İçerdiği Sayı: Superman #16
Hikaye: Multiplicity Part 3
Yazar: Peter J. Tomasi ve Patrick Gleason
Çizer: Clay Mann ve Tony S. Daniel
Yayıncı: DC Comics[/update]
Superman dergisinin büyük olaylarından Multiplicity, 3. sayısıyla birlikte finaline geldi artık. Geçtiğimiz sayılarda farklı evrenlerdeki Supermanler, kendilerine Gatherers ismini veren varlıklar tarafından kaçırılmıştı. Superman de bir tuzak kurup geriye kalan Supermanleri uzaklaştırdıktan sonra liderle karşı karşıya gelmişti.
Görüş
İncelemenin başına sayının normal kapağını değil, Tony S. Daniel'in varyant kapağını koydum. Superman'in gözlerinden çıkan lazerlerin, bizzat dergiyi parçalaması pek şık ve hoş olmuş. Fasikül topluyorsanız, önerim bu kapak olur muhtemelen. Sayıya geçmeden önce Red Racer'ın kendisini feda ettikten sonra siyahi Superman'in kollarındaki pozunu eğer başka bir yerden tanıdık bulmadıysanız, Final Crisis'teki Superman'in, Batman'i tuttuğu sahneyi hatırlatalım.
Multiplicity çok kısa bir hikaye oldu. Ekibin, bu konuya daha da yoğunlaşacağını düşünmüştüm. Önceki sayıda alternatif bir Mongul sandığım düşmanın adı da Prophecy'miş. Kendisini biraz daha görebilirdik. Şu noktada derginin yaptığı şey, daha çok ilerisi için tanıtım yapmak gibi duruyor. Rebirth dergilerinde istemsiz olarak bunu fark etmeye başladım. Dergilerin içindeki hikayeler, sanki kendi içlerinde bir öykü oluşturmuyor da ileride çıkacak ürünlerin tanıtımına yarıyormuş gibi. Geçtiğimiz hafta çıkan Detective Comics'in incelemesinde de bunu söylemiştik. İki koca sayı, çok başarısız bir şekilde hazırlanmış ve aslında bu noktaya kadar umutlu olduğumuz Batwoman dergisinin reklamını yapmaktan öteye geçememişti. Bu sayıda da, önümüzdeki sayılarda başlayacak olan Superman: Reborn hikayesinin tanıtımıyla uğraştığımızı düşünmeye başladım. Kabul, diyebilirsiniz ki "büyük çaplı hikaye kurgusu deniyor buna canım", ama hikayenin kendi içerisinde de bir şeyler taşımasını istemek çok mu zor. Örneğin, Grant Morrison'un yazmış olduğu Batman döneminde, R.I.P. hikayesinin temeli Black Glove öyküsünde atılmıştı ve Black Glove, kendi başına da dopdolu bir şekilde okunabilecek bir öyküydü. Yahut Geoff Johns'un bütün Green Lantern dönemi, bunun en iyi örneklerinden birisiydi. Rebirth dönemindeyse sürekli tanıtım okuyup, tanıtımlara ve bize gelecekte sunacaklarına heyecanlanıyoruz. Titans dergisinde 7. sayıyı devirdik. Tüm seriyi Rebirth'ün perde arkasını aralayacak diye okuyorduk, ancak her sayı bize sadece 1-2 kelime verip dergiyi takibe zorlamakla devam ettiler. Yoksa orada da Abra Kadabra'nın düşman olduğu hikaye pek aman aman bie öykü değildi. Velhasılı kelam, DC Comics, Rebirth döneminde beklentilerimizi hikaye olarak kullanmaya başladı diye düşünüyorum. Multiplicity hikayesinin de en büyük dezavantajı bu.
Ama sayının en güzel yanı da Superman'in neden büyük bir kahraman olduğunu oldukça iyi anlatması. Daha önceden bunu görmüyorduk. Tomasi, Superman'in ne anlama geldiğini, nasıl davranması gerektiğini oldukça iyi biliyor ve bunu bize çok güzel yansıtıyor. Örneğin madenlerde, güçsüz süper kahramanlara bakıp "Umut, asıl böyle yerlerde en parlak haliyle yanar" demesi, belki de bu adamın neden sadece bir kas yığını, süper güçlü olmadığını, kendisine özgü bambaşka bir gücü olduğunu, umudu gerçekten de temsil edebildiğini gösterebiliyor. Man of Steel filminde Superman, göğsündeki S harfini göstererek kendisinin umudu temsil ettiğini söylemişti. Hem Man of Steel'de hem de Batman v Superman'de, film bittikten sonra bu cümleyi hatırlayıp saçmalığına gülmüştüm. İşte 2 dev filmin yapamadığını, sadece tek bir cümleyle, tek bir sahneyle anlatmayı başarabilmiş Tomasi ve Gleason.
Mr. Oz'un ne kadar güçlü olduğunu bilmiyoruz. Göz korkutmaya devam ediyor. Kendisini sonunda Superman Reborn öyküsünde göreceğiz.
Peki, Superman ve diğerlerinin hapsedildiği yerdeki o müzik saçan kutu neydi? Nasıl güçlerini geri kazandılar? Bu kutunun, dağa doğrusu geminin adı Ultima Thule. Grant Morrison'un Final Crisis serisinde görmüştük. DC evreninin gözlemcileri Monitorlar tarafından yaratılan bu boyutlararası gemi, "dondurulmuş müzik"ten oluşuyor ve çoklu evreni koruyor. DC evreninde, çoklu evrenin içindeki dünyaların belli frekansları vardır ve hepsi birbirinden farklı şekillerde "titrerler". Flash dizisini izleyenler, Earth-2'ya gittikleri bölümdeki "titreşim" mevzusunu hatırlayacaklardır. Ultima Thule, kendisini farklı frekanslara çekerek boyutlar arasında seyahat edebiliyor. Güçlerini nasıl kazandıkları konusuysa muamma. My Little Pony'den alıntı yapacak olursak, "Friendship is magic?"
Sayıda, çok hızlı koştuğu için hayatını kaybeden Red Racer'ın ölümü de Justice League: Crisis on Two Earths serisinde, tıpkı Red Racer gibi giyinen Johnny Quick'in yine çok hızlı koşup ölmesine benzemekte. Burada, Red Racer'a o kadar hızlı koşamayacağını söyleyen kişi Superman'ken, orada Batman'di. Racer'ın yaptığı şey, Speed Force'u kullanarak, binlerce yıllık enerjiyi, dakikalar içinde harcamaktı. Bu da onu mahvetti.
Multiplicity az gelse de güzel bir hikaye oldu. Önümüzdeki sayı tek sayılık bir öykü olacak. Sonrasında ise Action Comics dergisiyle birlikte ortak başlayacak olan Superman: Reborn hikayesi gelecek.
8.5
Sizin sayıya verdiğiniz puan kaç?
Yorum Gönder