Her ne kadar spoiler içerir dediysek de bazı arkadaşlar inadına ne var acaba diye bakıp sonra da “Anammmm sizin yüzünden spoiler yedim!” diye ağlayacaklarından biraz daha spoilersiz konulardan bahsetmekte fayda var.
BvS öyle bir film oldu ki inceleme camiası ikiye bölünmüş durumda ya çok kötü deyip filmin iyi yanlarını görmeyerek ''Amannnn gitmeyin'' propagandası yapanlar ya da çok iyi efsaneydi diye filmin eksiklerini görmeyenler ile ortalık doldu taştı. Peki bunlardan kimlere riayet edelim kimlere etmeyelim diye sorarsanız size çok basit bir kıstas sunacağım, eğer ki incelemelerinde DCU (DC Universe Türkçe Meali DC Evreni) yada DCCU (DC Cinematic Universe yada Türkçe meali DC Sinema Evreni) gibi tabirler kullanıyorlarsa onlara hiiiç itibar etmeyin, çünkü ortada DCU yada DCCU diye bir şey yok, DC’nin sinema evreninin adı DC Extended Universe (Türkçe meali DC Genişletilmiş Evreni), daha izledikleri evrenin ismini bilmeyenlerin iyi yada kötü diye ahkam kesmelerine aldırmayın.
Çünkü DCEU (artık kısaltma kullanıcam) adının film evreni içinde de bir anlamı var.
Küçük de olsa bir grup izleyici bütün köken hikayelerinin anlatılmadan çok hızlı bir giriş yapıldığını savunuyor, aslında haklı da sayılırlar ancak burada amaç sıfırdan bir evren kurmak değil adı üstünde genişletilmiş bir evrenden bahsediliyor, MCU gibi sıfırdan bir sinema evreni kurulması söz konusu değil, burada mevcut bir evren üzerinden hikayeler işlenilmek istenmiş, yani bu evrende herşey mevcut bütün meta-human’lar ve tanrılar bu evrende cirit atıyor ancak bir gün büyük olayı tetikleyen bir gelişme yaşanıyor böylece de her şey zincirleme şekilde birbirini kovalıyor ve size bunun hikayesi anlatılmak isteniyor. Yani bunun kökeni anlatılmadı şunun kökeni anlatıldı olayını takılmayın bunlar zamanı gelince anlatılacaktır. Aynı Suicide Squad filminde olacağı gibi hadi bunun hikayesini anlatalım yerine kısaca kökenlerden bahsedip olaya girilecektir.
Neyse Evet gelelim BvS: Adaletin Şafağı filmine, sonunda da hep beraber film iyi yada kötü bunun kararını verelim.
Film klasik Snyder tarzı dediğim gaza getiren, tam klip tadında bir açılış ile başlıyor. Zack Snyder zaten klip yönetmenliğinden sinemaya transfer olan bir isim, bu nedenle görsellik her zaman artısıdır, ancak hikaye anlatımı da bir o kadar eksi durumdadır. Mesela Sucker Punch filminde resmen klipleri uç uça ekleyip film yapmıştı, ancak konu derseniz işlenişi son derece kötüydü. Bu yer yer BvS de de kendini göstermiş durumda.
Film muhteşem bir açılış ile başlıyor, yarasaların genç Bruce’u hava kaldırdıkları sahnede bir rüya olduğunu sonradan anlasak bile ilahi anlatımı fazlasıyla gördük. Zaten Snyder’ın DCEU için doğru bir yönetmen olmasının tek sebebi çizgi roman tadını ve Tanrısallığı çok iyi bir şekilde verebilmesi.
Filmin temelinde Superman Tanrı olarak gösterilmiş, insanlar Tanrı ile tanışınca onu sorgulamaya başlıyorlar, Hükümet Tanrı’yı kontrol altına almak istiyor, Lex Luthor ise Tanrı’nın kötü olduğunu insanlara göstermeye çalışıyor ve onu insanların gözünde düşürmek için tuzaklar kuruyor, Batman ise Tanrı’nın diğer bir tanrı ile mücadele ederken insanları umursamadan yok ettiğini görüyor ve ona soruyor “Kanın Akar mı?”. Ve biz de arkamıza yaslanıp Tanrı’nın insan ile mücadelesini izliyoruz. Sonunda ise insanın kendi yarattığı Tanrının gazabını görüyoruz.
Filmin teması olan Tanrı ve İnsan arasındaki mücadeleyi bize Snyder kadar iyi görsellikte anlatabilecek bir yönetmen pek fazla yok gibi. Ancak filmin temel sorunu karakterlerde bu da senaryoya etki ediyor. Tabii filmler de yönetmenler ön planda olduğu için herkes Snyder’a yükleniyor,senaristi suçlayan pek az bir kesim var.
Temel sorunlarının başında Lex Luthor geliyor.
Öncelikle Lex Luthor kimdir? Kendisi Lex Corp’un başkanı ve suç dehası dır. Lex Luthor temel olarak Superman’in paranoyasından doğar, Superman’in insan olan karşılığı ve tam manası ile zıttı dır .
Superman Uzaylıdır, Lex Luthor İnsan.
Superman Çiftçi bir ailedendir, Lex Luthor Multi Milyoner bir aileden. Superman insanlara yardım eder çıkar peşinde koşmaz, Lex Luthor insanlara yardım etmez kendi çıkarları için onlara tuzak kurar.
Superman, mecbur Kalmadıkça kimseyi öldürmez, Lex Luthor insanları öldürürken sorgulamaz.
Superman iyidir, Lex Luthor kötü. Lex Luthor, Superman bir gün kötü tarafa geçerse o zaman ne olur sorusunu kendine sorar ve Superman’e karşı mücadele eder. Bunun cevabını çizgi roman ve çizgi filmler de sık sık gördük. Injustice, Red Son, Earth 2 (New 52 Öncesi) gibi hikayelerde Superman kötü olduğu zaman Lex Luthor iyilerin tarafında olur ve yine Superman’i durdurmak için mücadele eder. Red Son hikayesini okuyanlar en sonunda Superman ve Lex’in aynı olduklarını görmüşlerdir. Forever Evil'da ise Superman’in olmadığı bir dünyada Superman’in yerine geçmiş kötüleri birleştirerek insanlığı kurtaramaya çalışmıştır.
Superman Lex Luthor’u yenerken aslında kendi karanlık tarafını yener.
İşte filmin en büyük hatası Lex Luthor’un özünün yok edilmesiydi. Filmdeki Lex Luthor Darkseid tarafından manipüle edilmiş, onun maşası olmuş, sümükleri akarak ''Karanlık geliyor'' diye bağıran, bağdaş kurup mutfak saatini kuran ve Superman’e ''Bir saatin var'' diyen, Superman ile karşılaşınca “Ahhh yemek siparişim gelmiş.” diyen yani sinema izleyicisi tarafından çok sevilen yersiz joker tarzı espiriler yapan bir kötü adama dönüştürülmüş. Kısaca Joker’in zengin hali olmuş.
Bu da filmin temel sorunu olarak gözümüze batıyor ve doğal olarak da senaryonun sıkıntısını beraberinde getiriyor. İki filmdir işlenen Superman’in olmaktan her zaman kaçtığı karanlık tarafı ile mücadelesi yerine sümüklü deli ile mücadelesini görüyoruz.
Filmin en büyük kozu olan kötü olmamak için mücadele eden bir Superman’in hikayesin de kötü tarafını yok ederek başlıyorsunuz, senaryo da bu eksiği kapatmak için çırpınmış olsa da hatta öngörü sahnesinde Superman’i her zaman kaçtığı kötü olarak görsek de maalesef filmin genelinde iyi ve kötü arasında iç çekişme yaşayan biri yerine anlaşılmayan çocuk havası ile dolaşıyor. Babası ''Hadi oğlum sen kim ne derse desin iyisin'' dese bile kötülüğünü zaten göremedik ki iyiliği seçse ne olur?
Lex ve Superman karşılaşmaları her zaman Superman’in iki yarısını karşılaşmaları olarak görülürken maalesef filmde bu kısım yok edilmiş.
Man of Steel'de Superman Zod’u öldürmesine karşı çıkanlar Lex Luthor’un Zengin Joker olmasını beğeniyorlar. Yukarıda da yazdığım gibi Superman öldürmez diye bir kural yoktur, Superman mecbur kalmadıkça öldürmez.
Superman Vol 2 - Sayı 22 de Superman insanları korumak için Zod’u ve iki askerini Kriptonit yardımı ile öldürmüştü. Yani kökenine uygun bir karardı ancak filmlerde kalıplaşmış bir bilinç yüzünden “Superman Öldürmez” algısı yayıldı durdu. Superman alternatif evrenlerde de öldürdü, belki de bu algı yüzünden Lex Luthor temelli değiştirilip Superman’in Karşıt Gücü yerine Zengin Joker konuldu.
Senaryodaki diğer sıkıntı ise yine özü değiştirilmiş Wonder Woman. Kendisi bir dönem Superman ile aşk yaşayan, Tanrıların Dünya'da büyümesi yerine Dünya’ya inmesini temsil eden bir olguydu. Yani bir bakıma Superman, Kripton yok olup Dünya'da büyümese, onun yerine Kripton'dan Dünya'ya kendi gelse sorusunun yanıydı.
Wonder Woman Modern Dünyaya yabancılık çeker, onu tanımaya çalışırdı, ancak filmde kendimi 100 yıldır insanlardan uzaklaştırdım dese de son model arabalara binen, pahalı otellerde kalıp uçak ile seyahat eden, bilgisayarlarda şifre kırmayı deneyen, bankamatikten para çeken yurdum insanı konumunda. Olimpos bankasından mı hesap açtı ne yaptı anlamadım.
Wonder Woman karakteri maalesef ki çok boş ve sığ bir karakterdi, sadece güzel ve estetik pozlar verdi o kadar, hiçbir ilgi çekici yanı yok. Wonder Woman’nin Marvel karşıtı olan Thor’u ele alalım, Dünya'ya geldiğinde ne kadar yabancılık çektiğini yaşadığı komik ve ilgi çekici anları, Asgard kuralları ile İnsanların kurallarını karıştıran bir karakterdi. Kaptan Amerika modern dünyaya uyanınca modern dünyayı sorgulayıp onu tanımaya çalışırken ilgi çekici bir hal alıyordu, ancak 100 yıldır insanlar ile ilişkisini kesmiş Prensesimiz hiçbir şeyi yadırgamıyor, o parti senin bu parti benim kolayca dolaşıyor.
Superman ile olan ilişkisi ise tamamen yok sayılmış durumda.
Wonder Woman ne kadar iyi bir kişiliğe sahip olsa da onun kıskançlığı ve Olimpos ile Dünya kurallarını kıyaslaması bazı zamanlarda Superman’i kötüye bile çevirmişliği vardı. Red Son ve Injustice hikayelerini ele alırsak, Wonder Woman kendi istediği gibi bir Superman görmek için gerçekleri saklamayı göze alan bir karakterdi.
Karakteri doğru düzgün düzenlenip filme biraz daha katılsaydı, Superman’in iyi ve kötü arasındaki iç çelişkisi ile Clark ve Lois aşkı arasında muhteşem bir yere oturabilirdi. Ancak sadece artistik pozlar verdi.
Hikayeyi bozan başlıca sorun karakter sorunu.
Ancak bir karakter var ki tam manası ile hakkını vermiş durumdalar, o da Batman, açıkça söylüyorum şimdiye kadar ki en iyi Batman, Ben Affleck olmuş. Karaktere gerçek anlamda hayat vermiş, Alfred ise bir onun kadar iyi. İnsanın Tanrı ile olan savaşında kurduğu stratejide gayet güzel işlenmiş ancak kesilen sahneler ve kurgu sıkıntısı Batman’i biraz gölgelemiş.
Mesela filmde polisin Batman’in yanında olduğu söyleniyor ancak daha açılışta polis Batman’i görünce pompalıyı ateşliyor, tabii son sahnede polisin Batman’in yanında olduğunu görebiliyoruz ancak bu kesilen sahneler ve kurgu sıkıntısı yüzünden bayağı atlanmış ve polis Batman ilişkisi verilememiş.
Ancak Batman’in karakterinde ciddi bir değişim olmuş, o da mecbur kalmadıkça kimseyi öldürmeyen Batman yerine Punisher vari karşıma çıkan ölür tarzı bir Batman konması. Batmobil ile giderken önüne çıkanı acımadan patlattı, insanları öldürmeyip sadece etkisiz hale getirmek için geliştirdiği o muhteşem alet ve edevatlarını göremedik, onun yerine kaba kuvvet kullanan bir Batman vardı.
Ancak filmde Batman’e en haksızlık yapılan nokta Doomsday ile olan savaşta Wonder Woman’i öne çıkarmak için Batman’in yok sayılması olmuş. Kendisi strateji dehası ve dünyanın en iyi dedektifi ancak Doomsday de ne bir stratejisini görüyoruz ne de herhangi bir mücadele gösterdiğini, sadece kaçıyor ve bir el ateş ediyor o kadar, sonra da bir bakmışsınız soluk soluğa kalmış. Tahminim kurguda çıkarılmış sahneler mevcut yoksa Doomsday mücadelesinde Batman’in pek bir vasfı yoktu.
Filmi kurtaran karakter Batman iken sonlarda ondan rol çalınması olmamış.
Evet filmin sıkıntılarını özetlersek karakter ve kurgu sıkıntısı mevcut, başlar bu kurgu sıkıntısı yüzünden kesik kesik ilerliyor ve filmi takip etmenizi zorlaştırıyor, ilk yarının durağanlığı yüzünden bu da filmden biraz sıkılmanıza sebep oluyor. Ancak ikinci yarıda olay toparlanıyor ve muhteşem görseller ile BvS dövüşünü görüyoruz. Tabii çoğumuzun istediği gibi uzun uzadıya bir dövüş değildi ancak yine de yerinde bir mücadeleydi.
Filmin en güçlü yanlarından biride müzikler olmuş, DC bu konuda hep bir adım önce oluyor nedense.
Ayrıca filmde çok güzel çizgi roman göndermeleri de bulabilirsiniz ki sıkı Batman ve Superman hayranları için tam bir ziyafet olacaktır.
Batman ve Superman arasındaki uyum da son derece yerinde olmuş, bu konuda Snyder’ı kutlamak gerek.
Fakat Doomsday pek yerinde olmamış. ''Silah çıktıysa mutlaka patlar'' der gibi Doomsday çıktıysa Superman mutlaka ölür demek pek doğru değildi. Bence çok hızlı bir gelişmeydi. Hepimiz Superman’in ölmediğini biliyoruz ancak daha doğru düzgün ortada yokken, insanlar Superman iyi mi yoksa kötü mü diye sorgularken sen onu öldürüp başında insanları ağlatırsan ben buna ''Çok hızlı gidiyorsun kaptan biraz yavaşla'' derim. Belki Doomsday’i bir yere hapsedip ileriki filmlerde Superman’i öldürtseler daha iyi olurdu ama Justice League’ye hızlı ve güçlü girmek istediklerinden olsa gerek Superman’i dışarı atıp Justice League'de Superman’i geri getirecekler, belki bu sefer kötü tarafta olur ve JL ilk onunla mücadele eder, yada Bizzaro’yu görebiliriz.
Bir de filmin en büyük artısı öngörü sahneleri var ki, tam manasi ile bir Crisis (DC’nin büyük olaylarından) havası mevcut, hiç beklemediğimiz bir anda sizi kalbinizden vuruyor.
Yalnız diğer JL üyeleri pek yakışmamış gibi, özellikle Aquaman korkulduğu gibi bayağı itici olmuş, Jason Momoa’yi hiç yakıştıramadım.
Flash olarak Ezra Miller şu an için hoşuma gitmedi.
Cyborg ise tek beğendiğim oldu diyebiliriz. Gerçi görmedik ama tam çizgi roman havasını yakalamışlardı.
Neyse konuyu toparlayalım.
Batman v Superman: Adaletin Şafağı kötü bir film değil aksine güzel bir film ancak hızlı gitmek adına feda edilerek değiştirilen karakterler yüzünden senaryo sıkıntıya giriyor. Bu sebeple de sizi tam olarak tatmin edemiyor, kurguda çıkarılan sahnelerden olsa gerek başların kesik kesik ilerlemesi sizi biraz soğutuyor. Bu zamana kadar yayınlanan TV spotları yüzünden de bütün aksiyon sahnelerini görmüş sayılırız, izlerken daha farklı aksiyon sahneleri görmek istiyorsunuz ancak ortada taze şeyler olmayınca filmden aldığınız tadı düşürebiliyor. Bu konuda bir parantez açmak istiyorum, son dönemde maalesef bütün filmlerin fragmanların da filmlerin en güzel sahnelerini kullanıyorlar bu sebeple filmlere olan beklenti artıyor ve sinemaya gidince yeni şeyler göremiyorsunuz, bu sebeple de beklentinizi karşılamıyor. BvS tanıtımlarda daha az aksiyon sahnesi gösterse filmden daha çok tatmin olarak çıkabilirdik ancak şu an için ne çok iyi ne de çok kötü konumda. Hatta bana sorarsanız en iyi çizgi roman filmleri arasında ilk beşe girer. O da görsellik, müzik ile Batman ve Superman arasındaki uyum sayesinde olur.
BvS kesinlikle kötü bir film değil, ancak efsanevi bir filmde değil, bence sırf müzikler ve görsel şölen için sinemada izlenebilecek bir film, çünkü evde çok sağlam bir sisteminiz olsa bile bu havayı alamazsınız, isterseniz kasımda çıkacak çıkarılacak Extended versiyonunu da bekleyebilirsiniz, belki bu versiyonda çıkarılan sahneler yüzünden oluşan kurgu sıkıntısını giderebilirler.
Gelenek gereği bir Puan vermek gerekirse benim Puanım 7/10.
Yorum Gönder