Güç Sirkinde Sevilmeyen Adam: BATMAN!



Çizgi roman okumaya başlayan çoğu kişinin adetidir kahramanları birbirleriyle savaştırma düşüncesi. Tabi bu düşünce çoğu zaman gitmez, herkes mutlaka karşılaştırır birilerini, kafasında savaştırır. Bir de karakter fanatikleri vardır. Sevdikleri karakterleri başka hiçbir karakter karşısında yenilirken görmek istemez ve karakterini abartmasının yanı sıra rakibi de elinden geldiğince küçültür. Tüm bunları bir kenara bırakıp konumuza girelim. Ama girmeden önce şunu diyeyim, lütfen önyargılarımızı kapının dışında bırakıp biraz daha açık fikirli olmaya çalışalım.



Bu “vs.” tartışmalarında konu Batman’e gelmezse olmaz zaten. Bu yazımızda Batman’in gücü nedir? Bir karakterle karşılaştığı durumda olacaklar nedir? Sorularına cevap arayacağız. Fakat yine yazımıza başlamadan önce “vs.” olayının altın kuralını hatırlamakta fayda var:
“Yazar kim kazansın isterse o kazanır.”

Bilindiği üzere Batman, lise gezisi sırasında radyoaktif bir yarasa tarafından ısırılmış ya da yarasalar gezegenini yok olmadan önce dünyaya yollanmış bir süper kahraman değil. Batman'e süper kahraman demek ne kadar doğru olur tartışılır.



Batman'i bir başka karakterle karşılaştırmadan önce Batman'in özelliklerini iyi analiz etmek lazım. nedir bunlar:

1.Teknolojik üstünlüğü
2.Dövüş sanatları ve mistik sanatlara olan hakimiyeti
3.Strateji uzmanı olması
4.Paranoyası

Batman'in karşılaşacağı 2 durum var:

1.Önceden karşılaşacağını bildiği bir durum
2.Hazırlıksız yakalandığı durum.

İki duruma da bakalım:

1.       Önceden karşılaşacağını bildiği bir durum

Dünyanın en büyük strateji dehasından bahsediyoruz. Bunu öyle ya da böyle kabul etmek zorundayız. Çünkü çizgi romanlar bize bunu söylüyor. R'as Al Ghul'ün yeryüzünde saygı duyup "Dedektif" dediği tek insanın Batman olmasının sebebi de bu. (Sonradan Tim Drake’e de bu sıfatı layık görür R’as) Batman'e belli bir süre verirseniz, diyelim ki 1 gün, o tek gün içine bütün planlarını sıkıştıracaktır. Sorun ne kadar büyükse planları da o kadar karmaşık olur ki No Man's Land hikayesinde bunu açıkça gördük. Ne yapar?



Hedefini pasifize etmek için bütün önlemleri alır, tıpkı satranç oynar gibi hamle hamle ilerler. Superman-Batman #78 ve The Dark Knight Returns #4 bunun en önemli örneklerinden. Ne kadar olacağı fark etmez, bir hazırlanma süreci olursa Superman'i durdurmak için kriptonite bile ihtiyaç duymayabilir. Sırf durdurmak için Güneşi kapattığını gördük. Batman'i kızdırmamanın bir sebebi de bu. Adam hedefe kilitlenirse psikopata bağlayabilir.


Yine aynı şekilde yıllar süren eğitimlerinin sonucunda kahve içerken bile fincanları değiştirmek için muhatabının göz kırpmasını bekleyen, Bütün insanoğlunu potansiyel tehdit olarak gören bir paranoyaya sahiptir Batman. Bilincini kaybettiğinde bile neler olacağını hesaplayıp buna karşı önlem alan birisi. bakınız: Batman R.I.P.

 


  
Her şeyden ötesi Final Crisis'te hazırladığı planlar sayesinde bütün kahramanlar bir bir düşerken Darkseid'ı durdurmayı başaran adamdır.


Özetle, eğer Batman'e bir hazırlık süreci tanıyacak olursanız, gireceği savaşı kazanamasa bile kaybetmez de.

2.       Hazırlıksız yakalandığı durum.

Hazırlıksız yakalandığı duruma gelecek olursak, Batman'in başına birçok kez geldi bu. Gayet anlaşılabileceği gibi Batman'in bu gibi durumlarda çok şansı olmuyor. Doomsday'in Batman'e aniden saldırdığını düşünelim. Buna karşı yapacak çok da bir şeyi yok Kara Şövalyenin. Peki ne yapar?

Strateji dediğimiz şey sadece oturup uzun planlar çıkarmakla olmuyor. Batman bu karşılaşmalarda büyük ihtimalle ilk darbeyi yiyen olacaktır. Bu da ona sonraki hamle için düşünme ve hızlı bir durum değerlendirmesi yapma fırsatı verir. Burada kendisine iki alternatif çıkıyor:

1-Etrafındaki çevreyi kullanarak düşmanıyla dövüşe devam eder ve analizini sürdürür. Eğer avantajına çevirebileceği bir şey varsa bunu kullanarak alt etmeye çalışır.
2-Gerekli bilgiyi aldıktan sonra dövüşü başka bir zamana bırakır ve hazırlanma evresine geçer.

Tabi, bir de 3. Seçenek var: Yenilir. Ama Yenilme ihtimalini doğuran koşul bile 3 tane farklı seçenek sunmakta bu adama.

DC evreninde Batman gibi gerekli hazırlık süresi elinde olduğunda birçok savaşı kazanabilecek bir karakter daha var: Deathstroke. Kendisi de stratejik bir deha olan Slade Wilson bu yüzden evrendeki en tehlikeli düşmanlardan birisi. Batman’in hazırlıksız durumlarda ne yapabileceğine Deathstroke üzerinden örnek verelim:



Bir anda Flash’la karşılaşan Slade, önceden bir planlaması olmamasına rağmen rahatlıkla Flash’ı alt edebilmekte. Ortamı kullanmaktan da kastım bu zaten.

Batman söz konusu olduğu zaman herkesin odaklandığı şey Batman'in sıradan bir insan olduğu. Bu kesinlikle yanlış. Batman canavarın tekidir. Bunu 10-15 yıllık bir Batman okuru olarak gururla söylüyorum. Batman'de hümanizm aranmamalı. Batman Incorporated'ta kendini tamamen yarasaya çevirip bununla mücadele eden ve bunun her dakikasından zevk alan bir adamdı Batman.



Yine aynı şekilde New 52 Batman-Superman dergisinin 4. Sayısında kişinin dilediğini yerine getiren bir kristalin yanında dönüştüğü şeye bakalım:




Dönüştüğü şey bir yarasa. Bu derece rahatsız bir adamı “sıradan biri” diye tartışmaya sokmak ne derece doğru olabilir ki? Bu yola koyulmaya karar verdiği günden beri böyle. Batman Year One’ın belki de Batman mitosu içerisindeki en efsane sahnesinde ne diyordu Bruce:

“Yes, Father. I shall become a bat…” (Evet baba. Bir yarasa olacağım…)



Zihnen kesinlikle rahatsız biridir Batman. Zaten hiç kimse gibi düşünmeyen bir adam olduğu için Tower of Babel hikayesinde tüm JLA ekibini yerlerde süründürdü. JLA: New World Order macerasında tüm JLA ekibinin birebirde yenemediği Marslı savaşçıların 4’ünü birden yenmeyi başaran kişidir.




Son 5-6 yıldır BatGod dediğimiz adam bu. Paranoyayı en büyük avantajı haline getiren bir adamdan bahsediyoruz, ne kadar normal denebilir bu adama?

Toparlayalım.

Batman herhangi bir karakterle gireceği bir savaşta eğer önceden hazırlık süresi varsa büyük bir ihtimalle karşılaşmayı rahatça alacaktır. Yıllarca çıkan tonla mecarada bunu gördük. Eğer hazırlık süresi yoksa tüm savaşı, veri toplayabileceği bir alana çevirir ve elinden geleni yapmaya çalışır. Olmazsa savaşı körü körüne uzatmaz ve işi bitirebileceği bir rövanşa götürür olayı. Kısacası Batman hiç hafife alınmayacak bir karakterdir. Yenebilir de geri çekilebilir de, bu tamamen içinde bulunduğu duruma bağlıdır. Ama nihayetinde yenilmeyecek diye bir şey de yok. Çaresiz bırakıldığında hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorulduğunda, yine ancak taktik bir zeka tarafından yenilebilir. Knightfall'da Bane böyle yendi Batman'i. Ve bence bu Batman'in hayatındaki en büyük hezimettir.  Ama Batman'in karşısına da daha sonra bir daha böyle birisi çıkmadı.


Batman’i yenmenin en önemli koşulu, kendisine yine taktiksel olarak saldırmak olacaktır. Ya da hepimizin bildiği gibi bütün kuralları, bütün olasılıkları ve her şeyi ihtimal dahilinde bırakarak Joker’in yaptığını yapmak olacak. Joker’in kaosun elçisi olması düşüncesi çok çekici gelebilir fakat bu tek başına bir anlam ifade etmiyor. En basitinden bakacak olursak Joker’in plansızlığını bu kadar hayran bırakan şey Batman’in inanılmaz planlı birisi olmasıdır.

Yine de yazımızın başında dediğimiz altın kuralı unutmayalım:

“Yazar kim kazansın isterse o kazanır.”


Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget