Çizgi Romanın Adı:
Yayınlandığı Tarih: 15.06.2016
İçerdiği Sayı: Civil War II #2
Yazar: Brian Michael Bendis
Çizer: David Marquez
Yayıncı: Marvel [/update]
Marvel'ın bu seneki en büyük olayı, Civil War II'de rakam olarak 2 sayı olarak 3'teyiz. Daha önce 0. sayısını ve 1. sayısını oldukça detaylı bir şekilde incelemiştik. O incelemelere ulaşmak isteyenleri, hemen aşağıdaki linklere yönlendirebiliriz.
HİKAYE
Sayı, Attilan'da, Inhumanların evinde başlıyor. Tony Stark, önceki sayıda gördüğümüz gizlilik modu olan zırhıyla içeri girmiş ve Ulysses'i arıyor. Tam odasına girdiğinde arkasından gelen bir ses "Bunu yapma Tony" diyor. Bu kişi Medusa. Tony'nin geleceğini Captain Marvel'ın söylediğini, ama Tony'nin krallığa böyle sızmayacağını düşündüğünü söylüyor. Tony, Ulysses'i alıp gitmek istediğini söyleyince de Medusa Tony'i sarmalıyor. Tony Medusa'yı geri püskürttüğünde, sese gelmiş olan Karnak gibi diğer Inhumanlar kapıda bekliyor. Karnak'ı geri püskürten Tony, Crystal kendisine yıldırım gönderince bir patlamaya sebep oluyor. Patlamadan sonra Tony'nin ortadan kaybolduğunu görüyorlar. Beast, o zırhın sadece dikkat dağıtmak amaçlı olduğunu, asıl Tony'nin Ulysses'i alıp gittiğini söylüyor. Neden ona karşı savaşmadın sorusuna ise Beast "Ben Tony Stark'la savaşmam diyor" ve Medusa Tony'nin bu hareketini Inhumanlara açılmış bir savaş ilanı olarak kabul ediyor.
Gözlerimizi SHIELD karargahı Triskelion'a çeviriyoruz. Kulede Captain Marvel, Black Panther ve Maria Hill bir araya gelmişler ve Stark'ın bu yaptığının çok kötü sonuçlara yol açacağını konuşuyorlar. Tony'nin, Stark kulesinde olmadığını düşünüyorlar ve Inhumanların, başlarında Medusa'yla Tony'nin peşine düştüklerinden eminler. Stark kulesine giden Inhumanları ise Tony'nin yapay zeka yardımcısı FRIDAY karşılıyor. Tony'nin evde olmadığını söylese de Karnak inanmıyor ve diğerlerinin ona "yapmak Karnak, bu sadece bir yapay zeka, onu ikna edemezsin" demesinin ardından "o zaman yıkalım binayı girelim" deyince arkalarından bir ses "Yapmayın" diyor. Gelenler Captain Marvel ve ekibi. Medusa'ya ve diğerlerine sakin olmalarını, bu meseleyi kendi içlerinde halledip Ulysses'i tekrar Inhumanlara getireceklerini söylüyorlar. Inhumanlar buna inanmıyor ve "Tony saldırırken neredeydiniz, şimdi bize mi yetiyor gücünüz" muhabbeti yapınca Captain Marvel "size haber vermiştim gelebileceğini" diyor ve sadece bir şans istiyor olayı içlerinde halledebilmek için.
Mekanı değiştiriyoruz. Tony terk edilmiş bir depoda Ulysses'i bir sandalyeye bağlamış ve onu "En yakın arkadaşım öldü" diyerek sorguya çekiyor. "Senin gönderdiğin görevde öldü" diyerek Ulysses'in kafasına kablolar bağlıyor ve görülerinden bir tanesini göstermesini istiyor incelemek için. Gösteremeyince yumruk atıyor ve bir hareketlenme oluyor. Yeniden yumruk atacağı zaman FRIDAY, "korkunun da yeterli olacağını" söyleyip beyinde dalgalanmalar olduğunu söylüyor. Daha sonra kendisinden ne istediğini soran Ulysses'e, "Yakın bir arkadaşımla senin yüzünden savaşa girmek üzereyim, kim olduğunu bilmek istiyorum" diyor ve Jessica Jones ile Dakota North'u, Ulysses'in geçmişini ve ailesini araştırmaları için görevlendirdiğini söylüyor. Neden ailesini araştırdığını sorunca da, bu görülerin taraflı olup olmadığını araştırmak için bütün her şeye bakacağını, ırk, cinsiyet, politik görüşleri inceleyeceğini söylüyor. Tam bu sırada da Captain Marvel ve diğerlerinin geldiği haberini alıyor. FRIDAY'in, Ulysses'in beyninin bir kopyasını aldığını söyleyerek onu serbest bırakıyor ve tam bu sırada da diğerleri içeri dalıyor.
Ancak beklediğimizin aksine herhangi bir kavga olmuyor, Thor boş yere duvarı kırıyor. Captain Marvel ve Tony karşılıklı konuşuyorlar. Bu yaptığının delilik olduğunu, sadece zihinsel olarak bir krizde olduğunu söylüyorlar. Tony'se "orada ölen herhangi biriniz olabilirdi, sırf Carol geleceği kontrol etmek istiyor diye sizin ölmenize izin veremem" diyor. Aralarında tartışmaya devam ederken Ulysses yere yığılıyor ve bir görü görüyor. Tam olarak şunu:
Bir patlama oluyor. Diğerleri, böyle görüler geldiğinde patlama olduğunu ilk kez gördüklerini söylüyorlar ve Ulysses'e ne gördüğünü sorduklarında "Üzgünüm ama Hulk hepinizi öldürecek" diyor.
Ve hızla Utah'a, Doktor Banner'ın laboratuvarına gidiyoruz. Banner çalışırken arkasından bir ses "Doktor Banner?" diyor. Banner arkasını döndüğündeyse Carol'ı görüyor ve "Albay Danvers, bu ne güzel sürpriz, senin için ne yapabilirim?" diyor ancak Carol'un öfkesi yüzüne vurmuş bir şekilde sayıyı bitiriyoruz.
Her şeyden önce belirteyim, ben bu sayıyı beğenmedim ve gerçekten de Civil War II'ye karşı beklentilerimi sonraki sayılar için ciddi bir miktarda aşağıya çektim. Önce sayının güzel yaptığı şeylere bakalım zira sayıları oldukça az.
Öncelikle Tony'nin karakterizasyonu beğendiğim şeyler arasında. Gerçekten de Rhodey'i nasıl sevdiğini hissedebiliyorsunuz. Rhodey'e olan sevgisi de onun mantıksız ve sınır dışı hareketler yapmasına sebep oluyor. Yani, Tony'nin ne zaman birisini kaçırıp ona işkence yaptığını gördük ki? Yaptığı şey ne kadar doğru olmasa da Tony açısından düşündüğünüzde gerçekten de mantıklı bir noktaya ayak basarak işlenen bir konu bu.
Diğer güzel şey ise tabii ki çizimler. David Marquez karakter duygularını yüz ifadelerinde yansıtmakta çok başarılı. Bunun yanı sıra manzara sahnelerinde kendisini aşıyor ve detaylandırabildiği kadar detaylandırıyor ki bu da sayıyla uzun zaman geçirmenizi sağlıyor. Ancak bu sayıda kesinlikle tek bir sahneyle kendisini aştı geçti. Yukarıda hikaye kısmında görseli bulunan Hulk'un delirme sahnesiyle. O sahneyi görüp de gerçekten Hulk'tan korkmamanın imkanı yok. Bu yüzden Civil War II'nin parlayan yıldızı hala David Marquez!
Ancak hepsi bu kadar. Sayının çok fazla günahı olduğunu düşünüyorum. Her şeyden öte, Civil War II'nin bir hız sorunu var. Bakın Free Comic Book Day sayısını da dahil edersek serinin şu ana kadar 4 sayısı çıkmış durumda ama elimizde Rhodey'nin ölümünden başka bir olay yok. She-Hulk'un hala komada olduğunu öğrendik sadece, ölmemiş. Bunun dışında zaten önemli bir şey olmamasının yanı sıra Civil War adında beklediğimiz bir iç savaşın etkisini bile göremedik. Şu anda sanki bütün dünya Tony Stark'a karşı modundayız. Eğer karakterlerin kendi düşüncelerini kendi serilerinde göreceksek bu kötü bir şey bence. İlk Civil War serisinde 2. sayı çıktığında (Ki gerçekten 2. sayı) Peter Parker, kimliğini açıklamıştı ve hem serideki karakterler hem de okuyucular çıldırmıştı. Sağlam bir hamleydi. Civil War II'de ise böyle bir şey yok. Rhodes öldü, ee? Rhodes'un ölümünün etkisini sadece Tony'de görüyoruz. Siz Carol'la sevgili yapmadınız mı Rhodes'u? Carol'ın da 1 saniye olsun üzüldüğünü göreydik yahu. İşin kötüsü 2 sayıdır bunun üzerinden gidiyoruz, Bendis daha tartışmanın asıl konusuna dokunmadı bile. Sürekli yüzeydeki hikayeyi anlatıp duruyor. Civil War filmindeki Bucky mevzusunun, kayıt yasasını bir kenara fırlatıp gitmesi gibi.
Öte yandan Tony'nin "bu elemanı inceleyelim, öyle karar verelim, kişisel görüşleri, gördüğü şeyleri etkiliyor olabilir" şeklindeki yaklaşımı, ta en başında yapılması gereken şeydi ama daha önce de dediğimiz gibi, Marvel evreninde kahramanların en büyük düşmanı iletişim. Ama daha da kötü bir durum var. Tony, hareket etme sebeplerini bu mantıklı noktaya pek de değindirmiyor. Sadece "geleceği haber verdi diye yapamayız" cümlesinin etrafında dolanıp duruyor. Arkadaşlar ben mi yanılıyorum söyleyin, bu evrende defalarca kez gelecekten gelen kahramanlar, gelecekten anlık görüntü yakalayan kişiler, mutantlar olaylardan haber verdiğinde bütün kahramanlar topyekün harekete geçmiyor muydu?
Olayın Carol Danvers noktasına gelecek olursak, pek sevdiğim, canımız, birtanemiz Captain Marvel'dan resmen soğumak üzereyim. Ya Carol nasıl bu kadar körü körüne hareket edebiliyor tam anlayamıyorum bunu. Kabul, Medusa'yı, Inhumanları Tony'nin üzerine yığmaması için ikna etti ama son sahnede ne diye görüden haberdar olur olmaz Bruce Banner'ın kapısının önünde öfkeyle belirdi? Dahası, Carol, Bruce Banner'ın artık Hulk olmadığını bilmiyor mu?! İşin ilginci Ulysses'in görüsündeki Hulk'u sadece öfkeden devleşmiş bir varlık olarak görüyoruz. Onun Amadeus Cho ya da Bruce Banner olduğunu belli eden bir şey de yok. Özellikle şu anda Hulk ismini taşıyan kişi Cho iken ne halt yemeye Banner'ın üstüne gitti yani?
Sosyal psikolojide Self-Fulfilling Prophecy denen bir kavram var, kendini gerçekleştiren kehanet diye. Bir şeyin olacağını söyleye söyleye o şeyin olmasına sebep olmak diye kısaca tanımlayabiliriz. Hani derler ya bir şeyi 40 defa söylersen olur diye. Şimdi karakterlerimiz sürekli bu görülerle karşılaştıkları için belki o görüler meydana gelmeyecek olsa bile aldıkları kararlar yüzünden olayı o raddeye çekebiliyorlar. Ve işin kötüsü, bir dünya kahraman grubunun, zeki insanların hatta dünyanın en akıllılarının içinde tüm bu görülerin SFP çıkma ihtimalini düşünen 1 Odin'in kulu daha yok!
Önümüzdeki sayıda muhtemelen bu durumu birinci elden test edeceğiz. Carol'un gidip Banner'ın kapısına dayanması kötü sonuçlar doğuracak. Şu noktada artık "ama Banner Hulk değil ki, tüm gücü gitti, dönüşemez ki" demeyeceğim. Devamlılık hatalarını saymaktan bıktım. Bendis muhtemelen evrende Amadeus Cho'nun var olduğunu bile unutmuştur. O yüzden sıradaki sayıyı sadece "bakalım nereye çekecek konuyu" düşüncesiyle bekliyor olacağım.
Öncelikle Tony'nin karakterizasyonu beğendiğim şeyler arasında. Gerçekten de Rhodey'i nasıl sevdiğini hissedebiliyorsunuz. Rhodey'e olan sevgisi de onun mantıksız ve sınır dışı hareketler yapmasına sebep oluyor. Yani, Tony'nin ne zaman birisini kaçırıp ona işkence yaptığını gördük ki? Yaptığı şey ne kadar doğru olmasa da Tony açısından düşündüğünüzde gerçekten de mantıklı bir noktaya ayak basarak işlenen bir konu bu.
Diğer güzel şey ise tabii ki çizimler. David Marquez karakter duygularını yüz ifadelerinde yansıtmakta çok başarılı. Bunun yanı sıra manzara sahnelerinde kendisini aşıyor ve detaylandırabildiği kadar detaylandırıyor ki bu da sayıyla uzun zaman geçirmenizi sağlıyor. Ancak bu sayıda kesinlikle tek bir sahneyle kendisini aştı geçti. Yukarıda hikaye kısmında görseli bulunan Hulk'un delirme sahnesiyle. O sahneyi görüp de gerçekten Hulk'tan korkmamanın imkanı yok. Bu yüzden Civil War II'nin parlayan yıldızı hala David Marquez!
Ancak hepsi bu kadar. Sayının çok fazla günahı olduğunu düşünüyorum. Her şeyden öte, Civil War II'nin bir hız sorunu var. Bakın Free Comic Book Day sayısını da dahil edersek serinin şu ana kadar 4 sayısı çıkmış durumda ama elimizde Rhodey'nin ölümünden başka bir olay yok. She-Hulk'un hala komada olduğunu öğrendik sadece, ölmemiş. Bunun dışında zaten önemli bir şey olmamasının yanı sıra Civil War adında beklediğimiz bir iç savaşın etkisini bile göremedik. Şu anda sanki bütün dünya Tony Stark'a karşı modundayız. Eğer karakterlerin kendi düşüncelerini kendi serilerinde göreceksek bu kötü bir şey bence. İlk Civil War serisinde 2. sayı çıktığında (Ki gerçekten 2. sayı) Peter Parker, kimliğini açıklamıştı ve hem serideki karakterler hem de okuyucular çıldırmıştı. Sağlam bir hamleydi. Civil War II'de ise böyle bir şey yok. Rhodes öldü, ee? Rhodes'un ölümünün etkisini sadece Tony'de görüyoruz. Siz Carol'la sevgili yapmadınız mı Rhodes'u? Carol'ın da 1 saniye olsun üzüldüğünü göreydik yahu. İşin kötüsü 2 sayıdır bunun üzerinden gidiyoruz, Bendis daha tartışmanın asıl konusuna dokunmadı bile. Sürekli yüzeydeki hikayeyi anlatıp duruyor. Civil War filmindeki Bucky mevzusunun, kayıt yasasını bir kenara fırlatıp gitmesi gibi.
Öte yandan Tony'nin "bu elemanı inceleyelim, öyle karar verelim, kişisel görüşleri, gördüğü şeyleri etkiliyor olabilir" şeklindeki yaklaşımı, ta en başında yapılması gereken şeydi ama daha önce de dediğimiz gibi, Marvel evreninde kahramanların en büyük düşmanı iletişim. Ama daha da kötü bir durum var. Tony, hareket etme sebeplerini bu mantıklı noktaya pek de değindirmiyor. Sadece "geleceği haber verdi diye yapamayız" cümlesinin etrafında dolanıp duruyor. Arkadaşlar ben mi yanılıyorum söyleyin, bu evrende defalarca kez gelecekten gelen kahramanlar, gelecekten anlık görüntü yakalayan kişiler, mutantlar olaylardan haber verdiğinde bütün kahramanlar topyekün harekete geçmiyor muydu?
Olayın Carol Danvers noktasına gelecek olursak, pek sevdiğim, canımız, birtanemiz Captain Marvel'dan resmen soğumak üzereyim. Ya Carol nasıl bu kadar körü körüne hareket edebiliyor tam anlayamıyorum bunu. Kabul, Medusa'yı, Inhumanları Tony'nin üzerine yığmaması için ikna etti ama son sahnede ne diye görüden haberdar olur olmaz Bruce Banner'ın kapısının önünde öfkeyle belirdi? Dahası, Carol, Bruce Banner'ın artık Hulk olmadığını bilmiyor mu?! İşin ilginci Ulysses'in görüsündeki Hulk'u sadece öfkeden devleşmiş bir varlık olarak görüyoruz. Onun Amadeus Cho ya da Bruce Banner olduğunu belli eden bir şey de yok. Özellikle şu anda Hulk ismini taşıyan kişi Cho iken ne halt yemeye Banner'ın üstüne gitti yani?
Sosyal psikolojide Self-Fulfilling Prophecy denen bir kavram var, kendini gerçekleştiren kehanet diye. Bir şeyin olacağını söyleye söyleye o şeyin olmasına sebep olmak diye kısaca tanımlayabiliriz. Hani derler ya bir şeyi 40 defa söylersen olur diye. Şimdi karakterlerimiz sürekli bu görülerle karşılaştıkları için belki o görüler meydana gelmeyecek olsa bile aldıkları kararlar yüzünden olayı o raddeye çekebiliyorlar. Ve işin kötüsü, bir dünya kahraman grubunun, zeki insanların hatta dünyanın en akıllılarının içinde tüm bu görülerin SFP çıkma ihtimalini düşünen 1 Odin'in kulu daha yok!
Önümüzdeki sayıda muhtemelen bu durumu birinci elden test edeceğiz. Carol'un gidip Banner'ın kapısına dayanması kötü sonuçlar doğuracak. Şu noktada artık "ama Banner Hulk değil ki, tüm gücü gitti, dönüşemez ki" demeyeceğim. Devamlılık hatalarını saymaktan bıktım. Bendis muhtemelen evrende Amadeus Cho'nun var olduğunu bile unutmuştur. O yüzden sıradaki sayıyı sadece "bakalım nereye çekecek konuyu" düşüncesiyle bekliyor olacağım.
Sonuç
Civil War II, 2. sayısıyla da bize istediğimiz eventi tam olarak veremiyor. David Marquez'in muhteşem çizimleri maalesef Bendis'in yavaş hikaye anlatımı, her karakteri aynı kafada gösteren "geyik" muhabbetleri, tutturulamamış karakterizasyonlar ve ciddi devamlılık hatalarıyla kendisiyle karşılaştırmamızın gayet doğal olduğu ilk Civil War serisinin yakınına bile gelemiyor.
5.5
Yorum Gönder