İnceleme: Arrow S02E09 - Three Ghosts


Yönetmen: John Behring

Senaryo: Geoff Johns & Greg Berlanti & Andrew Kreisberg & Ben Sokolowski

Oyuncular: Stephen Amell (Oliver Queen/Arrow), Katie Cassidy (Laurel Lance), David Ramsey (John Diggle), Willa Holland (Thea Queen), Emily Bett Rickards (Felicity Smoak), Susanna Thompson (Moira Queen), Caity Lotz (Black Canary), Paul Blackthorne (Quentin Lance), Colton Haynes (Roy Harper), Manu Bennett (Slade Wilson), Grant Gustin (Barry Allan), Kevin Alejandro (Sebastian Blood)

Yayın Tarihi: 11 Aralık 2013

İzlenme (ABD):  3.02 Milyon


Bu noktadan sonrası bölüm ile ilgili spoiler içermektedir. Uzak durmanızı, şöyle bir göz atacaksanız nükleer sızıntı kostümünüzü giymenizi tavsiye ederiz.

Sınavlarınız bitmiş, yılbaşı yaklaşmakta, elinize kahvenizi alıp sonunda Arrow izlemeye niyetlisiniz. Ve bir de bakıyorsunuz ki izlediğiniz bölüm, en sevdiğiniz yılbaşı hikayesinin naçizane bir uyarlaması. Çığlık atarak salonda tur atmaz mıydınız? Ben attım yani, o yüzden soruyorum manyaklık bende mi var bir tek diye.

Efendim, nihayet günceli yakalayabildik. Darısı Agents of S.H.I.E.L.D. incelemelerinin başına deyip sezon arası finalini incelemeye başlayalım.

Charles Dickens'ın muhteşem hikayesi A Christmas Carol (Bir Noel Şarkısı) birçok esere de ilham vermiştir. Kış temalı bir hikayesi olan herkes ufaktan bir gönderme yapmadan duramamıştır. Kimisi de kendi dilediğince yorumlamıştır hikayeyi. Benim şimdiye kadarki en sevdiğim yorumlaması Doctor Who'nun 6. sezon öncesi Christmas Special bölümüydü. Hatta bölümün adı bile: A Christmas Carol'dı. Geçen sene de enfes çizer Lee Bermejo aynı konseptte Batman: Noel grafik romanını çıkarmıştı, bana da parmaklarımı yemek düşmüştü.

Neydi hikaye? Ebenezer Scrooge gibi hayattan beklentisi kalmamış bencil, cimri, korkunç bir adam yılbaşı gecesi kendisine ders vereceği söylenen 3 hayalet tarafından ziyaret edilir. İlk gelen hayalet kendisinin "Geçmişin hayaleti" olduğunu söyler ve ihtiyar Scrooge'a küçüklüğünü gösterir, ailesiyle geçirdiği noel akşamlarını izletir. İkinci gelen hayalet "Şimdinin hayaleti" olduğunu söyler ve Scrooge huysuz huysuz evinde otururken herkesin ne kadar da noel sayesinde mutlu olduğunu gösterir. Son gelen hayalet ise "Geleceğin hayaleti"dir. Scrooge'u tahmin ettiğiniz üzere geleceğe götürür ve hayatına böyle devam ederse olacakları gösterir. Scrooge bu 3 ziyaretten sonra hayatına farklı bir yön vermeye karar verir.


"Yine program saatini 2 mübarek kıssayla yedi bitirdi hoca efendi" dediğinizi duyar gibiyim ama bu bölümü anlatmak için hafızaları tazelemek iyi olur diye düşünerek şöyle bir anlatmış bulundum hikayeyi.

Öncelikle bölümümüzün adı Three Ghosts yani geçmiş, şimdi ve geleceğin hayaletleri gibi 3 hayalet. Hayaletlerimize bakalım:

Shado: Geçmişin Hayaleti. Ollie daha güçlü, çökmemiş ve henüz her şeyi başarabilir durumda. Tıpkı ilk ziyaretine kadar fesatlığından taviz vermeyen Scrooge gibi. Shado, Ollie'ye cesaret veriyor. Gelecek olanlara hazır olmasını, eğer kendisini onurlandırmasını istiyorsa yaşaması gerektiğini söylüyor ve adayı hatırlatıyor. Böylece geçmişin hayaleti görevini güzelce yerine getirmiş oluyor.

Slade: Şimdinin hayaleti. Ollie artık çökmeye başladı. Çoğu şeyi birbirinden ayıramıyor. Kendini suçluyor her şey için. Tıpkı ilk ziyaretinde gördüklerinden sonra bocalayan Scrooge gibi. İşte bu sırada Slade ortaya çıkıyor. Ollie'yi daha da eziyor. Kendisiyle savaştırıyor, psikolojik bir harp vermesine neden oluyor. Oliver'ı zorluyor, ki zaten o da kendisine karşı olan savaşı daha net bir şekilde yaşıyor. 

Tommy: Geleceğin hayaleti. Ollie çöktü artık. Ölümü bekliyor. Bundan sonrasını istemiyor. Tıpkı hayalet yakasından tutup götürürken daha fazla şey görmek istemeyen Scrooge gibi. Pes etmek üzere. Roy da kendisi yüzünden acı çekince, ya da böyle inanınca tutunacak bir şeyi kalmıyor. İşte bu anda hayalete dönüşünce sakal bırakmaya karar vermiş olan Tommy elinden tutuyor ve "Yaşayacaksın" diyor, geleceğinden haber veriyor, neden yaşaması gerektiğini, bu şehrin ona neden ihtiyacı olduğunu ve olacağını hatırlatıyor. Tüm hayaletlerin ziyareti bitince yıllar sonra Noel yaşamak isteyen Scrooge gibi Oliver da bu son ziyaretler damarlarında dolaşan muhtaç olduğu kana sarılıyor ve olması gerektiği kişiye dönüşüyor.


Sırf A Tale of Two Cities (İki Şehrin Hikayesi) göndermeleri çok güzel diye serisinin en iyi filmi olduğunu iddia ettiğim The Dark Knight Rises için beni böyle düşündüren Charles Dickens'a sevgi dolu teşekkürlerimizi yolluyor ve bölüm incelememize devam ediyoruz. 

Efendim her bölüm sonunda "aa bak ölmemiş" diyerek birini daha göstermekteler. Eğer yanlış hatırlıyorsam düzeltin ama Sara ve Oliver şehirde maskelerle ilk karşılaştıklarında Shado'nun adadan sağ çıktığını konuşuyorlardı. Tabi yanlış da hatırlıyor olabilirim ama Green Arrow çizgi romanlarında uzun süre yer etmiş bir karakteri böyle harcamazlar diye düşünüyorum. Asıl bomba ise Slade'in yaşaması. Tabi, eşek değiliz, yaşayacağını biliyorduk ama böyle olacağını tahmin eden şanslı kısımda değildim. O yüzden güzel bir şok oldu benim için. Yalnız Mirakuru yiyen Slade bir gözünü kaybetmiş! İşte asıl merak ettiren kısım bu. Ayrıca saçları da beyazlaşmaya başlamış ve çizgi romanlardaki görünümüne daha da yaklaşmış. Ve Slade'i nihayet şehirde görebilmek bile yetmiş oldu. Aradan çok geçmeden Shado'yla ilgili şehirde ipuçlarına rastlayacağımızı düşünüyorum.

Solomon Grundy ile nihayet tanıştık. Meşhur ninninin sözlerini versem daha anlamlı olur gibi:

Solomon Grundy,
Born on a Monday,
Christened on Tuesday,
Married on Wednesday,
Took ill on Thursday,
Grew worse on Friday,
Died on Saturday,
Buried on Sunday.
That was the end,
Of Solomon Grundy


Özellikle Oliver'ın sebep olduğu kazadan sonra çizgi romanlardakine daha yakın bir karakter olarak zombi gibi dolaşmasını izleyebiliriz. Her halükarda DC evreni genişliyor diyoruz gururla.


Brother Blood fitne fesat karıştırmaya, yuvalar yıkmaya, kaynana ahı almaya devam ediyor. Bu bölümle öğreniyoruz ki babasının malı gibi kullandığı Mirakuru kaynağı Slade'in kanıymış. Starling City'nin havasından mıdır suyundan mıdır her gelen kinle doluyor, buna da bir hal yol bulunmalı tabi. #ÇareBlood

Roy-Thea-Sin üçlüsü özerk bir dizideymiş gibi davranmaya devam ediyorlar. Uğraştıkları meseleler çok küçük kalıyor Arrow'unkilerin yanında. Haliyle daha önemsiz gözüküyorlar. Fakat Roy'un bu bölümde Mirakuru yemesi birçok şeyi değiştirecek diye düşünmekteyim. Bu iyi bir değişiklik olmayacak büyük ihtimalle. Roy daha karanlık bir yola sapacak ta ki Oliver el uzatana kadar. Thea hala ayak bağı. Sin ise neye hizmet ediyor anlamak zor. Kaç bölümdür Black Canary'den bile haber yok.

Gelelim bu bölümün diğer ve çok önemli bombasına. Birçok kişi gibi ben de sezon finalinde görmeyi beklediğim Flash'ın doğuşunu bu bölümde gördüm. İtiraf etmeliyim bu kadar erken olmasını hiç ama hiç beklemiyordum. Sağlam yedim bunu. Sezonun başından beri parçacık hızlandırıcısının Flash'a bağlanacağını biliyorduk zaten. Detaylarını büyük ihtimalle Flash'ın pilot bölümünde göreceğiz.


Flash'ın attığı ipuçlarına bakalım biraz.

"Sevdiğin birinin seni sevmemesini bilirim" dedi Felicity'e. Efendim, bildiğiniz üzere Barry Allan, Iris West ile sevgili olur, evlenir mutlu bir hayat yaşar. Ancak dizinin yapımcılarından öğrendiğimize Iris, Barry'e karşı aynı hisleri beslemiyormuş. Barry'nin kalp kırıklığı buradan gelmekte. 

Barry televizyonunu açtığında haberleri sunan kadını hatırlayalım: Linda Park. Kimdir bu kadın? Barry Allan'ın yardımcısı, okeye dördüncüsü Wally West'in sevgilisi ve eşidir. Gerçi burada Barry'den bile yaşlı duruyor ama en azından elimizin altında bulunan bir bilgi olsun.

Barry'nin geçirdiği kaza ise çizgi roman orijinine bire bir uymaktaydı. Şimdiden söylüyorum, Flash dizisi çizgi romanlara en yakın uyarlamalardan birisi olacak. Bunda en büyük katkı da büyük ihtimalle Geoff Johns'un. Kendisi Mark Waid'den sonra Flash yazmaya başlayıp karakteri adam akıllı modernize eden yazar. Arrow'da biraz geri planda kalsa da Flash dizisinin baş yazarı olacak Johns.

Belki Charles Dickens'tan, belki Slade'den, belki de Flash'tan dolayı bu bölümün ilk 2 sezondaki en iyi bölüm olduğunu söyleyebilirim sanırım. Yeni bölüm 16 Ocak 2014'te geliyor. 

Kısa zamanda "Flash dizisinden ne bekliyoruz, ne olmalı, ne olmamalı?" adlı makalemizle dönüyoruz, bizden ayrılmayın.

 

Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget