İlk kısımda çizgi romanı okumayanlar için sürpriz bozan bilgi yoktur, kırmızı kutucuklu kısımlar ise "Spoiler Bölgesi"dir. Sayıyı okumaya niyetliyseniz uzak durmanızı öneririz.
Takibe almamızı istediğiniz çizgi roman varsa, yoruma bırakın!
[/info]Titans: Rebirth #1
Wally'i yeniden takımla birlikte görmek ve hatta bu takımı yeniden görmek o kadar güzel oldu ki sayıyı okurken, diğerlerinin Wally'e dair her hatırasını gördüğümde duygulandım. Özellikle Dick'in, doğrudan bir yaramazlığı hatırlamasıysa ayrıca güldürdü. Dikkat çekici bir diğer noktaysa, Wally'e dokunan herkes, onu hatırlıyor. Wally bunun Speed Force sayesinde olduğunu söylüyor. Gerçekten de önceki sayılarda herkesin sadece yanından geçerken Barry'e dokunduğunda Barry onu hatırlamıştı. Hatırlamıyor diye üzüldüğü Linda da bu yüzden hatırlamıyor olsa gerek. Bu da bana zamanında Geoff Johns'un yazdığı Ignition macerasını hatırlattı. Orada da Wally, Spectre olan Hal Jordan tarafından kimliği bütün dünyaya unutturulmuş bir haldeydi. Sadece maskesini çıkarıp yüzünü gösterdiği kişiler onu hatırlıyordu. Hatta Wally bir dönem kendisi bile hatırlamıyordu kim olduğunu. Eh, benzer bir tema da olsa Wally'nin geri dönmüş olması gerçekten sevindirici.
[/error]
7.5
Batman #1
Uçağın üzerinde ciddi hesaplamalar ve planlar yaptıktan sonra uçağın belli noktalarına yerleştirdiği bazı gereçler yardımıyla uçağı kendi gücüyle yönlendirebilecek konuma gelir. Sonunda uçağın yönünü denize doğru çevirir. Alfred'in verdiği bilgilere göre uçaktakiler çarpmanın etkisini atlatabilip yüzeye çıktıklarında yaşıyor olacaklar ama Batman uçağın dışındayken dayanamayacak ve ölecektir. Batman "bu güzel bir ölüm mü Alfred?" diye sorunca Alfred, Bruce'un ölüm kararlılığına saygı duyar ve oldukça güzel bir ölüm olduğunu söyler. Tam bu esnada uçağı birisi alttan kaldırır. Tam Superman sanarken, kendilerine Gotham ve Gotham Girl diyen iki kişi ortaya çıkıyorlar ve Gotham'ın kendi şehirleri olduğunu söyleyip, onu korumak için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyorlar.
Genelde hikayeleri bu kadar uzun anlatmıyorum ama arkadaşlar şu hikayenin güzelliğine bir bakın. Bir üstteki karede Batman'i resmen uçağı at gibi sürerken görüyoruz. Ben bu kadar çılgın bir kompozisyonun en son ne zaman yapıldığını hatırlamıyorum bile. David Fincher'ın ellerine sağlık zaten ama Tom King, bu noktaya kadar Batman'in verdiği kararları, attığı adımları, yaptığı hesaplamaları adım adım göstererek resmen bir aksiyon dedektifi nasıl olur yüzümüze vura vura gösterdi. Yine aynı şekilde Batman'in böyle adam akıllı planlar yaparak hareket ettiğini görmeyeli resmen çağlar oldu. Dahası Flash-Superman kalibresindeki bir olayı, bu kadar insansı bir şekilde çözebilmek gerçekten güzel bir açılış oldu seri için. Alfred'in, Batman'in ölüm kararına verdiği soğukkanlı tepkiyi ise gerçekten takdir ettim. Yani itiraf etmek gerekirse ben Batman'e karşı sürekli "yapma etme" diyen Alfred'i pek sevmiyorum. Alfred Pennyworth, tıpkı bu sayıda olduğu gibi binlerce insanın hayatını kurtarmak pahasına kendisini feda edecek Batman'i gururla uğurlardı son yolculuğuna. Tek sevmediğim şeyse, daha ilk sayıdan böyle bir ölümle burun buruna gelme mevzusu sokmaları oldu. İleride aynı şeyi yeniden gördüğümüzde aynı etkiyi hissedemeyiz muhtemelen. Özetlemek gerekirse, Batman serisi çok ama çok güzel başladı. Sadece tek bir seri okuyacaksanız o da bu olsun.
[/error]
9.0
Superman #1
[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Sayıda çok büyük bir hikaye okumuyoruz. Ahırlarına düşen yıldırım sonrası yanan yapıyı Superman ve Jon tekrar yapmak isterlerken, Jon, kedisi Goldie ile bir yürüyüşe çıkıyor ancak vahşi bir kuş kedisini yakalayıp götürürken güçlerini kontrol edemiyor ve öfkeyle çıkardığı lazer ışını hem havadaki kuşun hem de taşıdığı Goldie'nin ölmesine sebep oluyor. Sonrasında bunun öfkesiyle evdekilere gizli kimlikle yaşamak zorunda olmaları konusunda isyan ederek babası tarafından odasına yollanıyor. Odasında, babasının Batman ve Wonder Woman'la dışarıda buluşup konuştuğunu duyuyor ancak onları izlediği fark edilince saklanıyor. Superman son sahnede Jon'un odasına gelip hazırlanmasını, bir yere gideceklerini söylüyor.
Oldukça basit bir sayıydı ancak sayının en güzel yanı, Jon'un babasına nasıl bir hayranlıkla baktığını, onu kendisine nasıl örnek aldığını görmemizdi. Ayrıca komşuları olan küçük bir kız da Jon'un, kuş ve kediyi öldürdüğünü görmüştü. Sonrasında kız eve gelip büyükbabasının hediyesi sütleri getirdiğinde de dut yemiş bülbüle dönüyordu Jon. Muhtemelen bundan sonraki sayılarda da Jon'un gizli kimliğini bilen tek kişi bu küçük kız olacak. İkisi birlikte gizli bir hayat yaşayacak desek yeridir. Bir nevi Clark Kent-Lana Lang çifti gibi. Sonraki sayılarda da Jon'un nasıl eğitileceğini ve kahraman olacağını göreceğiz. İlerleyen aylarda gelecek olan Super Sons serisinde gücünü birleştireceğini bildiğimiz Damian Wayne ile birlikte eğlenceli şeyler okuyacağımızı düşünüyorum.
Ancak bu sayının en güzel yanı hikayesinden öte çizimleri olsa gerek. Patrick Gleason Superman'i her karesinde öyle güzel çizmiş ki, her seferinde Tim Sale'in çizimlerini gördüğümü hissettim. Ayrıca eski Superman The Animated Series tarzı da bir çizim olduğu için hikayeden öte bir şekilde sadece çizimlerle bile seriyle aranızda bir bağ kurabiliyorsunuz. Yukarıdaki Batman sayısı kadar üst düzeyde olmasa da kesinlikle tatmin edici bir şekilde başladı Superman serisi de.
[/error]
7.5
Green Arrow #1
[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Oliver, olay yerindeki polislere, kendi adına çalışmaları için para verince Dinah'nın dikkatini çekiyor ve bu durumdan rahatsız oluyor. Oliver ise kötü adamlara çalışacaklarına kendisine çalışsınlar diyerek kendisini haklı çıkarmaya çalışıyor. Emiko ile de çok güzel bir ilişkileri olduğunu, abi-kardeş olarak ilerleme kat ettiklerini görüyoruz. Queen Industries'e ait konteynırları araştırmak için şirketinin CFO'suna giden Ollie, adamdan "bir şey yok ya rahat ol" sözünü alıyor ama öğreniyoruz ki Rebirth sayısında bu açık arttırmaları düzenleyip Seattle'ın çocuklarını açık arttırmaya çıkaran kişi buymuş. Emir veriyor ve Ollie apartmanında saldırıya uğruyor. Saldırıyı yapansa bizzat Shado! Emiko'dan destek beklerken Emi, Ollie'nin sırtına bir ok saplayıp annesinin yanına geçiyor "nerede kaldın" diyerek. Böylece Oliver kanlar içinde yerdeyken sayıyı bitiriyoruz. Oh, Green Arrow-Black Canary ilişkisinde de ilerleme var.
Shado'nun kötü adamlar için çalışıyor olması ilginç bir konu. Üstelik yanına kızını da alması daha da ilginçleştiriyor olayı. Dinah, ortalık bu kadar karışıkken ilişki kurmaya çalışmayalım, biraz neler dönüyor onu öğrenelim diyerek haklı bir şekilde ilişkilerini duraklatıyor. Sayının en çok sevdiğim yanıysa Oliver'ın aydınlıkta çalışmasını, espriler yapmasını, keyifli olmasını görmek. Şirketin içinde en çok güvenilen adamın, kötü adam çıkmasını pek beğenmedim yalnız. Yine de en azından baş kötüyü bu kadar erken göstererek bizi fazla dolandırmadılar. Bu yüzden çok da yermeye gerek olmadığını düşünüyorum. Genel olarak güzel bir sayıydı, Oliver'ın gerçekten de parasıyla bir şeyler yapmaya çalıştığını görmek bambaşka bir boyuta açılabilir gibi duruyor. Seri takip etmeye değer.
[/error]
7.5
Green Lanterns #1
Hell Tower, Rage Seeds, Red Dawn...Sam Humpries'in, kendisinden önce Green Lantern yazanlardan etkilendiği aşikar. Kendince bir mitoloji oluşturmaya çalışıyor. Ancak tek bir sayıda bu kadar fazla ögeyi tanıtmaya kalkışıp hiçbiri hakkında adam akıllı tek bir kelime etmemesi bu noktada Kızıl Fenerleri anlayabilmemize olanak sağlamıyor. Öte yandan Jessice ve Simon'un iç konuşmalarında yaratmaya çalıştığı "birbirleriyle anlaşamayan iki polis ortak" teması gerçekten yürümüyor gibi hissediyorum. Zorlama geliyor. Kaldı ki bağıra bağıra Kırmızı Fenerlerin işi olduğu belli olan bir olayı doğrudan polislere bırakıp ortadan kaybolmalarına anlam bile veremedim. Bu yüzden sanırım takibi bıraktığım ilk Rebirth dönemi serisi olacak Green Lanterns. Rebirth sayısında da bu 1. sayıda da gerçekten sevmeye çalıştım ama gitmedi, üzgünüm.
[/error]
5.5
Astonishing Ant-Man #9
Diğer sayılara nazaran komedi dozu bir miktar daha azdı 9. sayının. Ancak hem üstteki sahnelerle hem de aşağıda yazıyı bitirirken vereceğim Machinesmith'in kusursuz 22 adımda soygun planıyla yine güldürmeyi başardı. Ana konuda ise çok fazla ilerlemedik. Önceki sayıda Cassie'yi nerede bıraktıysak, bu sayıda sadece birkaç ekstra kare daha ilerleyebildik. Önümüzdeki sayının ilginç olacağını düşünüyorum çünkü Scott, Darren Cross'un (kelimenin tam anlamıyla) avucunun içinde. Temposu biraz düşse de Astonishing Ant-Man hala en güzel Marvel serilerinden birisi, okuyalım, okutalım.
MachineSmith'in 22 Adımda Kusursuz Soygun Planı:
1. Soyguna başla.
2. Potansiyel bir müşteri ziyareti yap.
3. Hesapta olmayan bir posta getir.
4. Birden ortaya çıkmış bir teftişat yaptır.
5. Yeni güvenlik görevlisini koy.
6. Whirlwind yedek elektrik ağını kessin.
7. Magician güvenlik kameralarını kapatsın. (Kuş bokuyla)
8. Bettle daha rahatsız bir kostüm giysin.
9. Machinesmith, kendisini tehlikeye sokacak hiçbir şey yapmasın.
10. Baz, tehlikeli maddeleri inceleyerek kendinden geçsin.
11. Görevliler neden kuşların kameralara pislediklerini düşünsün.
12. Yeni güvenlik görevlileri kameraları kontrol etmeyi önersin.
13. Görevli, yeni elemanın neden ayı kostümü giydiğini merak etsin.
14. Machinesmith, bu adımların bazılarını daha iyi düşünebileceğini kendine itiraf etsin.
15. Voice doğaçlama yapsın.
16. Darla ve Raz yine komik kıyafetlerine dönsünler.
17. Darla jeneratör odasını açan kartı kullansın.
18. Ana reaktör bulunsun.
19. Raz, Darla'yı fırlatsın.
20. Ms. Thing parçalasın.
21. Ana binada elektrikler kesilsin.
22. Görevlilerin kafası karışmışken bir şeyler çalınmaya başlansın. Başarı!
[/error]
7.5
"Bir dakika, bu kadar DC çizgi romanı çıkmadı ki sadece, daha var" dediğinizi duyar gibiyim, ancak serileri biraz kendi zevkime göre seçtiğim için bazı serileri bazı yerlerde bırakabiliyorum. Bu yüzden beğendiğiniz, incelemeye devam etmemi istediğiniz bir seri varsa bunu yorumlarda belirtmenizi isteyeceğim.
Yorum Gönder