değil. Biraz trajik, biraz absürt ve biraz da komik bir yanı ve geçmişi var Harley'nin. Kendisinin olduğu her bölüm de seyir zevki veriyor kesinlikle fakat Harley odaklı diğer bölümlerin yanında Harlequinade bunu en iyi şekilde yapan bölüm.

Bir Harley Quinn bölümünden isteyebileceğiniz her şey var. Atom bombasıyla Gotham'ı yok etmeye niyetlenen Joker'i durdurmak için bir araya gelen Batman ve Harley fikri başka bir yerde uygulansa ne kadar gülünç kaçacakken burada adeta bölümün daha uzun olmasını istediğiniz anlar seyrediyorsunuz. 

Harley'nin kendisini öldürmeye çalışan bir adama aşık olması ve elinden çok da bir şey gelmemesi bu bölümü hüzünle karıştıran şeylerden en önemlisi. Bu gerilimi ve ince çizgiyi daha sonra da korumak isteseler de bu bölüm kadar tam tadında yapılmışı ne yazık ki gelmedi. Ayrıca sık karşılaşmayacağımız bir şey de şu ki Batman gibi bir ana karakter bu bölümde geriye çekiliyor ve yan karakterin parlamasına izin veriyor. Dediğim gibi, her gün gördüğümüz şeyler değil bunlar.



[next]

5. The Man Who Killed Batman



The Man Who Killed Batman (Batman'i öldüren adam) bölümü sadece bölümün adı ve başlangıcındaki resimle bile izleyiciye kendini merak ettiren nadide bir bölüm. Batman'in ölmesi başlı başına inanılması çok zor bir düşünce ve özellikle çocuklara yönelik bir dizide kabullenmesi oldukça zor bir fikir. Fakat asıl ilgi çekici nokta ise bölüm isminin altındaki adam. İlk andaki düşünce bu adamı görünce yerini "Tamam, Batman öldü ama bu adam onu nasıl öldürebildi?" sorusuna bırakıyor.

Paul Dini'nin yazdığı ve Bruce Timm'in yönettiği bu bölüm ta en başından itibaren izleyicinin merakını bir saniye için bile düşürmeden ekrana bağlamayı başarıyor. Bölüm nasıl başladıysa o şekilde devam ediyor ve merak, şaşkınlık, ilgi eşliğinde "Batman'i öldüren adam"ı takip ettiriyor. Fakat bölümün en güzel yanı ise Joker oluyor. Batman'in ölümüne hüzünlenip gıyabi cenaze törenleri düzenlemesi, Harley Quinn'i sümkürte sümkürte ağlatan acıklı ve absürt konuşmasıyla bölüme adeta can üstüne can katıyor.

Özellikle her karakterinin üzerine düşeni layıkıyla yerine getirdiği bu bölüm listemizde 5. sırada olmaya da kesinlikle layık oluyor.



[next]

4. Almost Got'Im



Bu bölüm, aksiyonu, hikaye örgüsü, diyalogları ve karakterleriyle o kadar dolu bir bölüm ki sadece 20 dakika olduğuna inanmak çok güç. Bölümün en başındaki poker oyununda karakterlerin ellerindeki kartlardan onların kim olduğuna dair ipucu vermesiyle bölümün ne kadar incelikle işlenmiş olduğunu bizlere gösteriyor.

Hikayenin özü çok basit. Batman'in büyük düşmanları bir masada kağıt oynarlar ve ortak düşmanlarını az daha nasıl yenebileceklerini birbirlerine anlatıyorlar. Birbirlerine anlattıkları hikayelerden her birisi bir öncekinden daha absürt ve keyifli. Özellikle sıra Killer Croc'a geldiğinde kendi hikayesinin sadece "Büyük taş atmak"tan ibaret olduğunu söylediğinde diğerlerinin yüzlerindeki ifade geriye sarıp sarıp tekrar izlemelik bir sahne. 

Almost Got'im hem aksiyon hem de komedi yüklü, finali şaşırtabilen ve kesinlikle en iyi bölümler arasında bahsedilmeye layık olan bölümlerden birisi. Tabi bunda Paul Dini'nin enfes kaleminin etkisi de çok büyük.



[next]

3. Beware the Gray Ghost



Dizinin en güzel bölümlerinden biri Beware the Gray Ghost. Aslında bu bölüm 60lı yılların Batman dizisinden aşina olduğumuz Adam West'e bir saygı duruşu adeta. Zaten dizideki eski aktör Simon Trent'i seslendiren kişi de bizzat Adam West.

Gray Ghost, Batman'in çocukluğuna etki eden bir karakter. Batman'i suçla savaşmaya küçük yaşlarda ikna eden faktörlerden birisi. Fakat artık gözden düşmüş bir aktör olan Simon Trent dahi Gray Ghost'tan çok uzak. Bölüm, Gray Ghost ve Batman arasındaki bağları çok güzel anlatıyor ve en güzeli de Batman'in insani yönüne bir bakış atmamızı sağlıyor. Müziklerinin hafızaya kazınacak derecede güzel olması da bambaşka bir artı.

En sonunda Bruce, gerçek kimliğini bir şekilde de olsa Eski Gray Ghost ve eski aktör Simon Trent'e açıklıyor ve ona ne kadar hayran olduğunu söylüyor. Trent ise hala hatırlanabilmekten ve insanlara ilham verebilmekten oldukça mutlu oluyor. Tıpkı zamanında birçok kişinin çocukluğunda yer edinen ve Batman çizgi romanlarını iptal edilmekten kurtaran Batman dizisinin pelerinli süvarisi Adam West'in kendisi gibi değil mi?



[next]

2. Over the Edge


Evet, bu bölümden bahsederken biraz spoiler verebiliriz yoksa bu bölümün güzelliğini anlatmak biraz zor olabilir. Bu yüzden spoiler yememek istiyorsanız sonraki paragrafı atlayabilir, diğer paragraftan devam edebilirsiniz.

Çizgi filmlerde ya da filmlerde bölüm boyu şoklardan şok beğendiren, bölümün sonuna gelene kadar ne olduğunu bir türlü anlayamadığınız bölümler olur bazen. En sonunda "Her şey aslında bir rüyaydı" denildiğinde tüm bölüm tam mantığına oturur. Over the Edge, buna örnek olabilecek çok güzel bir bölüm. Barbara Gordon'un ölümüyle başlayan Jim Gordon'un amansız Batman takibi her sahnesinde daha da nefes kesici oluyor. Aslında Batman'in kim olduğunu bilmesi gibi gerçekçi dokunuşlar ve Batman'i durdurmak isterse gerektiğinde neler yapabileceğini görebilmemiz açısından örnek bir bölüm. Her şeyin aslında Barbara'nın rüyası olması ise sıradan bir şaşırtmacadan çok Barbara'nın karakter gelişimine çok büyük etki etmesi bölümün en büyük artılarından birisi.

Evet, Over the Edge, aslında bir Jim Gordon bölümü. Komiserin eğer kafasına koyarsa neler yapabileceğini görmek, Batman'i çaresiz haliyle izlemek, bildiğimiz düzenin alt üst olmasına şahit olmak eşsiz bir seyir zevki sunuyor. İyi adamlar için olabilecek en kötü senaryo. Zira onlarla savaşanlar artık kötü adamlar değil, bizzat yakın dostları. İntikam arzusunu her haliyle görebiliyoruz. Over the Edge tekrar tekrar izlenebilecek bir bölüm ve 2. sırayı kesinlikle hak ediyor.

[next]

1. Heart of Ice


Batman: The Animated Series'in yaptığı en iyi şey neydi derseniz, size karakterlerini insancıllaştırması derdim. Sadece insana benzetilmekle kalmıyor, karakterlerle izleyicinin özdeşleşmesi, izleyicinin karakteri anlayabilmesi sağlanıyordu. Ra's Al Ghul ve Poison Ivy gibi uç karakterlerin bile yaptıkları için anlaşılabilir sebepleri vardı. Tıpkı Batman'in kendisi gibi. Fakat Heart of Ice'da bu yaklaşım kesinlikle zirve noktasına ulaşmıştı.

Kafasında bir fanusla beraber giydiği robotik kıyafetle Mr. Freeze "insansı" olarak tanımlanmaya en uzak karakterlerden birisi. Fakat bu sıcak bir tas çorbayla bile mağlup edilebilen adamın kırmızı mercekli gözlerinin arkasında çok büyük bir trajedi ve hüzün yatmakta. Duygusuz gözüken, kendini vahşilikle yoğuran ama görünüşünün çok zıttı bir karakterdi Mr. Freeze. Tüm çizgi roman hayatı boyunca hiç bu kadar güzel tanımlanmamıştı belki de. Özellikle New 52 ile beraber sanki bir nekrofil gibi tanımlandığını da düşünürsek Heart of Ice kariyerinin en tepe noktasıydı.

Freeze sadece hisleri olan birisi değildi. Çok fazla ve derinden hisseden bir adamdı ve Heart of Ice yazılmış en güzel aşk hikayelerinden birisiydi. Bir karakteri insani yapmak için daha güzel adımlar seçilemezdi. Zaten Paul Dini'nin yazdığı, Bruce Timm'in yönettiği bir animasyonun güzel olmama ihtimali var mı ki?


Böylelikle en iyi 10 Batman: The Animated Series listemizi bitirmiş olduk. Eğer hiç izlememişseniz ne mutlu size, her şeyi en başından izleyebilirsiniz. Yahut en azından buradaki bölümlere bir şans verebilirsiniz.

Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget