Yazının ikinci bölümüyle karşınızdayız. İlk bölümü okuduktan sonra bu bölümü okumanız daha iyi olur. Yazının bu kısmı 1980 yılında başlayan Yeni Genç Titanlar serisiyle ilgilidir.
Titanların düşük satışlar sonucu durdurulmasının ardından iki sene geçmiştir, titanların aslında pekte geri dönme olasılığı yokken, fikir ilk önce DC'de işe başlayan Marv Wolfman'ın aklına gelir. Avengers çizeri olan George Perez'de Justice League çizme umuduyla DC'ye geldiğinde ikili arasında bir ortaklık oluşur. İkili önceki dönemdeki istikrarsız tonu düzelmeye odaklanıp yeni konseptler üzerinde kafa yorarlar. En sonunda 1980 yılında The New Teen Titans yeni eklenen karakterleriyle ilk sayısı okuyucuların karşısına çıkar.
İlk sayıyı kısaca özetlersem: Hikaye bir uzay gemisinde çıkan karışıklıkla başlar. Sürüngene benzeyen aşırı gelişmiş yaratıklar güzel bir uzaylıyı durdurmaya çalışırken görürüz. Uzaylı kaçmayı başarıp dünyaya doğru yol alır. Bu esnada Dick Grayson rahatsız edici rüyalar görmektedir. Uyandığında karşısında pelerinli ve başlıklı genç bir kadın görür. Mistik güçlere sahip bu kadın Dick'i Robin kimliğini bilmektedir ve ona Titanları yeniden toplaması gerektiğini söyler ve onunla New York'ta buluşmak istediğini söyleyip Donna'yı bulacağı yeri söyleyip ayrılır. Dick, New York'ta söylenen yere gelip Donna'yı bulur ve yanında ayrıca adını Changelling olarak değiştiren Beast Boy'da vardır. Onlar bu gizemli kadını tartışırken aralarına hızla Kid Flash gelir. Oda Raven adlı bu gizemli kadının çağrısına uyarak gelmiştir. En sonunda Raven yanında bir kişiyle birlikte yanlarına gelir. Raven'in yanındaki kişi ise Cyborg'tur. Raven büyük bir tehlikenin dünyaya yaklaştığını ve titanların yeniden toplanıp bu tehlikeye karşı önlem almaları gerektiğini söyler ve son bir üyenin daha aralarına katılacağını bildirir. Tam bu sırada Uzay gemisi New York semalarına gelmiştir ve sürüyle yaratık şehre ayak basmıştır. Bir tarafta güzel bir uzaylı, diğer tarafta çirkin ve eli silahlı yaratık sürüsü. Yeni toplanan gençler tabii ki bariz olan kararı verip yaratıklara dalar. Zafer gençlerin olur ve böylece yeni genç titanlar serisi başlamış olur , hemde ikonik bir T şeklinde bir kuleyi kendilerine merkez yaparak. İlk sayıyı basit bir kız meselesi gibi anlattığıma bakmayın, sayı gerçektende aksiyonu yüksek ve eğlenceli bir sayıydı, çizgi roman dünyasında yeni yüzler görmek isteyenler için harika bir seçenek oluşturan bu seri inanılmaz bir başarı yakalayarak geniş bir kitleye ulaşır. Şimdi ekibe yeni gelen üyeleri tanıtayım:
Raven: Ekibin yeniden toplanmasını sağlayan kişi. Bir boyutlar arası İblisin ve bir insan kadının kızı. Bir empatik olan Raven, çevresindeki insanların duygu değişimlerini sezebilip manipüle edebilme güçlerine sahip. Bu güçleriyle aynı zamanda acıyı alıp yaralıları tedavi ederek şifacılıkta yapmaktadır, ayrıca bir çok mistik güce sahiptir. Özellikle iblis babasının kanını taşıdığı için zaman zaman kötü tarafa eğilim gösterebilmektedir(hatta bir kaç yılda bir bu hikaye ısıtılıp ısıtılıp okuyucunun önüne konur). Bu sebepten ötürü sürekli duygularını kontrol altında tutması gerekmektedir.
Changelling(Garfield Logan): Garfield diğer yeni ekip üyelerinin aksine eski bir karakterdir, önceki Titan yayınına konuk olarak katılmış ama yaşı küçük olduğu için o sıralar ekibe alınmamıştır. Orjinalinde bir Doom Patrol üyesi olan Logan, küçüklüğünde ölümcül bir hastalığa yakalanmıştır. O sıralar hayvanlar üzerine deneyler yapan bir bilim adamı olan babası bir serumla Logan'ı kurtarır fakat bu serum Logan'ın derisini yeşile dönüştürüp ona hayvanların biçimine dönüşebilme gücü verir. Sonrasında ailesini kaybeden Logan, Doom Patrol ekibi tarafından bulunup ekibin evlenen üyeleri Elastic Girl ve Mento tarfından evlat edinilir. Beast Boy adıyla Doom Patrol'de zaman zaman yer alsada tam olarak ekibin üyesi olmamıştır. Bu sayede aslında ölmekten de kurtulmuştur çünkü Doom Patrol düşük satışlardan dolayı durdurulur ve ekibin tamamı öldürülür(tabii çizgiroman da ölüm olmadığı için öldü sanılmaktadırlar). Ekibin komik üyesi konumundaki Logan, eğlenceli kişiliğiyle sempatik bir karakterdir, zaman zaman ciddileşmektende çekinmez.
Cyborg(Victor Stone): Annesi ve babası S.T.A.R laboratuvarlarında çalışan Victor, ileri zekasına rağmen babasıyla hiç geçinemediği için sorunlu bir çocukluk ve gençlik yaşamıştır. Yaşadığı bunalımlı dönemi atlatıp ailesini laboratuvarda ziyarete gittiğinde çok ters giden bir deneye tanıklık eder. Bu kaza annesini alır ve Victor'un vücudununda yarısını götürür. Babası bütün yeteneklerini kullanıp Victor'a bir beden yapar fakat bu tamamen bir ucubeye dönüştüğünü hisseden Victor'la arasını daha da bozar. Ekibin en derin karakterlerinden biri olan Victor, New 52 dönemi Justice League'de Geoff John tarafından kurucu üye bile yapılmıştır. Karakterin hayranı olarak bu durumdan pek haz etmediğimi söyleyim ama bundan ilerde bahsederiz. Ekibin teknoloji uzmanı olan Cyborg güçlü silahlarıyla grubun tank savaşçılarından biridir.
Starfire(Koriand'r): Starfire, adı aslında ilk olarak önceki seride Wally'nin takıştığı bir Rus kahraman için kullanılmıştı ama sonradan onun adı Red Star'a dönüştürüldü. Koriand'r ise Tamaran adlı bir gezegenin prensesidir. Bu gezgenin sakinleri duygularını tutkuyla yaşayan canlılardan oluşur ve biraz savaşçılığa yatkındırlar. Kori gezegeninin sevilen bir prensesiyken halkının başına Citadel adlı bir başka uzaylıların tehdidi çöker. Barış için onlara köle olarak gönderilmek zorunda kalan Kori tarif edilemez işkencelerden geçer. Bu işkenceler onu daha da güçlendirmiştir ve en sonunda yolunu bulup kaçmayı başararak dünyaya sığınır. Gücünü güneşten alan Starfire güçlü ışık patlamaları yaratabilmektedir, ayrıca gurubun fiziksel olarak en güçlüsüdür ama biraz çabuk öfkelendiği için taktik yönü eksiktir. Ayrıca öpüştüğü kişinin konuştuğu lisanı öğrenebilir ki ingilizceyi Robin'i öperek öğrenmiştir (Böyle uzaylı hatunlara can kurban). Starfire'ın Dick Grayson ile bir dargın bir barışık ilişkisi ta New 52'ye kadar sürmüştür, New 52 sonrasındansa bahsetmek istemiyorum ama bahsettiğim zaman bayağı bir öfkeli olduğumu göreceksiniz.
Ekibin birbirine alışması ve tüm üyelerin birbiriyleuyumlu çalışması biraz zaman alan bir süreçtir ama bir ekibin yayın hayatını sürdürmesi için en önemli şey karşılarına çıkacak rakiplerdir. Önceki seri bu yönden oldukça zayıftı ama Wolfman ve Perez ikilisi bu sorunu görüp yeni Titanların karşısına oldukça güçlü düşmanlar çıkartmıştır ki bunlar bütün DC evreninde kötülüğün ikonları haline gelmiştir.
İkinci sayıda H.I.V.E adlı gizli bir örgüt bu gençlerle yakından ilgilenmeye başlar. Onları ele geçirmek için dünyanın en iyi suikastçisi/paralı askerini tutarlar. Böylece Deahtstroke adlı bu karakter çizgi roman dünyasına giriş yapar. Deathstroke, H.I.V.E'ın teklifini beğenmeyip onları geri çevirir, bunun üzerine H.I.V.E Ravager adlı bir başka suikastçiyi tutar. H.I.V.E, Ravager üzerinde bazı deneyler yapıp ilaçlarla onun yeteneklerini arttırır ve Titanların üzerine yollar. Bu çatışmada ilginç bir şekilde Deathstroke'ta Ravager'a yardım eder ama ilaçlar Ravager'ın bedenine ağır gelip bedeninin yaşlanmasına sebep olur. Raveger, Deathstroke'un kollarında ölürken onun aslında Deathstroke'un oğlu olduğu anlaşılır, bunun üzerine Deathstroke Titanları suçlayıp oğlunun bıraktığı işi tamamlayacağına yemin eder. Böylece Titanlar ve Deathstroke arasındaki kan davası başlamış olur. Ara ara Titanların karşısına çıkan Deathstroke, bir çok kez Titanlara zor anlar yaşatıp onların yakınlarını bile tehdit etmekten çekinmemiştir, bir defasında neredeyse Garfield'ı öldürmeye çok yaklaşmıştır. Deathstroke, Genç Titanlar serisindeki başarısının ardından tüm DC evreni için önemli bir kötüye dönüşmüştür.
Sonrasında ekibin karşısına çıkan bir başka düşman ise Doctor Light'tır. Daha çok bir Justice League düşmanı olan Light, süper kötülerden oluşan bir ekip kurarak daha zayıf hedef gördüğü Genç Titanların karşısına çıkar. Fearsome Five adlı bu ekip madde yapılarını dönüştürme gücüne sahip Shimmer, insan üstü kuvvete sahip olan Shimmer'ın erkek kardeşi Mammoth, teknolojik bir deha olan Gizmo ve telekinetik güçlere sahip olan Psimon'dan oluşur. İlginç bir şekilde Light yıllar sonra Identity Crisis hikayesi Justice League'in beynine müdehale edip daha zayıf bir düşmana çevirmesinden dolayı Titanları hedef aldığını retconlar. Halbuki Light, güçlü bir ekibi bir araya getirip Titanları yenilgiye bile uğratmıştır fakat ekipte liderliğini koruyamaması ayrı bir mesele, yinede bu, o saçma retconu haklı göstermez. Psimon yenik Titanların beynini yıkayıp Justice League'in üstüne yollar. Bu çatışmada Titanlar kendine gelir ama Raven ile ilgili bazı gerçekleri öğrenirler. Raven en başta League'den yardım istemiş ama League onda kötü bir enerji hissedip geri çevirmişler. Tabii League o dönemde Doctor Ligt'ın beynine müdehale ederken çok iyi işler yapıyordu hatta Batman'in bile hafızasını silerek dünyayı kurtarıyordu, neyse saçma sapan bir Identity Crisis retconu başka zaman bahsederiz. Bu olaydan sonra ekip Raven'e tepki gösterip dağılmanın eşiğine gelir (aslında Raven'de pek dürüst davranmamıştır, bahsettiği tehlikenin iblis olan babası olduğunu söylememiştir ve başlarda katılmaya yanaşmayan Kid Flash'ı da kendisine aşık ederek ekibe yeniden döndürmüştür).
Bir sonraki hikaye ise Raven'in babası Trigon'un gelişini konu alır. Trigon, sonraki versiyonlarda da ekibin en zorlu düşmanı olacaktır. Arkadaşlarının sırtını dönmesi üzerine Trigon'un etkisi altına giren Raven, babasının dünyaya gelişine köprü vazifesi görür. Titanlar sonrasında olayların gerçek yüzünü öğrenip Raven'in annesinin yardımıyla Trigon ile savaşırlar ve başarılı olup onu boyutlar arasındaki boşluğa hapsederler.
Titanların karşısına çıkan önemli düşmanlardan biriside Brotherblood adlı bir tarikat lideridir. Blood'ın vaazlarıyla etkisi altına aldığı insanları kendisine tapınacak kadar bağlayan bir istismarcıdır ve bir takım mistik güçlere sahiptir.
Son olarak ilk otuz sayıda çıkan önemli kötülerden biriside Starfire'ın ablası Blackfire'dır. Kardeşinden nefret eden Blackfire, onun Citadel'e köle olarak gönderilmesinde de parmağı vardır. Sonra tamamen Citadel ile işbirliği içinde olduğunu öğrendiğimiz Blackfire Titanların karşısına çıkıp öldürmeye çalışmış ve Tamaran'ın koruyu tanrısı X'hal'ı bile öldürmeye çalışmıştır.
Evet buraya kadarı Tianlar ve X-men crossoverını anlamak için ve karakterlerin kim olduğunu tanıtmaya yeterlidir. Bu iki takımın crossover'ı ise oldukça anlamlı olmuştur. X-men seriside Titanlar gibi yayını durdurulmuş sonra takım büyük bir değişimden geçirilerek yeniden yayıa girmiştir. X-men'in müthiş başarısı Titanlara ilham kaynağı olmuş ve sonrasında o dönem iki serininde büyük rekabetini başlatmıştır. İki şirketin farklılıklarını unutup böyle bir seriye imza atması ise o dönemin çizgi roman severleri için gerçektende bulunmaz bir fırsat olmuştur. Ne yazık ki iki seride şu sıralar başladıkları noktadan iyice sapmış ve değişime uğramış vaziyettedir. Ne diyelim umarım yeniden eski, sade ama kaliteli hikayeler anlatılan günlere geri dönerler.
Yorum Gönder