İnceleme: The Flash #21 - The Button Bölüm İki


 The Button hikayesinin ikinci kısmı geldi. İlk bölümde, Batman, Reverse Flash'la karşılaşmış ve sağlam bir dayak yedikten sonra Reverse Flash, Comedian'ın rozetini eline almış ve "Tanrı'yı Gördüm" diyerek eriyip bitmişti. Flash da tam bu sırada olay yerine gelip ikiliyi görmüştü.

2. sayımız ise Flash'ın 21. sayısında devam ediyor. Önce kısaca sayıda ne olmuş bakalım, daha sonra da uzun uzun masaya yatıralım DC'nin büyük numarasını.

Sayıya bir akıl hastanesinin tepesinde Justice Society'nin kendisi yüzünden kaybolduğunu bağıran Johnny Thunder'ın, Cei-u diye bağırmasıyla başlıyor. Daha sonra mağaraya dönüyoruz. Flash, Thawne'ın cesedini inceledikten sonra yaralı Bruce'la konuşuyor ve yanından ayrılıyor. Justice League karargahına gidip kozmik koşu bandına çıkıyor ancak Bruce da ona yetişiyor. Beraber koşmaya başlıyorlar ve Buton'dan çıkan radyasyonun izini takip ederken birçok farklı yer ve zamanda kendilerini görüyorlar. Sonunda bir beyaz patlamanın içine giriyorlar. Çıktıklarında ilkel bir Bat-Cave'le karşılaşıyorlar. Daha ne olduğunu anlamadan, Batman'in Flashpoint'teki versiyonu Thomas Wayne, Flashpoint versiyonuyla gelip mağarayı kast ederek "bunların hepsini senin için yaptım oğlum" diyor ve sayı bitiyor.


Sayı ağzına kadar göndermeyle doluydu! Tek tek göndermelerden bahsederek ilerleyelim. Sayının başında Cei-U diye bağıran ve bay Thunder dedikleri adam Johnny Thunder. Kendisinin yeteneği, Cei-u dediğinde cin benzeri bir varlığı çağırıp onu kontrol edebilmesi. Bu varlığın adı da Thunderbolt. Evrendeki her şeyi yapabilme kudretine sahip bu yaratık, Johnny ne derse onu yapar. 2000lerdeki Justice Society of America hikayesinde Johnny, cinini Jakeem Thunder isminde bir çocuğa vermişti. Johnny'i biz DC Universe Rebirth sayısında da bu hastanede görmüştük ve New52'dan beri ortalarda gözükmeyen Justice Society ekibini geri getirmeye çalışıyor! Tıpkı önceki sayıda Saturn Girl'ü görmemiz gibi, bu sayıda da Thunderbolt'u gördük. Sıradaki sayıda da muhtemelen Rebirth sayısından bir karakterle açılış yapacaklar.

Daha sonra asıl gönderme patlamasını Flash, Watchtower'ın hatıralık eşyalar kısmına girdiğinde yaşıyoruz. Önce oraya bakalım, sonra içindekiler ne söyleyelim:


En tepede Blue Beetle'ın gemisi var, onun altındaki gemi ise Hourman'in zamanda yolculuk yapabildiği gemisi. Geminin yanındaki uçan beyaz şey bildiğiniz Voyager 2 uzay aracı. Tepedeki Bat-Signal gibi olan şey ve altındaki kristaller Kripton'da suçluları Phantom Zone'a gönderen Phantom Zone Projector. O devasa pembe yumurta, DC ve Marvel evrenini birleştirdikleri JLA/Avengers serisindeki Cosmic Egg. Martian Manhunter'ın ilk kostümü var. Kostümün yanındaki kırmızı cam Universe Orb. Harbinger bununla dünyaları izleyip kaydedebiliyordu. Ortadaki uzun ve devasa, tepesi kafataslı mızrak Scepter of State. Marslı bir savaş aleti.Alttaki kostümler sırasıyla bir New Gods kostümü, Sargon ve Azrael kostümleri. Sağdaki yıldızlı kutunun üstündeki sopa Big Barda'nın silahı, önündeki pembe şey bir kostüme bağlı, o kostüm Doctor Destiny'nin kostümü. Önündeki sopa da Starman'in Gravity Rod'u. Yandaki kırmızı gözlü şey, Booster Gold'un yardımcı robotu Skeets.

Ortadaki zincir ve kanca, Lobo'ya ait bir kanca. Halka gibi olan şey H-Dial. O koca kitap evrenin tarihini anlatan Eternity Book. Önündeki sopa Matter Master'ın asası. Arkasındaki kutudaki parlak şey ise Hourman'in Worlogog'u. Evrenin 4 boyutlu haritası. Gerçekliği değiştirmek için bile kullanılabiliyor. Onun solunda da Blue Devil'ın mızrağı, Wonder Woman'ın eski kalkanı ve en uçta da bir atom bombası var.

Sonraki sahnelerde de Starro hücreleri, White Martian ögütü olan Hyper-Clan'dan Armex'in kafası, Zum, Protex ve Promaid'in kostümleri var. Prometheus, Star Spangled Kid, Hourman ve Spectre'ın kostümleri var. Bir tane kutucuğun içine hapsedilmiş tek bir "Kirby Dot" var. Ve Justice League International'dan Rocket Red'in zırhı var.

Tabii göndermeler bununla bitmiyor! Batman ve Flash evrenler arasında gezinmeye başlayınca bazı sahneler görüyorlar:


Bu sahne, Justice League of America'nın kuruluşlarından belki de ilkine gönderme. 1962 yılında çıkan Justice League of America 9. sayısıyla aynı:


Daha sonra Identity Crisis'te JLA ekibi, Batman'in sırlarını öğrendiğini görünce onu durdurmaya çalıştıkları sahne var:



Ve kocaman bir Crisis on Infinite Earths göndermesi bulunmakta:




Gördüğünüz gibi sayı göndermelerle taşıp gidiyor. Ama üzücü olan da aslına bakarsanız biraz bu. Başka çok fazla bir şey görme imkanımız olmadı. Bu şekilde farklı evrenleri gördükten sonra Thomas Wayne'le karşılaştı ikili. Ek olarak, Justice Society ekibinin nihayet geri döneceğini biliyoruz. Ayrıca Crisis on Infinite Earths ve Identity Crisis de artık süreklilik içinde kabul edilebilir. Yine de bunun için biraz daha beklemek gerek. Sayının sonunda Flashpoint evrenine gitmeleri ve Thomas Wayne'le buluşmaları korkunç derecede heyecanlı. Batman'le babasının mektubu arasındaki ilişki bizi duygulandırıyordu zaten, önümüzdeki sayıda ikisinin kavuşmasına dayanamayabiliriz. Genel olarak sayıdan sadece rozetin üzerindeki kanın kime ait olduğunu bulamadıklarını ve özel bir türde radyasyon yaydığını biliyoruz. Sayıdan edindiğimiz bilgiler ve heyecan da bu kadar.

Sayının asıl sıkıntısı ise yazar Joshua Williamson. Sayı baştan sona kadar açıklama kutularıyla doluydu. Geçtiğimiz hafta Tom King, serinin ilk sayısında anlatımını görsel olarak yapmış ve hepi topu 1 dakika içinde geçen olayları bir sayıya sığdırmıştı, bunun da altından kalkmıştı ama Williamson, yazdığı her sayıda olduğu gibi burada da her şeyi kutucuklarla anlatıyor. Hem de her şeyi. Eobard Thawne'ın geçmişinden tutun, kendisinin Batman'le olan geçmişi, JL ile birlikteliği ve kişisel düşünceleri kutucuklarla o kadar uzun uzun anlatıldı ki, şöyle diyeyim, eğer kutucukları okumadan sayıyı okursanız tek kaybettiğiniz şey, kutucukların üzerine geldikleri görsel kısımları olur, hikayeden hiçbir eksiğiniz kalmaz. Williamson her şeyi fazlaca açıklıyor ki bu da sanki 70lerdeki bir çizgi roman okuyormuşsunuz hissini vermekten öteye geçmiyor. Neden Flash serisini okumaya devam etmediğimin bir örneği oldu bu sayı.


Sıradaki sayıyı Tom King yazacak. Özellikle Vision serisi ile nasıl aile draması yazabileceğini bildiğimiz için Bruce ve Thomas'ın buluşması oldukça güzel olacak diye düşünüyorum. Final sayısı ise yeniden Williamson'da. Umarız kutularını biraz azaltır diyoruz.

GÖRÜŞ


Genel olarak ortalama bir sayı olsa da The Flash #21, hafızalarımıza güzel bir egzersiz yaptırarak göndermelerle dolu sayfalarıyla bize kaybettiğimiz çoğu şeyi hatırlattı. JSA ekibinin sonunda dönecek olmasına rağmen ilk izleri gösterdi ve nihayetinde istediğimiz bazı cevapları ve sahneleri verdi. Ancak Joshua Williamson'un anlatım kutularını gereğinden fazlaca kullanması sayıyı aşağı çeken şeylerden birisi.
7.5
ORTALAMA

Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget