[info title="Başlamadan Önce Okumanızı Öneririz!" icon="exclamation-triangle"]1 Haziran-8 Haziran arası seçtiğimiz çizgi romanların kısa incelemeleridir.
Bu listede sadece DC Comics çizgi romanları incelenmektedir.
İlk kısımda çizgi romanı okumayanlar için sürpriz bozan bilgi yoktur, kırmızı kutucuklu kısımlar ise "Spoiler Bölgesi"dir. Sayıyı okumaya niyetliyseniz uzak durmanızı öneririz.
Takibe almamızı istediğiniz çizgi roman varsa, yoruma bırakın!
[/info]
Batman: Rebirth #1
Rebirth sayılarımız geldi. Geçtiğimiz hafta DC Universe: Rebirth ile ortalığı yıkıp geçmişti DC. DC Universe: Rebirth 1. sayının incelemesi için
buraya tıklayabilirsiniz. Şimdi, Batman'in Rebirth öncesi serisinde Scott Snyder ve Greg Capullo'nun, kimilerince sevilen, kimilerince nefret edilen ve 51. sayıyla sonunçlanan hikayesini okumuştuk ve aylarca Batman dergisi, DC'nin en çok satan amiral gemisi konumuna yükseldi. Dolayısıyla derginin üzerindeki baskı da arttı. Bu yüzden yeni yazar ekibinin de kaliteli olması gerekiyordu. Önceki sayılarla herhangi bir bağlantı olmadığı için Spoiler öncesi kısmı biraz yazarın kim olduğuna ayıralım. Efendim serinin başına Tom King geçti. Kendisi son 1-1.5 yılda öyle bir parlayan yıldıza dönüştü ki önünü tutamadık. İşin ilginci öyle çok büyük bir iş de yapmadı ama yazdığı 2 seri, öyle güzel çıktı ki, Batman için umutlarımız daha da arttı. Bunlardan birisi, Dick Grayson'un ajan olarak Spyral örgütü adına, Helena Bertinelli'yle beraber seksi casus hikayeleri yaşadığı Grayson serisi, diğeriyse henüz okumaya fırsat bulamasam da enfes olduğu söylenilen Vision serisi. Bu yüzden kendisine güvenelim, Batman serisini takip edelim. Şimdi Rebirth sayısındaki hikayeden kısaca bahsedelim. Sayı bize ana seri ile ilgili çok fazla bilgi vermiyor. Tom King ve Scott Snyder'ın ortak yazdığı bu sayıda, Batman, her mevsim yaşlanıp yeniden doğan Calendar Man'e karşı savaşıyor. Yanına da yardım olarak, We are Robin serisinden tanıdığımız Duke Thomas'ı alıyor. Duke'u eğitirken de sayıyı noktalıyoruz. Sayının büyük kısmı da zaten eğitim odaklı gidiyor. Ayrıca Bat-Cave'e de adam akıllı bir bakma imkanımız oluyor.
[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Seri hakkında herhangi bir şey söylemek için erken. Bütün sayı boyunca Calendar Man'in, Gotham'a yerleştirdiği tohumları arayıp onları halletmekle meşguldüler. Ayrıca Batman'in başlığının, aynı zamanda bir şok tabancası olduğunu da gördük.
Heh, Pikachu Batman <3
Calendar Man'in tohumlarını hallettiklerini düşündüler ve hikaye kısaca tamamlanmış oldu. Asıl önemli olan diğer kısımsa, Endgame hikayesi sırasında anne ve babası, Joker gazından etkilenip deliren ve bir daha da düzelmeyen Duke Thomas, onlar kendilerine gelene dek, Batman'in yanında kalacak. Kendisi We Are Robin serisinde, ortaya çıkan bir dünya Robin'den en ön planda olanıydı. Batman, Duke'u yanına Robin olsun diye almadığını söylüyor ama. Yeni bir şeyler deneyeceğini söyledi. Sanırım Scott Snyder'ın, Ağustos'ta başlayacak All-Star Batman serisinde Duke ve Batman birlikte olacaklar, Tom King'in kendi serisinde ise bağımsız şekilde takılacak Kara Şövalye. Duke'un kostümü de şu olacak.
Açıkçası ben biraz da Tom King'in hikayesinden bahsedilmesini beklerdim. Bilmeyenler için de kısaca kendisinin 5 sayılık ilk hikayesinden bahsedeyim. Gotham ve Gotham Girl isimli iki tane kahraman ortaya çıkıp, Batman'i kötü adam olmakla suçlayacaklar. Üçlü arasında bir kavga dönecek. Gotham büyük kahramanken Gotham Girl onun yardımcısı olacak. Hikayenin kendisini merakla bekliyorum. Rebirth sayısınınsa ortalama güzellikte olduğunu düşünüyorum.
[/error]
Superman: Rebirth #1
Şimdi, Superman'in hikayesi biraz daha ilginç. Eğer geçtiğimiz haftalarda "Haftanın çizgi romanları" köşemizi takip etmişseniz, Superman'in New52 dergilerinin son sayılarında, Final Days of Superman hikayesiyle, New52 Superman'inin, hayatını kaybettiğini, final sayısında da yerini Pre52 Superman'e bıraktığını görmüştük. Bu yüzden Superman'in Rebirth sayısının ayrı bir önemi var. Çünkü Post Crisis/Pre52 Superman, eğer yanılmıyorsak ana evrende kendisine yer bulacak. Lois'le birlikte Jon isminde bir çocuğu da var sakallı Supes'un. İşte bu çocuk, Eylül ayından itibaren Damian Wayne ile başrolü paylaşacağı Super Sons dergisinde boy gösterecek. Bu yüzden, eski Superman'in, yeni evrende kendisine yer bulabilmesi önemli. Eğer eski Superman'in nasıl buraya geldiğini merak ediyorsanız, kısaca açıklayalım. Convergence eventinde Telos isimli varlık evrenler arası geçitler açmıştı. O event esnasında Lois doğum yaptıktan sonra tüm aile bu geçitlerden birisi aracılığıyla ana evrene geldi. Buraya geldikten sonra da herkesten gizli bir yerde yaşamaya başladılar. Ancak son olaylar dolayısıyla kimlikleri açığa çıkınca Pre52 Superman, ailesini, onlardan şimdiye kadar gizlediği bir Yalnızlık Kalesi'ne götürdü. Son bıraktığımızda Superman cephesinde olaylar bu şekilde ilerliyordu. Rebirth sayısı ise New52 Superman'inin hikayesinin kapandığı sayı oldu. Sayının büyük çoğunluğu eski Superman'in Doomsday ile olan savaşına göndermeler ve Clark'ın yeniden dirileceğine olan inancıyla geçti. Artık şundan eminiz ki Rebirth evreninde Superman olacak kişi, Post Crisis/Pre52 Superman. Kendisine yolculuğunda başarılar dileriz.
[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Sayıya, Lana Lang'in, Superman için yapılan hatıra mezara girmeye çalışmasıyla başlıyoruz. Clark'ın, Lara'ya vasiyeti, öldüğünde Smallville'e, ailesinin yanına gömülmekmiş. Lara da Clark'ın cesedinden geriye kalanları almaya geliyor. Ancak onu izleyen eski Superman, gelip bu işten vazgeçmesini, çünkü Superman'in tıpkı kendisi gibi dirileceğini söylüyor. Bunun için de kalıntıları alıp kendi Yalnızlık Kalesi'nde Clark'ı yeniden canlandıracakmış. Beraber Clark'ın külleriyle gidiyorlar ama canlandırması için gereken "Regeneration Matrix"in bu evrende var olmadığını öğrenince eski Superman, Clark'ın gerçekten de öldüğünü ve geri getirmenin imkansız olduğuna karar veriyor ve Lara'yla birlikte Clark'ı Smallville'e gömüyorlar. Ve sonunda eski Superman, Yalnızlık Kalesi'ne Superman'in heykelini dikerek, umut dolu geleceklerin Superman'i olmaya dönüyor.
Doğrusu duygusal bir sayıydı aslında ama açıkçası pek "işte New52 Superman'i komple öldürdük, emin olun" demek dışında bir şey yapan bir sayı değildi. Superman'in küllerinin de Smallville'e gömülmesine karşıyım arkadaşım. O külleri birinin oradan alıp, zombi bir Superman yapmayacağından emin miyiz yani? Daha da kötüsü, New52 Superman'i ilerleyen sayılarda yeniden dirilip Eski Superman ile savaşırken görebiliriz. Dahası, bir daha öldürüp bir daha saygı duruşu yapabilirler. Şimdi Rebirth sonrası, Action Comics dergisi 957. sayısından devam edecek, Lex Luthor, Superman zırhıyla ortalıkta dolaşıyor olacak. Superman dergisindeyse muhtemelen Eski/yeni Superman'imizin alışma evresini izleyeceğiz.
[/error]
Green Arrow: Rebirth #1
Green Arrow çok ilginç bir karakter. Çok mükemmel bir şekilde yazılabildiği gibi, korkunç ötesi derecede kötü de yazılabiliyor 50 sayısı içinde. Örneğin New52 serisinin ilk 16 sayısı facia iken, Jeff Lemire ve Andrea Sorrentino ikilisinin başa geçtiği 17-34 arası kesinlikle mükemmel ötesiydi. Daha sonra bir 5 sayılığına Arrow dizisinin senaristleri seriyi ele aldılar ve hiç vakit kaybetmeden çizgi roman evrenine Felicity belasını sokup gittiler. Dolayısıyla yazdıkları ilk sayıdan itibaren listemden çıkarmıştım. İşin kötü yanı, 41. sayıdan itibaren serinin başına geçen Benjamin Percy'e fırsat veremedim. Bu yüzden kendisinin Rebirth öncesi yazdığı 12 sayıdaki hikayesini, Rebirth sonrası seriyi beğenirsem şans vereceklerim listesine alıyorum. Şimdilik Green Arrow hakkında bilmemiz gereken şey, DC Universe Rebirth serisinde Wally'nin Ollie ve Dinah'ya bakıp "eskisi gibi aşkları" yok demesinden yola çıkarak, yeni serinin bu ikilinin ilişkilerine yoğun bir şekilde eğileceğini düşünmek. Tanıtımlardan öğrendiğimiz kadarıyla da Ollie, dizideki kostümünü giyecek ve Dinah ile hayatında ilk defa karşılaşmış olacak. Rebirth sayısı da bizi bu ana seriye hazırlayan sayı olacak. Ve açıkçası bu hafta okuduğum çizgi romanlar içinde en beklemediğim, en oturup kaldığım ve en beğendiğim çizgi roman oldu bu sayı. Hikayemiz aslında çok çok basit, evsiz insanlar kaçırılır, kahraman bunun peşine düşer. Milyon kere izlemiş, dinlemiş, okumuşsunuzdur. Ancak Benjamin Percy bu kadar basit bir hikayeyi, Dinah ve Ollie'nin ilişkilerinin başlangıcı için o kadar iyi kullanıyor ki her sayıda yeniden bu hikayeyi anlatsa, sadece diyalogları değiştirse yine keyifle okurum, ikili arasında öylesine güzel bir dinamik var. Ayrıca diziden ve son zamanlardaki karanlık Oliver imajından o kadar bunalmıştım ki (üzgünüm bu karanlık Oliver'a Jeff Lemire'in de dönemi dahil) artık biraz daha aydınlık bir Oliver görmek çok çok iyi geldi.
[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Hikayeden genel olarak bahsedecek olursak, sokaklardaki evsizler kaçırılmaya başlarlar ve tuhaf tipli adamlar tarafından kötü adam piyasasında 35 DNS sağlayıcı ile gizlenmiş ve sadece "Lexcoin"in geçerli olduğu bir video konferansta satılığa çıkarılırlar. Oliver bu garibanlardan bir tanesinin çocuğunu, gizemli bir şekille giderken görür ve kurtarmak ister ancak o gizemli şeklin Black Canary olduğunu öğreniriz. Daha sonra çocuğu gidip güzelce temizlerler ve Oliver daha tanıştığı anda Dinah'ya kimliğini açıklar. Sonunda da toplantı karargahını basıp, çocuğun annesini kurtarırlar ve ikili, birbirleriyle ismen de tanışır.
Sayı boyunca Dinah, Oliver'ı bir güzel eleştirir de eleştirir. "Sen zengine, yolsuza, pisliğe karşı savaşıyorsun da yaşadığın hayatı prensler yaşamıyor" kıvamında. Oliver da buna karşılık "sen benim şirketimin yaptığı hayırları, çabaları biliyor musun? Bütün bu yardım, savaş para olmadan olmaz" diyor. Sonra birbirlerinin kim olduğunu bilmemekle suçluyorlar birbirlerini. Oliver ben adada mahsur kaldım deyince Dinah, adanı yesinler deyip üste çıkıyor. Daha nice böyle diyaloglarla ve karşılıklı atışmayla dolu sayı.
Ya arkadaşlar, ben bu sayıyı okurken neredeyse ağlayacaktım. Benim, Arrow'un 1. sezonundan beri görmek istediğim şeydi bu ya. Black Canary/Green Arrow dinamizmi o kadar çok iyi ki aklıma bu ikiliyi geçebilecek bir duo bile gelmiyor şu anda. Diyaloglar o kadar yerli yerinde ki sayıyı döndürüp döndürüp tekrar okuyasınız geliyor. Green Arrow o kadar sempatik ki dizideki kostümü giymesine rağmen 4 sezon izlediğimiz Stephen Amell'i, bu sayıdaki Green Arrow'un yanına bile yakıştıramıyorum. Her haliyle çok güzel bir sayı, her haliyle geleceğe dair umut veren bir karakter. Hiçbir Rebirth sayısını almasanız bile bu sayıyı alın, poşetleyin, saklayın. Notunu verdim ama buradan da vereyim: 9.0 - Muhteşem.
[/error]
Green Lanterns: Rebirth #1
Dünyanın Yeşil Fenerlere ihtiyacı var ve bu seferki fenerler artık aşina olduklarımız değil. Bir sayalım, şu an dünyalı kaç fener var: Hal Jordan, John Stewart, Kyle Rayner, Guy Gardner, Simon Baz ve Jessica Cruz. Efendim, Korugarlı kaç fener var: Sinestro'nun kızı Soranik Natu. Bu ne dengesiz bir dağılım yahu? Neyse meselemiz bu değil. Yeni düzende iki tane Green Lantern dergimiz olacak. Birincisi Hal Jordan'ın önderlik edeceği Hal Jordan and the Green Lantern Corps, ikincisi de bu seri, Jessica Cruz ve Simon Baz'ın başrolde olacağı seri. Hal ve ekibi uzayda fink atarken, Simon ve Jessica da dünyayı koruyacak. Jessica'yı 15-20 sayıdır zaten Justice League sayfalarında görüyorduk. En son, kendi yüzüğünün içindeki korku varlığı Volthoom'un, Black Racer tarafından öldürülmesi sayesinde tamamen özgür kalmıştı ve yüzüğünü bütün iradesiyle kullanmayı başarabilmişti. Öte yandan Simon Baz ise sağda solda savruldu, doğru düzgün bir yere tutunamadı. Ancak şunu da unutmamak gerek, Simon Green Lantern evrenine geldiğinden beri çok zaman oldu. Artık tecrübesiz birisi değil. Jessica da Volthoom ile çok cebelleştiği için yeteri tecrübe kazandı. Bu ikilinin Dünya'yı koruyabileceğinden eminiz yani. Şimdi serilerine yol açacak Rebirth sayısından bahsedelim. Sayımız, gizli bir muhafızın çok gizli bir silahla kaçmaya çalışırken serbest bıraktığı yeni bir güçle başlıyor. Daha sonra Dünya'da Jessica ve Simon'ın son durumlarını görüyoruz. İkili birbirlerini tanımıyorlar. Çağrıldıkları görev sonucunda da Hal Jordan, ikiliye dünyayı emanet edip gidiyor.
[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] İkili birbirlerinden bağımsız olarak geldikleri yerde bir Manhunter robotuna karşı savaşıyorlar. Ancak robotun sadece Hal Jordan tarafından yansıtılmış bir eğitim robotu olduğunu öğreniyoruz. Hal, Dünya'yı bir süreliğine terk edeceğini, diğer fenerleri bulması gerektiğini söylüyor. Diğer fenerler hatırlarsak Green Lantern Corps: Edge of Oblivion serisinde başka bir evrende sıkışıp kalmışlardı. Haftaya o serinin final sayısı gelecek, muhtemelen Hal'i orada göreceğiz. İşte bu yüzden gideceği için dünyayı da bu ikiliye bırakıyor. Ama ikisinin de tecrübesiz olduğunu düşündüğü için, birbirlerinden kopmasınlar diye güç bataryalarını birleştiriyor ve ikisini de Justice League karargahına götürüp, birlik tarafından eğitileceklerini söyleyerek uçup gidiyor. Öte yandansa Dünya'nın Blackest Night ve Brightest Day'i gördüğünü, şimdi de Red Dawn'ı göreceğini söyleyen kızıl fener lideri Atrocitus'un Dünya üzerine plan yaptığını görerek sayıyı bitiriyoruz.
Yukarıda dediğim gibi, bu ikili zaten ilk eğitim aşamasını geçeli çok zaman oluyor. Simon, Green Lantern olalı neredeyse 3 yıl oldu, Jessica 2 senedir fener zaten. Bu yüzden yeni asker montajı görmeyi hiç ama hiç görmek istemiyorum. Öte yandan Atrocitus'un planları ilgi çekici. Yanlış hatırlamıyorsam kendisi daha önce hiç dünyayı hedef almamıştı. İşi gücü OA ile uğraşmaktı. Dünya'ya saldırmak, hem de bunu yapmak için Hal Jordan ve diğer fenerlerin ortadan kaybolmasını beklemek güzel fikir aslında. Ne planladığına dairse en ufak fikrimiz yok. Ayrıca bir de gizli muhafız mevzusu var. Kim bu herkesten saklı muhafız ve kutusunda sakladığı gizli silah ne? Bunları da muhtemelen karakterlerin dergisinde göreceğiz. Jessica ve Simon, birbirleriyle tanıştıkları andan itibaren geçinememeye başladılar. (Evet, oldukça orijinal). Detayları önümüzdeki ay ilk sayısında göreceğiz.
[/error]
Yorum Gönder