Haftanın Çizgi Romanları - Marvel - 1 Haziran 2016


[info title="Başlamadan Önce Okumanızı Öneririz!" icon="exclamation-triangle"]1 Haziran-8 Haziran arası seçtiğimiz çizgi romanların kısa incelemeleridir.

Bu listede sadece Marvel çizgi romanları incelenmektedir.

İlk kısımda çizgi romanı okumayanlar için sürpriz bozan bilgi yoktur, kırmızı kutucuklu kısımlar ise "Spoiler Bölgesi"dir. Sayıyı okumaya niyetliyseniz uzak durmanızı öneririz.

Takibe almamızı istediğiniz çizgi roman varsa, yoruma bırakın!
[/info]

All New Wolverine #9


Laura Kinney'imiz canımız, bir tanecik X-23'ümüz, Civil War II'ya giden yolda kendi çapında ufak ufak hareket ediyor. Geçtiğimiz sayıda Maria Hill tarafından zorla ikna edilip bir SHIELD operasyonuna getirilmişti. Bir çantanın içindeki sıvıyı analiz etmesi gerekiyordu. Söylenene göre sıvıya bakan herkes kısa süre sonra ortadan kaybolmuştu. Buna İhtiyar Logan da dahil. Laura, sıvının olayının kokusunda olduğunu anlamıştı ama çok geçti. Zira sıvının kokusu, devler devi, canavarlar canavarı, Marvel evreninin korkunç  ejderhası Fin Fang Foom'u çağırmak için kullanılan bir kokuydu. Hayvan, kokuyu duyunca ödül bisküvisi kutusunun sesini duyan kedi gibi Hellicarrier'a gelip ortalığı dağıtmıştı. Laura, olayın çözümününse yaratığın karnında olduğunu düşünmüştü. Tabii, bunu düşünmesine sebep olan ikinci şeyse İhtiyar Logan'ın da tam olarak aynı şeyi düşüneceğiydi. Pençelerini çıkarıp ejderhanın ağzına fırlarken, sayımız sona ermişti. Tabii Civil War II ile hiçbir bağlantısını da görmemiştik sayının. Bu sayı da yine "Road to Civil War II" başlığıyla event hazırlık sayısı olarak çıktı. 10. sayısından itibarense doğrudan Civil War II'nun bir tie-in serisi haline gelecek serimiz. Bu haftaki sayıya bakalım. Laura önceki sayıda atladığı gibi, yaratığın midesinde ilerlemeye devam ediyor ve daha önce içeri atlamış Wolverine'i de orada buluyor. Bu sırada Captain Marvel ve Iron Man de yardıma geliyorlar. Civil War II'nun iki karşı tarafı...


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Laura, yarısı mide asidinde erimiş Wolverine'i kurtarıp Gabby'e emanet ettikten sonra kendisini Fin Fang Foom'u çeken sıvıya bulayıp bir jet çantasıyla uçuyor, ejderhayı kendine çekiyor. Captain Marvel bu sırada ona eşlik ederken, Iron Man de denize düşen Hellicarrier'in çıkarılmasına yardımcı olmak için geri dönüyor. Ejderhayı uzak bir yere götürdükten sonra eve gelen Laura, Gabby'nin Logan'ı eve getirdiğini görünce küplere biniyor ancak Logan, Laura'ya "burası seni büyüttüğüm eve benziyor" deyip bizi şaşkınlık içinde bırakarak sayıyı bitiriyor.



Sonunda sayının Civil War ile bağlantısını biraz da olsa anlayabildik. Iron Man ve Captain Marvel'ın savaş çıkmadan önce birlikte çalıştıkları son olay bu olabilir. Ancak bunun dışında çok da bir ipucu göremedik. Laura'nın ve Gabby'nin büyük Captain Marvel hayranları olduğunu öğrendik. Taraf seçecek olurlarsa muhtemelen Cap tarafını seçecekler gibi gözüküyor. Öte yandan Maria Hill, daha Logan ve Laura ejderhanın içindeyken ejderhayı öldürme emri verdi. Karşı koyanlara da insanların yaşamını, çoktan ejderha midesinde ölmüş iki kişi için riske atamam diyor. Maria Hill ne zaman bu kadar kesin yargılara varır oldu? Standoff serisinde kendisinin ne kadar sağlamcı olduğunu görmüştük de bu kadar kesin konuşup Wolverineleri sallamaması bana biraz  tuhaf geldi. Bunların dışında, İhtiyar Logan'ın, Laura'yı küçüklükten yetiştirdiğini öğrendik. Detaylarını sonraki sayıda öğreneceğiz ama en büyük temennim, olayın Jeff Lemire'in Old Man Logan'ında anlattığı kurguyla çakışmaması. Zira Fin Fang Foom'u bile Totally Awesome Hulk'tan sonraki ay kullanan bir hikaye okuduk, editörlere güvenim biraz düşük. Bekliyoruz!
[/error]

7.5
İYİ

Moon Knight #3


Farkında mısınız bilmiyorum ama Marvel bu sene çizgi romanlarının büyük çoğunluğunu mizaha boğdu. Avengers, Hulk, Ant-Man, Gwenpool, Silver Surfer, Squirrel Girl, bir dünya Spider-Man ve Deadpool dergileri ve hatta All New Wolverine bile mizah ağırlıklı seriler olarak gidiyor. Diğer seriler orta kararken, gerçekten karanlık olarak birkaç serimiz var. Onların da hemen hemen hepsinin yeni sayıları bu hafta çıktı. Moon Knight serisi ise sadece karanlık seriler içinde değil, bütün Marvel dergileri içinde bir numaraya oynayan bir seri. Geçtiğimiz sayılarda Marc Spector'un bir akıl hastanesinde kaldığını, hasta bakıcılar ve müdire tarafından, Moon Knight ile ilgili düşündüğü her şeyin sahte olduğuna, kafasından uydurduğuna ikna edilmeye çalıştığını öğrenmiştik. Ancak Ay ruhu Khonshu, Marc'a asıl gerçeğin kendisi olduğunu, diğerlerinin, dünyaya büyük bir kıyamet getirecek olan Seth'in askerleri olduğunu söylemişti. Marc da hastanedeki, kendi gibi olduğunu düşündüğü hastaları ayarlamış ve bir gece ansızın hep beraber kaçmışlardı. Ancak son sayının finalinde, kaçış yollarının, zombi mumyalar tarafından kapatıldığını görmüştük. Belirtmeden geçmeyeyim, zombi mumya kavramına bayılıyorum. Ama bu sayıda mumyalarla mücadelemiz kısa sürüyor ve hastaneden kaçışa devam ediyoruz. Önceki sayılara göre biraz daha düşük tempolu bir sayıydı. Ancak muhtemelen hikayenin geneli için önemli bir sayı okuduk, bir nevi geçiş sayısıydı. Asıl olaylar 4. ve 5. sayıda kopacak diye beklemekteyim.



[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Metrodaki mumyalarla dövüştükten sonra gelen hastane yetkililerini tam suretleriyle görüyoruz. Ancak diğerlerine kaçma fırsatı yaratan Marc, bir anda görüsünü kaybediyor ve onları insan suretlerinde görmeye başlıyor. Bu sırada Khonshu'yu görüp yanına koşuyor ve ondan, "deliliğini kabullenmesi" önerisini alarak, artık gerçekle hayali ayırt etmeden hareket etmeye başlıyor. Sonunda bir köprüde Anubis tarafından New York sokaklarına götürülürken, geçiş ücreti olarak ihtiyar arkadaşı Crawley, ruhunu feda ediyor. Sonunda şehre baktıklarındaysa ortada koca bir piramit, gökte Seth'in askerleriyle karşılaşıyorlar.


Seri, güzel devam ediyor, sonunda Marc'ın hastaneden çıkmış olması sevindirici, çünkü "sen delisin Marc, bunu kaç kere konuşmuştuk" muhabbetini daha fazla yapsalardı gerçekten sıkıcı olabilirdi. Şimdiye kadar hep kaçış izledik, sanıyorum ki bundan sonra roller değişecek ve deliliğini kabullenen Marc saldırıya geçecek. Sonraki sayıları hevesle bekliyorum, ancak ufak bir eleştiri yapacak olursam, Marc'ın hayali ve fantastik şeyler gördüğü sahnelerde insanlar gerçek varlıkları gördüklerini belirten şeyler yapıyorlar ancak sonraki sahnede, o fantastik sahneye ayak uyduruyorlar. Örneğin, Anubis geldiğinde Marc dışında diğerleri, Anubis'in salını, metro olarak görüyorlardı ama saldan inecekleri zaman, bindikleri taşıtın ve gittikleri yolun ne kadar tuhaf olduğundan bahsediyorlardı. Sadece tuhaf geldi biraz. Bunun dışında, serimiz tadını koruyarak, sonraki sayıya kadar bizi heyecanlandırmayı başarıyor.
[/error]

7.5
İYİ

Punisher #2


Karanlık bir seri olmasından öte ciddi anlamda şiddet sahneleri içeren Punisher'ın geçtiğimiz sayısında Frank'in tek bir kelime bile etmediğini söylemiştik. Sayı boyunca genel olarak bir arka plan hikayesinin oluşturulmasını izlemiştik. Frank'in, Olaf ismindeki, eski bir asker arkadaşı, Frank'e uyuşturucu karteli ile alakalı bütün bilgilerin yazılı olduğu bir dosya vermişti. Öte yandan Narkotik de bu uyuşturucu kartelinin peşine düşmüştü ve işin temiz bir şekilde halledilmesinden yanaydılar. Punsiher ortalığı kan gölüne çevirince, olaya cinayet masası da karışmıştı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de uyuşturucu kartelinin başındaki adamlar, Punisher'ı durdurup kendilerine ulaşmasını engellemek için, alt tabakadan ama acımasız bir yükselme tutkusu olan Face isimli arkadaşı gönderecekti. İsmini de boşa almış değil bu arkadaş. Duvarında, öldürdüğü insanların yüzlerinin soyulup asıldığı bir ödül tablosu var. Ha, Frank'e karşı biraz zor işler o tür korkutmalar ama kartelin de artık Frank'le ilgilendiğini bilmek açısından Face'i tanımamız önemliydi. Bu sayıda Face'in, alt seviyedeki bazı elemanlarla mal takası yapmasını izleyerek başladık ama parti sürpriz bir konuğun teşrif etmesiyle yarıda kesildi. Eyalet polisiyse işi ciddiye aldı ve Frank'i kıskıvrak yakalamak istiyorlar. Tüm bunların yanı sıra da çetenin Frank'e özel bir sürprizi planda. Sayı, bir önceki sayıda olduğu gibi bol şiddet içeriyor ki kapağında da zaten ebeveyn gözetiminde okuyun demişler. Hikaye olarak henüz büyük bir gelişme göremiyoruz. Şimdilik sadece Steve Dillon'un çizimlerini izlemenin keyfiyle devam ediyoruz.


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Kartelin sattığı yeni uyuşturucu neredeyse süper insan seviyesinde çeviklik ve hareket imkanı sağlıyor. Face de Frank'e karşı bunun avantajını kullanıyor zaten. Yukarıda bahsettiğim partiyi basan kişinin Frank olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Bu kavga da o takastan sonra oluyor. Sadece uyuşturucu satanları değil, işbirlikçi polisleri de öldüren Frank, gerçekten de eyalet polisini peşine taktıracak kadar ileri gidiyor. En sonunda ise Frank'in sıradaki durağı olacak yerdeki korumalar, Frank geldiğinde ona bir sürpriz hazırlamak istiyorlar ve korumaların başı, kızını canlı bomba olarak kullanmaya karar veriyor. Ancak bir nokta daha var, oraya sadece Frank değil, Frank'in sıradaki durağını tespit eden polisler de gidecek.


2. sayı sonunda da hala seride eksik olan bir şeyler olduğunu düşünüyorum. Tam olarak aradığım tadı verememiş durumda. Punisher'ın rastgele seçtiği bir çete ve polis arasında çapraz ateşe yakalanması çok ilgimi çekmedi açıkçası. Karakterin keşfedilecek yepyeni yönleri olduğunu düşünüyorum. Ayrıca hiç konuşmamasına da henüz anlam veremedim. Adam bu sayıda da sadece 3 (üç) kelime etti. En azından ilk hikaye tamamlanana kadar devam etmeye niyetliyim yine de. Bu hikayeden daha dallı budaklı bir konu çıkacağı konusunda ümitliyim.
[/error]

7.0
İYİ

Old Man Logan #7


Şimdi neredeyse bütün övgü haklarımı yukarıda Moon Knight'ta kullanmış gibi oldum ama lütfen arkadaşlar, şu an çıkan çizgi romanlar arasında bu kadar heyecanla ve keyifle okuduğum bir seri daha yok. Şu kadarını söyleyeyim, bu seri, Mark Millar ve Steve Mcniven'in yazmış olduğu Old Man Logan serisinin beklentisini hem veriyor hem de o seriyi fersah fersah aşarak daha da güzel bir hikaye okumamızı sağlıyor. Serinin ilk dört sayısında, İhtiyar Logan'ın, yeni dünyaya alışma sürecinde çektiği sancıları ve sıkıntıları izlemiştik. Daha sonra 5. ve 6. sayılarda kafasını dinleyip her şeyden uzak kalmak için yerleştiği bir kasabayı Lady Deathstrike ve Reaver ekibinin bastığını, onları durdurmak için de her şeyi yapan Logan'ı izlemiştik. Bu kasabanın bir başka özelliği de, İhtiyar Logan'ın geldiği evrende Logan, Maureen isminde bir kadınla evliydi. Bu kasabada, Logan, diğer evrenin geleceğindeki karısı Maureen'i çocuk bir haldeyken görmüştü. Yapabileceği bir şey de yoktu. Tek elinden gelen, Maureen'i ne olursa olsun koruyup kollamaktı. İşte bu kasabayı Lady Deathstrike ve avaneleri Reaverlara karşı savunmasının en önemli sebebi de buydu. Bu sayıda o kavga devam ediyor. Logan kasabayı temizlerken sonunda Deathstrike ile karşılaşıyor ve açıkçası son zamanlarda okuduğum en iyi dövüş sahnelerinden birisini izliyoruz. Sayının sonunda, İhtiyar Logan'ın 2. hikayesini de bitirmiş olur. Bundan sonra Logan'a karşı tüm dünya!


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"] Logan sonunda bu kasabaya neden geldiklerini öğreniyor. Herkes Wolverine'in geri döndüğünü duymuş ve hepsi Logan'ı öldürmenin niyetindeymiş. Lady Deathstrike ve ekibi resmen diğerlerinden önce gelebilmek için plan bile yapmamışlar. Deathstrike, Maureen ve annesini esir alarak Logan'a bir seçim hakkı sunuyor. Birisini öldürecek, diğerini serbest bırakacak. Hangisinin ne olacağını ise Logan seçecek. Deathstrike, anneyi seçtiğini düşününce Maureen'i bırakıyor ama bu sırada da vuruluyor şerif tarafından. Sonunda da Logan'la kavgaya giriyor. Kavganın sonucunda kaçarken, Logan da artık kendisi için gelmelerini beklemeyeceğini, gidip hepsini avlayacağını söylüyor. Akıllarımıza şu muhteşem sahne kazınırken sayıyı bitiriyoruz:


Arkadaşlar bu nasıl bir seridir? Ben ki Wolverine'i günahım kadar sevmeyen bir insanım, bu seriyi okudukça tekrar tekrar dönesim geliyor. Çizimler, sahne tasarımları, diyaloglar, Logan'ın kendisi, her şeyiyle mükemmel. Bu seri bitmesin istiyorum, Jeff Lemire'in kalemi yettiğince, Andrea Sorrentino'nun çizesi geldiği müddetçe devam etsin, bizi mahrum bırakmasınlar. OKUYUN, OKUTTURUN![/error]

9.5
MUHTEŞEM


Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget