İlk kısımda çizgi romanı okumayanlar için sürpriz bozan bilgi yoktur, kırmızı kutucuklu kısımlar ise "Spoiler Bölgesi"dir. Sayıyı okumaya niyetliyseniz uzak durmanızı öneririz.
Takibe almamızı istediğiniz çizgi roman varsa, yoruma bırakın!
[/info]Justice League Rebirth #1
Yukarıda da dediğim gibi, genel olarak ortalama, çerezlik bir sayıydı. Eğer iyi bir yönünü söyleyecek olursak, ihtiyar Clark'ın, birliğe katılıp katılmama konusunda düştüğü ikilemi örnek gösterebiliriz. Ancak benim burada bir sıkıntım var şimdi. Bakıyoruz, Justice League her zaman Batman-Superman-Wonder Woman-Aquaman-Flash-Green Lantern 6lısı etrafında şekilleniyor. Statüko hiç bozulmuyor. Şimdi bakıyoruz, Superman zaten ölmüş, Hal Jordan zaten ortalıkta yok, neden sanki diğer karakterler yedek parçaymış gibi görüyoruz biz bu sayıyı? Elimizde Superman'siz, Green Lantern'sız bir Justice League denemesini görme fırsatımız var, neden bunu bu kadar kolay bir şekilde geri çeviriyoruz? "Superman öldü mü? O zaman çok daha güçlüsü ve nostaljiği var!", "Green Lantern artık yok mu? O zaman Hal yerine 2 tane birden koyalım". Anlatabiliyor muyum bilmiyorum ama nedense ilginç bir Justice League denemesini görme fırsatımızın elimizden alınmasına biraz içerledim. Bunun yanı sıra sonunda Superman'in ölümünden beri adam akıllı bir yas tutulduğunu gördük. Herkesin üzgün olduğunu sonunda görebildik. Wonder Woman kendi serisinde bile bu sayıdaki tek kare kadar üzülmedi. Her hafta Final Days of Superman'i incelerken bangır bangır söylediğim şeylerden birisi, Superman'in ölümünün korkunç derecede önemsiz bir şeymiş gibi gösterilmesiydi. En azından Hitch bunu unutmamış. Sayı fena değil, ancak beklediğim kadar bomba da değil. Amiral gemisinde neler olup bittiğini merak edenler takibe alabilir. Benim okuma listemde şimdilik yerini korumaya devam edecek.
[/error]
7.0
Batman #2
Hikayeye büyük kötülerle değil de Solomon Grundy gibi düşük seviyeli bir düşmanla başlamamız güzel. En azından yeni kahramanların kendilerini sınamaları için güzel bir fırsat olmuş oldu. İkisinin de Batman'e hayran olduklarını görmek de güzel. Batman, klasik ortadan kaybolma numarasını yaptığında "ama bu imkansız" demelerine karşın Gordon'un, "imkansız değil, o Batman" demesi hoş bir detay oldu. Alfred'in kinayeli konuşmalarını Tom King çok iyi kotarıyor. Okuduğumuz zaman ta Batman The Animated Series'in Alfred'inden aldığımız tadı alıyoruz. Ve tabii ki baş kötümüzün Hugo Strange olduğunu öğrenmek de ilginç bir ters köşe olduğu. Bilmeyenler için, Monster Men, Batman'in ilk maceralarından birisidir ve 2007-2008 civarı Matt Wagner tarafından çok güzel bir şekilde Batman and the Monster Men ismiyle yeniden uyarlanmıştı. Baş kötümüz Hugo Strange'di ve genetiği değiştirilip deve çevrilmiş adamlarına Monster Men diyordu. Bu yüzden Tom King'in, böyle bir selam çakarak Batman macerasına başlamış olması içimdeki nostalji aşığı manyağı mutluluktan havaya uçurdu. Önümüzdeki sayıda Batman'in dedektiflik yeteneklerini daha çok görecek gibiyiz. Gotham/Gotham Girl ikilisinin de git gide Batman'den soğuyacaklarını düşünmekteyim. Her halükarda, heyecanla bekliyorum 3. sayıyı!
[/error]
8.5
Aquaman #2
Dediğim gibi, bu sayı öncekilerden daha iyiydi. Bunun en önemli sebebi Black Manta ile Aquaman arasındaki ilişkiye şöyle adam akıllı bir mantıkla bakabilmemiz. İlk sayıda Manta sadece "babamı öldürdün, ben de seni öldürmeden rahat etmeyeceğim" diye dolanıp duruyordu ama bu sayıda Arthur'u öldürse de rahat edemeyeceğini, içini asla ferahlatamayacağını ve gerçekten de Aquaman'in silah, güç kullanmadan bir kötüyü, hatta baş kötüsünü yendiğini gördük. Süper kahraman çizgi romanlarında çok nadir görülen bir şey bu. Genelde sadece güç gösterisi ve bir iki beylik laftan sonra biten kavgalar gördüğümüzü düşünürsek, Aquaman'in dövüşmeyi bırakarak sadece konuşarak Manta'yı pes ettirmesi oldukça güzel bir şeydi. Öte yandan Aquaman'in dövüş sırasında bu kadar sağa sola sallayarak dövüşmesi biraz garibime gitti. Zaten yıkılmak üzere olan bir binadasın, ne diye biraz daha dikkat etmezsin? Sayının sonuna doğru 8 kişinin öldüğünü öğrendik ama bunları sayı boyunca ima yoluyla bile görmedik. Nerede öldüler? Ölümlerine sebep olan şey neydi? Yani, Aquaman/Manta ilişkisi güzel giderken yeryüzü/Atlantis ilişkisine dair doğru düzgün bir şey görmedik. Şu an için hala bu konu biraz daha zorlamayla anlatılıyor gibi geliyor. Bunun dışında ortalamanın üstünde, güzel bir sayıydı.
[/error]
7.5
Superman #2
Doğrusu ben bu sayıyı çok sevdim. Action Comics'te zaten çok yoğun bir şekilde Superman kavgası, derdi tasası görüyoruz. Ancak çok uzun bir zamandır Superman'in biraz daha küçük çaplı, aile içi meselelerini, basit hikayelerinin sıcak bir dille anlatımını görmüyorduk. Tabii, New52 Superman'in bir ailesi yoktu ancak basit hikayeleri de yoktu. Çıkan bütün Superman dergileri aksiyon yüklü benzer şeylerdi. Bakın mesela New52'nun son dönemine doğru Batman ailesinin dergileri muhteşem bir şekilde çeşitlendi. Batwoman-Batgirl-Detective Comics-Batman ve daha nice Batman ailesi dergisi bir anda farklı tatlar sunmaya başladı, herkes de aradığı şeyleri bulabiliyordu. Bunun arkasındaki en büyük isim de son editör Mark Doyle'du. Kendisi "herkes için bir Batman dergisi" adını vermişti bu olaya. Şimdi Superman #2'yi okuyunca da bu hissi aldım. Action Comics, Superman'i aksiyonda merak edenler için, Superman ise evde merak edenler için. Her ne kadar Eddie Berganza'nın editörlüğünden Doyle kadar emin olmasam da (taciz olaylarını falan da düşünürsek), sanırım sonunda doğru düzgün bir dergi dağılımı görebileceğiz. Kısacası, Superman TAS seven insanlara bu seriyi takip etmelerini öneririm.
[/error]
8.0
Green Arrow #2
[/error]
9.5
Moon Knight #4
Önceki 3 sayıda olduğu gibi yine kafam oldukça karışarak okudum bu sayıyı. Bu kesinlikle kötü bir şey değil. Seri kendi içine o kadar iyi çekiyor ki kendinizi zorlamak istiyorsunuz gerçekle hayali ayırt edebilmek için. Marc'ın kafasını anlayabilmek çok zor. Diğer karakterler de bunun çilesini çekiyor. Seriye başladığımızda elimizde olan 5 karakterden geriye sadece ikisi kaldı. Geriye kalanlar da belki Marc'ın gördüklerini görüyorlar, belki de sadece görüyormuş gibi davranıyorlar. Lemire ve Smallwood bu kapıyı açık bırakıyor. İşin ilginci bunu bizim de okur olarak yapmamız gerekiyor. Tıpkı Marc'ın, onca inkara rağmen Khonshu'ya inanması gibi, bizim de Marc'ın dediklerine inanmamız gerekiyor. Her halükarda çok güzel bir sayı daha okuduk. Finalde, bu yeni gelen Moon Knight'ın da gerçek mi yoksa Seth'in bir başka oyunu mu olup olmadığını öğreneceğiz. Sonrasına da birçok olayın kalacağı kesin. Takip edelim, ettirelim.
[/error]
7.5
Punisher #3
Sayıyı sevdim. Gerçekten. Önceki iki sayıdan daha iyi olduğunu düşünmekteyim çünkü bu sayıda karşılaştığımız kötüler, önceki sayılardaki gibi bir anda çıkıp ölen tiplerden değildi. En azından geçen sayıda da düşüncelerini, fikirlerini görmüştük ki bu sayıda öldüklerinde gerçekten de Frank'in yanında saf tutabildik. Ayrıca yukarıdaki Frank'in "merak etme, kızın görmeyecek" sahnesi gerçekten de sayının en sağlam yeri olsa gerek. 3 sayıdır Frank doğru düzgün ağzını bile açmıyordu. Olay yerine gidiyor, işini bitiriyor, acımasızca çekip gidiyordu. Bu sayıda Frank'i en çok konuşturan şey o küçük kızdı düşünebiliyor musunuz? Kendi çocuğunu da kaybetmiş olan Frank için bu bambaşka bir şey demek. Steve Dillon, Frank'in savaş sırasındaki acımasız yüz ifadesiyle, küçük kızla olan muhabbetinde ortaya çıkardığı şaşkın yüz ifadesi arasında çok güzel bir tezat yakalıyor çiziminde. Bu da Frank'i konuşurken gördüğümüzde gerçekten de güzel bir şeyin olduğunu düşünmemize sebep oluyor. Önümüzdeki sayıda sonunda Face'le karşılaşacağız. Muhtemelen Face'in adamları da tek atımlık kötüler olacak ama 3 sayı boyunca Face karakterine yatırım yapıldı. Meyvesini toplayalım artık.
[/error]
7.0
Totally Awesome Hulk #8
Seri her zamanki tadında devam ediyor. Amadeus Cho gerçekten Hulk için çok güzel bir tercih oldu açıkçası. Eğlenceli bir karakter ama aynı zamanda Bruce Banner'la ilişkisi o kadar güzel ki karşılıklı diyaloglarını okurken içiniz eriyiveriyor. Banner'ı iyileştirmek için bu kadar çabalaması, herkesten öte onun fikrini almak istemesi, Cho'yu tecrübesiz, yaramaz ama büyüklerine hayran bir çocuk gibi yapıyor. İşin güzel yanıysa, Cho da çok güzel oturuyor bu karaktere. Önümüzdeki sayıda artık Civil War mevzusuna gireceğiz sanırım. Şimdi bu sayıda da gördüğümüz kadarıyla eğer birileri Bruce Banner'ı kontrol etmek, ele geçirmek istiyorsa, Amadeus Cho'nun cesedini çiğnemeden kimse geçemez. İşte belki de bu şekilde Civil War II #2'deki "Hulk'un herkesi öldüreceği" kehaneti gerçekleşebilir. Captain Marvel, Banner'ı almaya o kadar istekli olur ki Cho'yu ezip geçmekten çekinmez ve Cho da sonunda çıldırıp bütün kontrolü Hulk'a verebilir. Ne diyelim, önümüzdeki sayıyı büyük bir heyecanla bekliyoruz artık!
[/error]
7.5
NOT: Bu hafta ev taşımak, yeni yere yerleşmek, yeni işe başlamak gibi şeylerle uğraştığım için incelememiz biraz geç geldi, affınıza sığınıyorum artık. ^^
Yorum Gönder