İnceleme: Trinity #5













[update title="Künye" icon="info-circle"]Yayınlandığı Tarih: 18.01.2017
İçerdiği Sayı: Better Together Part Five: Deliver Your Children
Hikaye: Multiplicity Part 2
Yazar: Francis Manapul
Çizer: Francis Manapul
Yayıncı: DC Comics[/update]
DC'nin Rebirth döneminde çıkardığı en güzel işlerden birisi olan Trinity'nin, geçtiğimiz sayılarında Batman, Superman ve Wonder Woman, Poison Ivy ve Mongul'un ortaklığında, Black Mercy bitkisinin de etkisiyle rüya durumuna geçmiş, kendilerini, daha iyi bir geçmişte izleme imkanı bulmuşlardı. İlk sayıda üçlü yeniden tanışmış, sonraki sayılarda da sırayla birbirlerinin rüyalarına girmişlerdi. Nihayetinde rüyaları sona eriyor ve karşılarına, tüm bunların sebebi olan Mongul çıkıyordu.


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Poison Ivy, Lois'e durumu açıklıyor. Kendisi son zamanlarda kendi rüyalarının içine girebilmenin yolunu bulmuş ve orada kızı olarak düşündüğü bir çocuk bulmuş ve ona bağlanmış, Clark Kent ile Bruce Wayne'in arkadaşlığından yola çıkarak onların Batman ve Superman olduklarını anlamış, rüya evrenine üçlüyü göndererek, çocuğunu Mongul'un elinden kurtaracak kadar aydınlık saçmalarını hedeflemiş. Rüya aleminde ise Mongul'la savaşan üçlü, Mongul'un yıllar önce Black Mercy bitkisine mahkum olduğunu, bitkinin burada ona sanal gerçeklikler yaşattığını, ama sonunda bir çocuk verdiğini, kendisinin de bu çocuğu kullanarak Poison Ivy'i etkileyip üçlüyü bu evrenin içine soktuğunu söylüyor. Buradan çıkışının yolunun da bu olacağının üstünde duruyor. Üçlü buna karşı gelse de Lois, Jon ve Poison Ivy'nin bulunduğu ahırda, üçlünün gözleri parlak bir şekilde açılıyor ve çocuğun ağzından, Poison Ivy'e "Ben geldim anne" diyor, sayı bitiyor. [/error]


Görüş


Vay anasını, Superman'e doyduk resmen! Mongul'un rüya gerçekliğinde, ayaklarının dibinde hemen hemen çıkmış tüm Superman versiyonları uzanıyordu. Özellikle Superman serisinin bu sıralar başladığı hikayesi Multiplicity'nin de tamamen Superman ve Superman versiyonlarına odaklandığını düşünürsek, DC'de ne dersek diyelim göklerden gelen bir karar var muhtemelen: her yere Superman koyun. Rahatsız mıyız? Hayır. Superman'i daha fazla görmek istiyoruz çünkü hakkı olan bu. Önümüzdeki senelerde Superman odaklı bir dergiler arası hikaye okumayı kesinlikle isterim. Final Crisis her ne kadar Superman'i ön plana çıkaran serilerden birisi olsa da Infinite Crisis serisinden beri Superman'i dolu dolu bir başrolde gördüğümüzü hatırlamıyorum. New52'daki büyük hikayeler de daha çok genç kahramanların kendilerini kanıtlamaları üzerine kuruluydu.

Francis Manapul'un çizimlerine hayranım. Ama en çok sevdiğim şey, renklendirmesi. Kendisini The Flash'ın New52 serisinin başından beri takip ediyorum, daha öncesinde hiç görmemiştim, ancak büyük bir hayranı oldum zamanla. Çizimleri biraz daha belirsiz çizgilerle olunca bir çizgi roman okuduğum hissini daha iyi alabiliyorum. Belki kızacaksınız biliyorum ama Jim Lee, Jason Fabok ya da Ivan Reis'in çizimlerini nedense hep mekanik bir tatla takip ediyorum, Manapul'un verdiği tadı alamıyorum çoğu zaman. Buna benzer bir keyfi, Dustin Nguyen'in çizimlerini gördüğümde de yaşıyorum. O da neredeyse karikatür gibi çizim yapacak kadar keskin hatlar kullanmıyor ancak bir o kadar da elinizdekinin bir çizim olduğunu hissettiriyor. Özellikle Heart of Hush serisinde Nguyen benim için zirveye yerleşmişti. Şimdiyse Descender'da pek sevimli çizimler yapıyor. Manapul da bana bu tadı veriyor tam olarak. Mongul'un çocuğunu gördüğümüz panellerde Descender'ın küçük robotu çocuk Tim-22'yi izliyorum gibi hissettim. Hepsinden öte, Poison Ivy'i seksi bir saksı olarak çizmediği için bile kendisine ne kadar şükretsek az!


Ufak çocuk ise serinin başından beri bizim üçlüyü takip edip, onları yönlendiren birisiymiş. Henüz tam olarak kime sadık olduğunu bilemiyoruz. Üçlüyü Mongul'un önüne çıkardığı için Mongul'a mı, Poison Ivy'e döndüğü için Pamela Isley'e mi sadık, bunu muhtemelen sonraki sayıda göreceğiz.

Peki, Mongul ne zaman Black Mercy'nin içinde hapsoldu? Benim bildiğim kadarıyla Alan Moore'un yazdığı Superman Annual #11'deki For the Man Who Has Everything hikayesinin sonunda Robin'in maharetiyle Mongul, Black Mercy'nin kurbanı oluyor, gördüğü rüyada evrenin hakimi oluyordu ve evreni tek başına yönetiyordu. Bu sayıda da Mongul'un ayaklarının dibindeki Superman'lere bakarak, aşağı yukarı o zaman hapsedildiğini söyleyebiliriz. Yani Trinity #5, Mongul için, 1985'teki Annual sayısından sonra geçiyor. Tabii, daha sonra Mongul tekrar tanıtıldı, o hikaye unutuldu ancak bunun dışında, sadece oğlunun Black Mercy'e mahsur kalması dışında Mongul'un kendisinin de böyle bir şey yaşadığını hatırlamıyorum. Kısacası, DC, geçmişini kabullenerek gelmeye devam ediyor!
7.5
İYİ

Sizin sayıya verdiğiniz puan kaç?

Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget