Haftanın Çizgi Romanları: 13 Temmuz 2016 - Part 2


[info title="Başlamadan Önce Okumanızı Öneririz!" icon="exclamation-triangle"]13 Temmuz-20 Temmuz arası seçtiğimiz çizgi romanların kısa incelemeleridir. Bu haftaki çizgi romanlar iki parça halinde sunulacaktır.

İlk kısımda çizgi romanı okumayanlar için sürpriz bozan bilgi yoktur, kırmızı kutucuklu kısımlar ise "Spoiler Bölgesi"dir. Sayıyı okumaya niyetliyseniz uzak durmanızı öneririz.

Takibe almamızı istediğiniz çizgi roman varsa, yoruma bırakın!
[/info]

Hal Jordan and the Green Lantern Corps Rebirth #1


Bu haftaki Rebirth sayılarımızdan birincisi, Hal Jordan ve Yeşil Fener Birliği'nin kendi dergileri olacak. Bildiğiniz üzere bir de ayrı olarak Simon Baz ve Jessica Cruz'un başrolde oldukları Green Lanterns dergisi vardı ancak o seriyi pek beğenmediğimi söyleyerek Rebirth ve 1. sayı incelemesinden sonra sayıyı takip etmeyi bırakmıştım. Öte yandan Rebirth dönemi öncesinde de Green Lantern yazan Robert Venditti'nin 30 sayılık dönemini oldukça beğendiğim için (Evet, Godhead'i beğenen çok küçük azınlıktayım ben de) bu seriye en azından ilk hikayesini tamamlayana kadar şans vermek gerek diye düşündüm. Fakat kafanızın karışmaması için bundan önce olanları bilmekte fayda var. Green Lantern Corps, Edge of Oblivion serisinde, başka bir evrende tutsak şekilde kalmıştı ve son anda buldukları bir geçitten geçmişlerdi ama ne olduğunu görememiştik. Öte yandan Hal Jordan, Green Lanterns Rebirth #1'de Simon Baz ve Jessica Cruz'a, birliği arayacağını, bu yüzden uzun bir süre Dünya'ya gelmeyeceğini söyleyerek, gezegeni acemi ikiliye emanet edip birliği aramaya çıkmıştı. Yani anlayacağınız gibi bu seri tamamen uzayda geçecek. Eh, en azından Green Lantern'ları yine Dünya'dan bağımsız, kendi dertleriyle uğraşırlarken görmek güzel olacak. Bu Rebirth sayısında ise tamamen Hal Jordan ve Yeşil Fenerlerin en büyük düşmanları Sinestro'ya odaklanıyoruz. Birliğin nerede olduğuna dair bir bilgimiz yok. Sayının geneli, belki de ilk defa Green Lantern okumaya başlayacak kişiler için hazırlanmış duruyor. Asıl hikayeyi, derginin birinci sayısında göreceğiz.


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] OA, bütün birlikle beraber ortadan kalktıktan sonra evrenin merkezini, sıfırıncı sektörü, sarı fenerlerin dünyası WarWorld işgal etmiş. Sinestro artık oldukça yaşlı ve kazanılacak tüm savaşları kazanmış olduğunu düşünmekte. Artık, birliğini güçlendiren Parallax'tan son bir isteği var: her şey! Öte yandan evrenin bir başka köşesinde Hal Jordan yapayalnız bir şekilde saklanıyor. Son Green Lantern sayılarında Hal, git gide saf iradeden oluşan bir varlığa dönüşmeye başlamıştı ve bu sayıda, o halinden kurtulamadığını öğreniyoruz. Bunun sebebinin, birlikten çaldığı eldiven olduğunu bilerek, tüm gücünü kullanıyor ve evrenin tarihinde ilk defa muhafızlar dışında bir Green Lantern yüzüğü dövebilen tek kişi oluyor. Sonunda da yüzüğü takıp eldivenini bırakarak birliği aramaya gidiyor.


Rebirth sayılarında benim genel olarak gördüğüm şey, bütün dergilerin, tamamen yeni okuyucu odaklanarak yazılması. Daha önce Wonder Woman dergisinde de bunun etkisini şiddetli hissetmiştik. Karakterlerin geçmişlerinden kısaca bahsedildikten sonra en son o karakterler neler yaşadılar, bunlara şahit olduk hep. Bu açıdan Hal Jordan and the Green Lantern Corps Rebirth'ün de pek bir farkı yok. Sayının büyük bir kısmını Hal'in hayatının özeti şeklinde okuduktan sonra son zamanlarda yaşadığı sıkıntılar kısaca gösterilip ortadan kaldırılıyor ki yeni okurun kafası daha fazla karışmasın. Tabii, olan biz eski okura oluyor ama zamanla buna da alışırız diye düşünüyorum. Önümüzdeki sayıda Hal, birliği bulmaya çalışacak ve serinin kendisine nihayet başlayabileceğiz. Ancak bu sayıyı okumamışsanız ve şu anda spoiler'ı da göze alıp bu kısma kadar gelmişseniz, sayıyı okumanıza o kadar da gerek yok açıkçası.
[/error]

6.5
FENA DEĞİL

New Super Man #1


Uyarayım, New Super Man, ölen New52 Superman'den sonra onun yerini alan eski Superman'in dergisi değil. Ayrıca bu derginin daha önce bir Rebirth sayısı çıkmadı. Peki, kim bu yeni süper adam? Çinli Superman olacak efendim. Nasıl mı? Final Days of Superman serisini incelediğimiz dönemden de hatırlayabileceğiniz gibi Superman, ölümüne yakın enerjisini kaybetmeye başlıyordu ve evrende başı boş bir şekilde dolaşmasını engelleyemiyordu. Bu esnada da Çin'de bir profesör, belli dönemlerde bir Çin mitolojisi kökenli tanrıçanın doğurduğu varlıkları inceliyordu. Bu varlıklar çok güçlü olmalarına rağmen ömürleri oldukça kısa yaratıklardı. İşte bu noktada, bu profesör, Superman'in ortalığa salınan enerjisini fark etti ve kurduğu sistemle enerjiyi, kendi laboratuvarına aktararak yaratılan bu varlıklara enjekte etti ve onları tek bir bedende toplayarak dinlendirmeye soktu. Superman, bir olaylar döndüğünü anlayıp bu laboratuvarı bastığında da bu dinlendirmedeki arkadaşın kapsülünün kırılarak kaçmasına sebep oldu. Şimdi işte bu Çinli arkadaşa ve Superman'in Çin'e yaptığı o küçük ziyarette karşılaştığı Çinli Justice League ekibine odaklanacağız. Yine o ekip de güçlerini Çin mitolojisinden alan varlıklardı. Ancak işin ilginç yanı, bu sayı Final Days of Superman'de okuduğumuz bütün o kurguyu bir kenara bırakıp sıfırdan bir hikaye anlatıyor. Kenan Kong isimli Çinli bir gencin, orijin hikayesini okuyoruz tam olarak. Özellikle final sahnesiyle seriden ışık hızında soğuduğum için seriyi takip edip etmeme kararını size bırakıyorum.


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Kenan, küçükken annesini bir uçak kazasında kaybetmiş ve düşen uçağın sahibinin oğluna sataşıp her gün yemek parasını çalmaktan zevk alıyor. Günün birinde Çin'de Robin Hood gibi takılıp zenginlere bulaşan Blue Condor isimli bir kötü adam bu çocuğu yakalayınca Kenan dayanamayıp elindeki kola kutusunu adama fırlatıyor. Condor da önce şaşırıyor ve çekip gidiyor. Condor'u ilk defa geri püskürten kişi olarak Kenan bir anda ünlü oluyor. Gazeteci bir kızla röportaj yapıyor ve kıza aşık oluyor. Bu sırada, babası Kenan konusunda hayal kırıklığına uğramış bir tamirci. Babası ve arkadaşları, hükumetin içinde gizli bir hükumet olduğunu düşünüyorlar ve bu derin devleti günün birinde açığa çıkaracaklarına inanıyorlar. Bu sırada Final Days of Superman serisinde gördüğümüz Dr. Omen, Kenan'a gelip onu süper güçlü yapacağını söylüyor ve delikanlıyı bir kutunun içine koyup enerji yüklemesi yapıyorlar. Kenan kutudan çıktığında Superman'in güçlerine sahip olduğunu fark edip mutluluktan çıldırıyor ve kendisine New Super-Man adını veriyor. İşte bu sırada laboratuvarın camları kırılıyor ve içeriye gelen iki kostümlü kişi, Çinli Bat-Man ve Wonder Woman'dan kaçabileceğini mi sandın diyerek sayıyı bitiriyorlar.


Son kareye kadar, sayıyla ilgili çok az sıkıntım vardı. Örneğin Kenan, Superman'in kim olduğunu bilmiyor, sadece bir videosunu görünce hayran kalıyor. Gördüğümüz kadarıyla Kenan, dünyayla zaten haşır neşir, neşeli bir çocuk. Superman'i nasıl duymaz? Son sahne is açıkçası tam bir facia. Hadi, Çinli Superman fikrin anladım. Çinli bir çocuğa benzer güçler verdiniz, o da kendisini Superman'in yerine koydu. Ama Batman ve Wonder Woman'ın Çinli versiyonları neden var? Bu karakterin adam akıllı bir yan karakter listesi, doğru düzgün bir düşman galerisi olmayacak mı? Sırf Çinli diye bütün hikayeleri de imitasyon mu olacak? İlk hikayesinin adını bile Made in China koymuşlar mesela. Bu yüzden pek sevmedim sayıyı. En azından Çin mitolojisinin kullanımı daha öncesinde gerçekten etkileyiciydi. Serinin ilk hikayesini okumaya niyetliyim ancak bana soracak olursanız, bu dergiyi tavsiye etmem.
[/error]

6.0
VASAT

Nightwing Rebirth #1


Haftanın diğer Rebirth sayısı ise eski Robin'imiz, seksi casusumuz Dick Grayson'un yeni serisine ait. Rebirth öncesinde Dick, Forever Evil hikayesinde ölmüştü. Daha doğrusu bütün dünyaya böyle gösterilmişti. Daha sonra Batman, Dick'i farklı bir görev için kullanmaya karar verdi. Batman Incorporated serisindeki kötü adamlarımızdan Otto Netz'in, gizemli örgütü Spyral'ı araştırması için gönderecekti. Dick'i örgütün içine soktular ve artık Nightwing ismini bırakmasını tembihlediler. Dick de sadece Grayson ismini alarak Spyral örgütünün içine girdi ve örgütte kendisine verilen görevleri yerine getirmeye başladı. Örgütün içinde devrimler oldu, olaylar yaşandı, çokça şey meydana geldi, bunlar için Grayson serisinin tamamını okumanızı şiddetle tavsiye ederim, gerçekten çok güzel bir seri. Ayrıca bu örgütün içinde Helena Bertinelli ya da eskilerin hatırlayacağı isimle Huntress ile de tanışmış, birlikte çokça iş yapmıştı. Dick'i en son Titans Rebirth serisinde New52 öncesi kostümüne yeniden kavuşmuş bir şekilde görmüştük. Wally'i ilk hatırlayan kişi de o olmuştu. Birlikte Wally'nin başına gelenleri ve evrenin şu andaki sıkıntılarını çözmeye niyetlenmişlerdi. Ancak bu sayı, Dick'in Wally ile olan ilişkisine değil, hayatında olan diğer olaylarla ilişkisine odaklandı. Diğer Rebirth serilerinin aksine, Nightwing Rebirth yeni okur için pek yeni okur dostu bir sayı değil. Genel olarak Dick'in Grayson serisi döneminde yaptığı şeylere odaklandıktan sonra Batman'in New52'daki ilk düşmanları Court of Owls'u merkezine koyuyor. Nightwing'i yeniden mavi siyah renkleriyle görmekse paha biçilemez.


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Dick, sonunda girdiği bütün gizli görevlerden çıkıp yeniden adını alıyor ve ülkeye kendisi olarak giriş yapıyor. Onu karşılayıp malikaneye götürme göreviyse Damian'a kalmış. Dick'in, diğer Spyral ajanlarıyla vedalaşmalarını izledikten sonra günümüze geliyoruz ve Damian'ın kafasına, Court of Owls tarafından bir bomba yerleştirildiğini görüyoruz. Dick, eski kankası Midnighter'dan aldığı bir araç yardımıyla bombayı çıkarıyor. Ancak çok fazla durmadan yeniden göreve çıkması gerektiğini söylüyor. Court of Owls artık kendi içinde daha prestijli bir halka yaratmış ve bu halkaya Parliament of Owls diyorlar. Dick'in de bu parlamentoya gelip, kendileri için yeni askerler eğitmesini istiyorlar. Dick, bunu örgütü içten çökertmek için bir fırsat olarak görüyor ve yola koyuluyor. Ayrıca yukarıdaki sahneden de öğrendiğimize göre Helena'yı, Batgirl and the Birds of Prey serisinde göreceğiz.


Zaten Tim Seely ve Tom King ikilisinin Grayson döneminde yaptıkları işi büyük bir hayranlıkla izlemiştim. Nightwing yazmak kolay değil çünkü. Genelde Nightwing'i kendi hikayesinde kullanmak isteyen çoğu yazar, Dick'i zevzek, çapkın ve hayta olarak küçük bir boyutla yazdıkları için Nightwing'in kendi dergisini yazacak kişinin, Grayson'u iyice bilmesi gerek diye düşünmekteyim. New52'daki Nightwing serisini sevmemiştim örneğin. İlla ki o seriden bir hikaye okumak istiyorsanız, Dick'in şehir değiştirip Prankster isimli birisiyle karşılaştığı zamanlara bakabilirsiniz. Öte yandan Dick ile Damian arasındaki dinamiği çok ama çok seviyorum. Keşke birlikte okuma fırsatımız olsa. Hala dönüp dönüp Grant Morrison'un yazdığı Batman & Robin serisini okuyorum. Abi-kardeş ilişkisini, hiçbir Robin'den alamadığım kadar büyük bir zevkle okuyorum ve bu sayıda da bütün elementle yerli yerinde kullanılmıştı. Seni seviyoruz Grayson!
[/error]

8.0
HARİKA

Wonder Woman #2


Bu haftaki son DC Comics çizgi romanımıza geldik. Wonder Woman dergisi, Rebirth sayısıyla birlikte 3. sayısını da çıkarmış durumda. Daha önce Darkseid War serisinde Diana'nın doğumunda bir erkek ikiz kardeşle geldiğini ancak Amazonların, Jason ismindeki bu erkek kardeşi kaçırıp sakladığını öğrenmiştik. Daha sonra bu kardeşten hiçbir şekilde bahsedilmedi. Rebirth dönemi serisinde ise Diana, Themyscira'nın ortadan kaybolduğunu görüp şok olmuş ve her yerde Paradise adasının bir izini aramaya başlamıştı. Ancak hiçbir şey çözüm olmayınca, Dünya'nın en sık ormanlarına girmiş, vahşi canlıların arasından geçmiş ve sonunda yardım isteyebileceği tek kişiye gitmişti: can düşmanı Cheetah! Ancak Greg Rucka, Wonder Woman serisinde farklı bir düzende gidecek. Bu haftayla beraber Wonder Woman: Year One hikayesine başlayacağız. Diana'ın ilk yılını anlatacak bu hikaye de ana maceradan bağımsız ilerleyecek. Yani geçtiğimiz 1. sayıda Lies hikayesinin 1. bölümünü okumuştuk, bu hafta Year One hikayesinin 1. bölümünü okuyacağız. Sonraki sayıda Lies hikayesine devam ederken, bir sonraki sayıda da Year One'a devam edeceğiz. 1-3-5-7-9 ve 2-4-6-8-10 gibi tek seride farklı iki hikaye okuyacağız. Sayı, beklediğimiz gibi klasik bir köken hikayesi anlatıyor. Hepimiz artık birçok farklı yorumlamadan sonra konuya aşinayız, Wonder Woman ilk defa Steve Trevor'la tanışır, her şey de böyle başlar. Ancak Rucka, bu sayıda çok ilginç bir anlatım yolu izlemiş, bu da Wonder Woman Year One hikayesini, diğer köken hikayelerinden daha çok ön plana çıkarıyor. Bu seriyi takip edin, pişman olmayacaksınız.


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Hikaye iki taraftan anlatılıyor. Bir yandan Diana'nın, Amazonların arasındaki günlerini okuyoruz. Eğlencelere katılıyor, avlarda yer alıyor, annesiyle beraber ok atma müsabakalarına katılıp herkesi kendisine hayran bırakıyor. Günün birinde atıyla gittiği bir ağaçta bileğinden bir yılan sokuyor ve gözlerini açtığında zehirlendiğini, ancak şimdi iyileştiğini öğrenip meşhur doğruluk kemendini, kendisine iyileşme hediyesi olarak alıyor. Öte yandan Steve Trevor, çok yakın bir arkadaşıyla beraber eğlencelere katılıyor, avlarda yer alıyor, arkadaşının düğününe katılıp, arkadaşının eşinin doğumunda yer alıyor ve kızlarının vaftiz babası oluyor. Sonunda birlikte operasyona çıktıkları zaman uçakları düşüyor. Arkadaşı da dahil herkesi kaybediyor. Ve yerde sürüklenirken, tepesinde dikilen kadının ayağından tutup "bize yardım edin", Diana ise ayağını tutan bu adama şaşkınlıkla bakarken sayıyı bitiriyoruz.


Şimdi, neden Rucka diğer köken hikayelerinden daha farklı bir tarzda yazmış dedim? Çünkü şimdiye kadar Wonder Woman'ın yazılan bütün kökenlerinde, Steve Trevor sadece hikayeyi ilerletmek için, Wonder Woman'ı dünyaya açmak için kullanılan bir araç olarak görüldü. Bu sayıda ise Steve'in de Diana öncesi bir hayatı olduğunu, onun da bu adaya düşmeden önce değer verdiği birçok şeyin olduğunu gördük. Steve Trevor'a da bu şekilde yer verilmiş olması bu yüzden gerçekten de çok hoşuma gitti. Ancak bunun dışında aslına bakarsanız, sayı çoğunlukla eski köken hikayelerinin yaptıklarını yapıyor. Diana'nın Amazon dönemleri nereden baksanız bütün Wonder Woman köken hikayelerinde aynı. Üstelik benzer bir tanesini geçtiğimiz aylarda Grant Morrison'un Earth 1 çizgi romanında okumuştuk. Yine de Rucka'nın kaliteli diyaloglarının üzerine konu benzerliği gölge düşürmüyor. Ayrıca belirtmek gerek ki Greg Rucka zamanında Wonder Woman Earth One serisini yazacakken proje ondan alınıp Morrison'a verilmişti. Belki de tüm bu Year One mevzusu, o zamanların meyvesidir.
[/error]

7.5
İYİ

Old Man Logan #8


Sıra geldi Marvel Now'da istisnasız en çok sevdiğim dergiye: İhtiyar Logan'a! Daha önce belirtmiş miydim bilmiyorum ancak ben Wolverine'i pek sevmeyen bir insanım. Tabii bunda Cyclops'la girdiği mücadeleler de büyük etken ancak bir türlü ısınamadım bu adama. En sevdiğim hikayesi de her zaman orijinal Old Man Logan olarak kalmıştı. Bu yüzden Secret Wars döneminde çıkan dergiyi görünce bir şans vermek için okumuştum ve bayılmıştım. Şimdi bu seri Jeff Lemire ve Andrea Sorrentino ikilisinin elinde. Green Arrow'un New52 dönemindeki 17-34 arası efsane sayılarını yazıp çizen ikili. Ve açıkçası iyi ki de birbirlerinden ayrılmamışlar ve bu dergide çalışmayı kabul etmişler. Önceki sayılarda onca acımasız şiddet ve öfkenin arasında Logan'ın yapayalnızlığını, çevresine verdiği zararları, çektiği sıkıntıları, harap olmuş duygularını birçok açıdan izlemiştik. En sonunda huzur bulmak için geldiği kasabayı da Lady Deathstrike ve Ravager'ları yüzünden terk etmek zorunda kalınca artık isyan etmişti. Bundan sonra huzur aramak için bile olsa bir yere gidip beklemeyecekti. Madem bütün dünya Logan'ın ölmesini istiyor, o zaman ihtiyar Wolverine, onlara daha önce ulaşıp hepsine gereken cezayı tek tek verecekti. Ancak bu sayı, daha farklı bir noktada konumlandırıyor kendini. Logan'ın bu dünyaya geldiğinden beri yaşadığı en büyük korku, kendi zaman çizgisindeki gibi kötülerin birleşip bütün dünyayı kaosa sürüklemesiydi. İşte bu korku yüzünden geceleri uyuyamaz hale gelince, yardımı da çok yakınındaki birisinden alıyor. Seri her zamanki gibi çok ama çok güzel ilerliyor, mutlaka okuyun.


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Hikaye, Logan'ın her şeyin kötüye gittiği o geceyi hatırlamasıyla başlıyor. Yine gerçekleşeceğinden korkuyor ve bu yüzden geceleri uyuyamıyor. Bunu gören Jean Grey, Logan'a yardım etmek için onu yanına alıp bir yolculuğa çıkarıyor. Önce o savaşın ilk başladığı yere, sonra Hank Pym'in o savaşta öldüğü yere, sonra Wolverine'in, bütün X-Men'i biçtiği malikaneye götürüyor ve "bak, hiçbir şey olmuyor, senin zaman çizginle burası farklı, her şey yerli yerinde burada" diyerek Logan'ı rahatlatıyor. Sonunda da son bir durağa daha götürüyor. Logan'ın hayatında değer verdiği herkesi çağırmış Jean. Cap, Hawkeye, Jubilee ve Puck, bir barda Logan'ı bekliyorlar ve Logan sonunda bir gecelik de olsa hiç olmadığı kadar mutlu olmayı, gülümsemeyi başarabiliyor.


Bu sayı, diğer sayılardan farklı olarak, Logan'ın iç dünyasına daha çok odaklanmıştı. Zaten ilk sayıdan beri Wolverine'in bu evrene alışmasının sıkıntılarını izliyorduk, bunu artık en üst noktaya çıkardılar ve sonunda da güzel bir şekilde tamamladılar. Bundan sonra artık Logan'ın, orijinal Old Man Logan serisinde yaşadıklarını yeniden gündeme sık bir şekilde getireceğini düşünmüyorum zira oldukça sağlam bir şekilde bunu başardılar şu ana kadar. Önümüzdeki sayıda Logan Japonya günlerine dönecek. Ana evrenimizin Wolverine'in yaşadığı şeylerin üzerinden tek tek geçmeye devam ediyoruz. Old Man Logan, oldukça duygusal bir sayıyla, bu haftanın en iyi çizgi romanlarından birisi olmayı hak ediyor.
[/error]

9.0
MUHTEŞEM

Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget