İnceleme : A.D.: After Death Kitap Bir


Scott Snyder dendiğinde aklınıza ilk gelenin Batman olduğuna eminim. Kendisi komple bir dönem boyunca Batman yazarlığı yaptı, yer yer olumlu ve olumsuz birçok eleştiri aldı. Bana soracak olursanız, Batman’i Robin’den kurtarmagirişimi takdire şayan çünkü artık Robin çizgi roman için miadını Tim Drake ile doldurmuş bir karakter. Damian Wayne ise bir an önce bir şekilde Batman çizgi romanlarından çıkarılmalı diye de düşünenlerdenim. Tabii konumuz Batman olmadığından çok uzatmanın alemi yok, onu yeri geldiğinde elbette konuşuruz ama kendisinin bu sıralar popüler yazarlardan olduğunu söyleyelim. Çizerlerden Jeff Lemire ise kendi kitlesine sahip birisi ancak sabit bir çizimi yok, çizdiği eserlerden iki farklı Lemire görüyoruz, bu yüzden farklı yorumlarla da karşılaşabiliyoruz onun çizimleri hakkında. İşte bu ikilinin buluştuğu buluştuğu seri ise A.D.: After Death. Aslında bu seri duyurulalı uzun zaman oluyor, 2015 yılının daha başlarında duyurulan bu seriden sonraları pek haber alamasak da 2016 bitiminde okuyucu ile buluştu. Yazının bundan sonraki kısmında ise detaylı bilgi verileceğinden, isteyen okuyucular sonparagrafa geçebilirler.
 


Öncelikle hikayenin adı ile başlayalım. A.D.:After Death, peki neden sadece After Death değil? A.D. aslında Latince ‘’Anno Domini’’olarak tabir edilen ‘’in the year of the Lord’’ deyiminin yani bizim dilimizle ‘’Milattan Sonra’’ teriminin Latince kısaltılmış hali. Tabii biz her ne kadar milat desek de bahsedilen durum İsa peygamberin doğumu, ‘’Lord’’ ise İsa-Tanrı ilişkisi içinde yorumlanabilecek bir mesele. İşte bu yüzden kitap, ilgi çekici bir isim tercihi ile başlıyor diyebiliriz.


Şimdi isterseniz ilk tavsiye isterseniz de ilk eleştiri deyin ancak ortada olan bariz bir durum var. Eserimizin dili biraz ağdalı, ya da abartıyor da olabilirim ama o zaman düzelteyim, edebi bir dile sahip. Grafik roman diyemeyeceğimiz kadar çok fazla da düz metine sahip ama roman diyemeyeceğimiz kadar da fazla çizime sahip, arada kalınmış. Bu yüzden okuması zorlaştıkça zorlaşabiliyor ve hatta iyi bir çevirmen eşliğinde çevrilmiş olmasıyla kendi dilimizde okumak gerekliliği hissediyorsunuz. Bu yüzden gözünüzü biraz korkutmak gibi olsa da, A.D.: After Death yabancı diline güvenmeyenler için bildiğimiz kalıplaşmış çizgi roman dilinden daha çok edebi düz metin özelliğinden dolayı çok zorlayıcı olacaktır. Ve ayrıca da belirteyim ki, karşımızdaki tam bir çizgi roman değil, tür olarak kesin adını koyamıyorum.


İkinci eksimiz de aslında düz metinler çizgi olarak tasvir edilse, yani karşımızdaki tamamen bir çizgi roman olsaydı daha iyi olurdu düşüncesi. Bir romanı elimize alıp okuduğumuzda oradaki betimlemeleri aklımızda canlandırmak gerçekten güzel bir his yaratıyor, bizi kitabın içine çekiyor. Ancak çizgi roman söz konusu olduğunda, bize vermesi gereken şey bu değil aksine bunu bize göstermek. Yani ben ağaçlar arasında bir çiftin yürüyüşünü hayal etmek yerine çizilmiş, hiç değilse farklı çizimler içerine yedirilmiş bir çizgi roman anlatımıyla görmek isterdim.



Birinci bölüm olan ‘’The Land of Milk and Honey’’ kısmı okuyunca anladığımız gibi asıl olayların öncesinde geçiyor. Birçok şekilde farklı zaman aralıklarından hikayeler görüyoruz. Fakat burada dikkate değer olan, Scott Snyder’in hayvanlar üzerinden bazı hikayeleri anlatıyor oluşu, inek, kurbağa ve keçi gibi. En azından ben böyle düşünüyorum, çünkü hikayede fazlasıyla hayvan örneklemeleriyle –ve hikayeye dahil oluşuyla- karşılaştık. Şimdilik bir anlam verilemiyor gibi dursa da, tüm seri tamamlandığında taşlar yerine oturacaktır. Ayrıca ilk kitabın aksiyondan uzak oluşu da dikkate değerdi. Özellikle söz konusu Snyder olunca çabuk göze çarpan bir durum oldu. Fakat aksiyondan kaçınayım derken tek bir karakterin üstünde bütün dramatik öğeleri toplaması da bence olumsuz. Tabii daha yolun başındayız, ana karakterimiz Jonah’ın da belli bir altyapıya da sahip olması gerekiyor ancak kaş yapayım derken göz çıkarılacak –veya belki de çoktan çıkarılmış- gibi duruyor. Tabii anlatılan hikaye absürd değil, yine de dram karakterlere paylaştırılsaymış daha iyi olurmuş.


Fakat ne yalan söyleyeyim, daha en başında Jonah’ın ağzından dinlediğimiz ve anne babasıyla birlikte geçen hikaye ile okumaya başladığında, o malum balonun hikayesinin verdiği hoşnutluk hissi ile okumaya devam ediyorsunuz. Güzel bir başlangıç olduğu su götürmez bir gerçek, bir beklenti yarattığı da… Ayrıca ‘’Anno Domini’’ teriminin ‘’After Death’’ olarak evrilmiş olması detayı da güzel, ancak bir okuyucu olarak kitabın içinde keşfetsek daha güzel olurdu, Snyder direkt başlık tercihi ile de bunu gizlemese de yine de hoş bir detay. Ve ölümden sonrasıda olsa hikayenin içindeki ölümler de hikayenin etkileyiciliğini arttırıyor. Son olarak çizimleri beğenmesem de renklendirmelere bayıldığımı da itiraf edebilirim.
 


Bitirirken, sanırım en subjektif davrandığım incelemenin bu olduğunu söyleyebilirim. Gerek Jeff Lemire’nin hiç hoşnut kalmadığım –ve kimi zaman basit bulduğum- çizgileri gerekse Scott Snyder’in hikaye anlatım tarzı şahsen beni pek memnun etmedi. Yer yer hikayeyi bölen düz metinlerin hikayeye odaklanmayı etkiliyor oluşu, hem kullanılan dil hem de ilk kitap olsa da hikayenin üç kitaptan oluşacak olması ve ilk kitabın sadece belli soru işaretleri koymak için yazılmış olduğu gerçeği seriden daha çok kopmak için yeterli. Belki bir roman veya hikaye için sayfa sayısı az olsa da, bu kadar sayfada bir hikayeyi anlatıp bitiren çizgi romanlar olduğunu düşününce, A.D.: After Death’i okuduktan sonra elinizde birtakım soru işaretlerinin kalıyor oluşu –bana kalırsa- çizgi roman okuru için çok da cazip şeyler değil. Anlayacağınız, bu zamana dek okuduğum ve sonrasında da en hoşnutsuz ayrıldığım nadir çizgi romanlardan biri olarak A.D.: After Death, -içinde yazanlar çok güzel de olsa- Jeff Lemire’nin sevmeyeni için kitaptan ittikçe itecek  çizgileri ve Scott Snyder’in bekleneni verememesiyle, en fazla 5.5 puanı hak ediyor.

Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget