Yönetmen: Bethany Rooney
Senaryo: Mark Guggenheim & Drew Z. Greenberg
Oyuncular: Stephen Amell (Oliver Queen/Arrow), Katie Cassidy (Laurel Lance), David Ramsey (John Diggle), Willa Holland (Thea Queen), Emily Bett Rickards (Felicity Smoak), Susanna Thompson (Moira Queen), Caity Lotz (Black Canary), Paul Blackthorne (Quentin Lance), Dylan Neal (Dr. Anthony Ivo), Colton Haynes (Roy Harper), Manu Bennett (Slade Wilson), Seth Gabel (The Count)
Yayın Tarihi: 25 Kasım 2013
İzlenme (ABD): 2.53 Milyon
Bu noktadan sonrası bölüm ile ilgili spoiler içermektedir. Uzak durmanızı, şöyle bir göz atacaksanız nükleer sızıntı kostümünüzü giymenizi tavsiye ederiz.
İncelemelere geriden gelme geleneğimizi üzülerek devam ettirerek 7. bölümün incelemesine başlayalım. Bölüm çıkalı neredeyse 1 ay olduğunu düşünürsek bölüm birçok kişinin aklında bile kalmamış olabilir. Bu yüzden uzun bir inceleme olmayacak. Bölüme genel bakış ve çizgi romanların bölüme etkisini göreceğiz.
Green Arrow'un baş düşmanı olan fakat dizide daha doğru düzgün yer alamamış karakter Count Vertigo bu bölümde dönüyor. Dollmaker'ı da serbest bırakarak tabi. Count Vertigo diyorum, zira 2 sezondur Count ismiyle yetinen baş kötümüz nihayet asıl adını alıyor ve kendine Count Vertigo diyor. Karakterin akıllarda fazla kalmamasının bir diğer nedeni de Seth Gabel'ın karakteri canlandırması The Dark Knight filminde Heath Ledger'ın efsanevi Joker canlandırmasına çok benziyor. Count Vertigo'nun kim olduğunu bilmesem "Batman çakması kahramana herhalde Joker çakması düşman yaparlar, ne olacak" diye düşünürdüm. Bu bölümdeki videolu tehdit mesajı da Joker'i bağıra bağıra hatırlatmaktaydı zaten. En azından kendi çapında diyaloglara sahip Count:
"I am Count Vertigo, and I approve this high!"
Vertigo'nun bu bölüme kattığı en büyük artı ise şüphesiz Oliver'ın "öldürmek yok" düsturunu sorgulamasında büyük payı oldu. Payı geçelim, doğrudan sorgulatan adamdı. Arrow'un kim olduğunu çözmesinin bu kadar erken olacağını hiç tahmin etmemiştim, bu bakımdan bir ters köşe sayabiliriz bunu. Tabi, Count Vertigo tek bölümde harcanacak bir karakter değil. Özellikle bir televizyon dizisinde, hele süper kahramanları içeren bir televizyon dizisinde "öldü" tabirine artık gülüp geçmiyorsanız, dizi ölümlerini önemsememeye başlamanız sizin hayrınıza olur.
Bölümün diğer büyük olayı da uzun zamandır beklenen Moira Queen davasıydı. Bu bölümün senaristi Marc Guggenheim'ın aynı zamanda Law & Order'ın senaristi olduğunu söylersem mahkeme sahnelerinin neden L&O'ya bu kadar benzediğini açıklamış olurum sanırım. Öğrendiğimize göre Moira hanım ile Malcolm bey zamanında izdivaca çıkıp bir çay içmeye karar vermişler. Tabi, ortaya bu kadar büyük bomba atıp da arkasından ikinci bombayı patlatmamak ayıp olurdu.
Kanadımı kırdılar uçamadım anne, ben de geri döndüm! |
1. sezondaki her bölümün giriş kısmındaki siyahi abinin telafuzuyla söyleyecek olursak: "Malcolm Merlyn is Alive!"
Evet, Oliver'ın can düşmanı Malcolm yaşıyor. League of Assassins'in ilk gözüktüğü bölümde ne demiştik? Hemen flashback yapalım:
"Dahası Black Canary'nin öldürdüğü habercinin giysisinin tıpa tıp Malcolm Merlyn'in giysisi olduğunu fark ettiniz mi? Pekiiii, ya o adada bir Lazarus Çukuru varsa? Merlyn geri dönebilir mi? "
Lazarus Çukuru, insana gençlik veren, ölüyü dirilten, Ra's Al Ghul'un bol bol nemalandığı, Jason Todd'un diriltildiği çukurlardır. Tabi, dizide böyle olmayacak haliyle. Bu kadarı dizi için fazla fantastik olur. Black Canary'nin çığlığına buldukları kılıf gibi bir şey bulunacaktır. Yine de Malcolm'un dediklerine bakalım:
"Dünya'nın kimi yerlerinde ölümün bir ilüzyon olduğu bazı yerler var. Bunlardan birindeydim."
Mecazi bir Lazarus Pit göreceğimize, asıl çukura dair göndermeler göreceğimize dair tüm mal varlığımla (eldeki çizgi romanlar sanırım bu da) bahse girebilirim.
Dahası, Malcolm kendi dirildiği yetmiyormuş gibi Thea üzerinde de hak iddia etmekte. İlerleyen bölümlerde buna daha da eğileceklerdir. Sonucu öğrenmemiz uzun sürmez. Thea'nın da bu bölümde Roy'u çuval olarak kullanmasını da eklersek, olayların sonucu Thea'yı Oliver'ın sidekicki olmaya itebilir. Sonuçta boşuna Speedy denmiyor iki sezondur.
Adada olan biten çok bir şey yok. Slade git gide karakterine bürünmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz bölümde Miroclo ilacı artık kesinleşmişti. Hatırlatalım, Hourman'a geçici güçler veren bir ilaçtı bu. DC bir de Hourman dizisi çıkaracaktı. Bu bölümde Brother Blood'ın deneylerinin sonunda başarılı olduğunu gördük ve Brother Cyrus ile tanıştık. Tanıdık gelmedi mi? Şöyle diyeyim o zaman, çizgi romanlarda öldürülüp bir bataklığa atıldıktan sonra yeniden diriltilen Cyrus Gold artık bu isimle anılmaz. Yeni adı: Solomon Grundy'dir! Şu meşhur ninninin öznesi yani: "Solomon Grundy, born on a monday". Yine bir Batman düşmanı ne arıyor Arrow'da diyenleri duyar gibiyim. Brad Meltzer'in Green Arrow yazdığı dönemde Solomon Grundy, Ollie'nin düşmanlarındandı. Hatta bir seferinde Roy ve Ollie'yi pataklaya pataklaya Arrow Cave'i haşat etmişti. Umalım da en azından dizide Arrow Cave ismini kullanmasınlar.
7 bölüm boyunca STAR Labs Parçacık Hızlandırıcısının bahsi geçti, önceki 6 bölümde dediğimiz gibi yine Flash'ın güçlerini nasıl kazanacağıyla ilgili olacak diyoruz ve üstünde durmuyoruz.
Bu bölümde önemli bir easter egg daha bulunmaktaydı: Markovia!
Count Vertigo'nun yayın izini sürerken Felicity bir Star Labs uydusundan yapıldığını ve Starling City ile Markovia arasında herhangi bir yerde olabileceğini söylemişti. Avrupa'da bir kurgusal ülke olan Markovia, Markov kraliyet ailesi tarafından yönetilmekte ve Sovyetler'in uydu ülkesi olmuş bir ülkeydi. DC'nin Geo-Force ve Terra karakterlerinin memleketi burasıdır. Ve bir şeyden daha bahsetmek gerekirse ilk sezon finalinde deprem makinesini hazırlayan kişi olarak Eric Floyd'un oynadığı Markov karakterini görmüştük.
Sıradaki bölümde Barry Allan a.k.a. Flash geliyor. Hıza hazır olun! (1 ay önceki bölüme bu yorumu yapanı asarlar ya, neyse)
Yorum Gönder