Eğer İzmit’e gitme fırsatınız ve gezme imkanınız da olduysa, yolunuz bir şekilde Yürüyüş Yolu’na düşecektir. İzmit’in merkezinde yer alan bu yol boyunca sıra sıra dükkanlar, sağlı sollu kafeler, ofislerin bulunduğu kimi yeni kimi eski binalar ve kısacası bir şehrin merkezinde ilk bakışta görebileceğiniz her şeyi göreceksinizdir. Baştan sona yürümesi pek de uzun zaman almayan bu yolun ortalarına geldiğiniz zaman, Yeni Cuma Parkı’nın hemen yakınlarında, dış çehresini bilindik dükkanların kapladığı pasajların içine şöyle bir bakmadan geçmeyin. İçlerine girdiğinizde bu pasajların aslında zamana meydan okuduğunu, dökülen boyalarından kolaylıkla anlıyorsunuz. Fakat zamana meydan okuyan sadece binalar değil, esnaflar da öyle. Önceden dolu olduğunu geride bırakılanlarla hissettiren dükkanların bir çoğu kaderine terk edilmiş vaziyette beklerken, içlerinde sadece birkaç esnaf kalmış. İşte Akdoğan Pasajı’nda da geriye kalan birkaç esnaftan biri de Bayar Sert. Körfez Sahaf ve Fan Kitap’ın sahibi olan Sert’in dükkanı pasajın biraz ilerilerinde, dükkanın içini görmek için çok yakınlaşmasanız da hemen görebiliyorsunuz çizgi romanları. Pasaj koridoruna dizilmiş raflardaki kitapların arasından geçerek dükkanın içerisine girdiğinizdeyse, çizgi romanların dışarıda göründüğünden daha fazla olduğunu fark ediyorsunuz. Pasajın sessizliğinden sıkılmış olacak, Bayar Sert kısık sesle bir müzik açmış, kitaplarla uğraşıyor. Beni gördüğündeyse hemen bir sandalye çekiyor ve çay ikram ediyor. Başlıyoruz muhabbet etmeye, hep çizgi romandan olacak değil ya, çok şeyden konuşuyoruz. Fakat bir süre sonra, biraz da benim aceleciliğimden olacak, sorulara geçmek istiyorum ve muhabbetin geri kalanına da ondan sonra devam edebileceğimizi söylüyorum ki sorulardan hemen sonra kaçacağımı düşünmesin, ve başlıyoruz.
1- Çizgi roman ile nasıl tanıştınız?
Çizgi romanla beş yaşında tanıştım. Öncelerde sadece çizimlere baksam da, okumayı öğrendikten sonra tam manasıyla okuyucu oldum diyebilirim. Eğer okumayı kısa sürede söktüysem, çizgi roman sayesindedir. İlk aldığım çizgi roman Tommiks’in, General Ruiz ile olan çatışmasını anlatan sayıydı. Sonra da Teksas’ta kötü karakterin Yarasa olduğu sayı ve ardından Kızılmaske, bunlar ilk çizgi romanlarımdı.
2- Peki bugün neler okuyorsunuz?
Birçok çizgi romanı okudum ve okuyorum aslında. Ama sıkı sıkıya takip ettiğim çizgi romanlar Zagor, Tex ve Mister No serileri. Bunun yanında Martin Mystere ve Nathan Never da okuyorum, vaktim kaldıkça da Dampyr…
3- Amerikan menşeli çizgi romanları takip ediyor musunuz?
Y: Son Erkek, Bağdat’ın Aslanları gibi tek kitaplık ve sıra dışı hikayesi olan kitapları okuyorum, DC Comics ve Marvel Comics’ten yayınlanan eserlerden de genellikle Batman: Öldüren Şaka, Örümcek Adam: Zalim Altılı gibi tek kitaplık hikayelere baksam da, o kadar takip etmiyorum. Sadece uzun zaman önce Bilka tarafından basılan Örümcek Adam’ları severek okumuştum.
4- Çizgi roman üzerine dükkan açmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Bu çok eski bir hayalimdi. Bir fabrikada çalıştığım yıllarda İlhan Yılmaz ile tanıştım. Kendisi hem bir yayıncı hem de bir koleksiyoncuydu. Tanışmamızdan kısa bir süre sonra birlikte çizgi roman üzerine dükkan açmaya karar verdik. Bir süre birlikte devam ettik ama İlhan Yılmaz işlerinin yoğunluğu nedeniyle dükkanı kapatmak istediğinde açıkçası buna gönlüm elvermedi. Bu yüzden fabrikadaki çalışma hayatımı bırakıp tek başıma çizgi roman piyasasına atılmış oldum. Yaklaşık altı yıldır da bu işi yapmaya devam ediyorum.
5- Bu altı yıl içinde piyasada gözlemlediğiniz bir sıkıntı var mı?
Bazı yayınevlerinin fiyat politikasını yanlış bulduğumu söyleyebilirim. Fakat bu konuda hepsini suçlamak yanlış olur, telifler yüksek ve baskı sayısı da düşük olduğundan birçok çizgi romanın fiyatının yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Yine de okuyucunun alım gücünü göz önüne aldığımızda ve özellikle son bir buçuk senedir de bu alım gücünün giderek düşmesini göz önüne aldığımızda, buna uygun fiyat politikalarının izlenmesi bir gereklilik halini alıyor.
Ama bence en büyük sorun yayınevinden yayınevine değişen baskılar. Yani kitapların orijinal ebatlarıyla oynanıyor, özen gösterilmiyor. Bu hem bir satıcı hem de okuyucu olarak gerçekten rahatsız edici bir durum. Mesela Tex’ten bir örnek vereyim. Almanak olarak basılan Tex kitaplarında yeni yapılan baskılara baktığımızda, hikayenin öncesinde ve sonrasında verilen Almanaklara has bilgi sayfaları atlanarak, sadece hikaye veriliyor. Bu da Almanak özelliğine açıkçası ters düşüyor. Ki orijinalinde olan bir şeyin, Türkiye baskılarında olmaması yayınevlerinin kolaya kaçması olarak rahatlıkla yorumlanabilir.
Ebat konusuna gelecek olursak, yine ilk önce Tex’ten örnek vereyim; (Bu esnada iki farklı Almanak çıkararak) aradaki farkı görüyorsunuz. Kendi ülkesinde Almanaklar tek tip basılırken, ülkemizde basılan iki farklı Almanak arasında bariz bir fark var ve bir koleksiyoncunun aradaki bu farkı kabul etmesi sizce mümkün mü? Bu okuyucuya, koleksiyon sahibine yapılan büyük bir haksızlık. Ama sorun bir tek Tex baskılarında da değil, diğer kitaplara baktığınızda da aynı sorunu görüyorsunuz. Mesela oldukça fazla satılan Amerikan menşeli çizgi romanlarda da yayınevinden yayınevine değişen baskılar var. Sebebi nedir, bilmiyorum fakat ülkemizde basılan çeşitli ciltleri yan yana kütüphanesine koyan bir koleksiyoncu için bu rahatsız edici olmalı. Yine üstüne basa basa söylemek istiyorum, gerçekten özensiz işler çizgi roman piyasamızda ve bunun düzelmesi için okuyucunun daha kaliteli işler için baskı yapması gerektiği de bir gerçek.
6- Söz okuyucudan açılmışken, müşteriler sıklıkla hangi kitapları soruyor? En çok sattığınız kitap hangisiydi?
Ağırlık olarak ‘’comics’’ türündeki çizgi romanlar okuyucu tarafında soruluyor ve isteniyor. Bunlar içinde de Marvel Comics’in ülkemizde basılan kitapları daha çok ilgi görüyor. En çok satılanlar ise, Batman: Öldüren Şaka, Kingdom Come, 1602 ve basımları hala süren Avengers ciltleri. Fakat eklemek gerekir ki, Avengers ciltleri sayı olarak daha fazla olduğundan, başlarda fark edilmese de diğerlerinden daha çok satılıyor.
7- Peki İtalyan çizgi romanları ya da frankofonlarda müşterilerin tercihi neler?
Zagor ve Tex ülkemizde hala ilgi gören serilerden. Belki şaşıracaksınız ama Teksas ve Tommiks’in bile alıcısı var. Frankofonlarda da Red Kit ve Asterix alıcısı olan kitaplardan, yakın zamanda basılan Durango ve Efsane’yi de unutmamak lazım.
8- Basımları hali hazırda devam eden ana-akım klasik seriler ilgi görüyor mu?
Klasik hikayeler genel olarak ilgi görmüyor. İstisna olarak basılanların içlerinden The Amazing Spider Man ve X-Men klasik serileri ilgi görse de, bu tamamen isimden kaynaklı.
9- Amerikan ve İtalyan çizgi romanları bahsettiğimiz göre, mangalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mangayı az da olsa okuma fırsatım oldu. Çizimleri ilgi çekici olsa da, konu olarak beğenmediğimi söyleyebilirim. Belki çok önyargılı olarak okuduğumdan böyle olmuştur. Ama okuyucunun talebi oldukça yüksek. Özellikle Naruto çok ilgi görenlerden ve onu Bleach ve One Piece takip ediyor. Ayrıca bayan okuyucuların da çoğunlukla manga tercih ettiğini de ekleyebiliriz.
10- Okur yaş kitlesi hakkında neler söyleyebilirsiniz peki?
Alıcıların büyük çoğunluğu 14-18 yaş arasındaki kişiler. Yani çizgi roman talep eden en büyük kitle bu yaş aralığında. Ve tercihleri Amerikan çizgi romanları oluyor. Bu kitleyi de üniversite çağındaki okurlar takip ediyor ve talepleri yine aynı yönde, istisnalar dışında. 35 yaş üstü okur ise daha çok İtalyan çizgi romanlarıyla ilgileniyorlar.
11- Çizgi roman filmleri satışları ne yönde etkiliyor?
Filmlerin satışları doğrudan etkilediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Örneğin, Age of Ultron filmi çıktığında aynı isimli çizgi romanın satışı da arttı, Deadpool filminin çıkacağı haberi alındıktan ve film de çıktıktan sonra yine satışlar hatırı sayılır derecede arttı. Son günlerde de Civil War oldukça popüler çizgi romanlardan. Özetle, satışlar ile filmler arasında sıkı bir bağ var.
12- O zaman fark edileceği üzere Amerikan çizgi romanları piyasaya hakim. Bu durumdan bir dükkan sahibi olarak değil de, bir okur olarak memnun musunuz?
Hayır, kesinlikle memnun değilim. Bu benim İtalyan çizgi romanlarını takip etmemle de alakalı bir durum. Zamanında piyasamızda İtalyan çizgi romanları ağırlıklı olduğu için, sonradan piyasamıza hakim olan Amerikan çizgi romanlarına bir türlü ısınamadım diyebilirim. Şunu da belirteyim, bizim zamanımızda da Mandrake, Kızılmaske, Conan, Gordon gibi Amerikan çizgi romanları vardı ama herhangi bir hakimiyetleri söz konusu değildi. Zaten bizim için de Zagor ve Tex neyse, Madrake, Kızılmaske ve Conan da aynıydı. Sadece yakın zamanda popüler olan Batman, Superman, Flash, Avengers gibi karakter ve takım çizgi romanlarına ısınamadım.
Onun dışında ana-akım çizgi romanlar sürekli yeniden başlangıçlar, yeni orijinler ve sürekli başa sarmalarla eski okuyucusuna deyim yerindeyse saygısızlık ederken, İtalyan çizgi romanlarında bunu görmüyoruz. Benim çocukluğumda devam eden seri hala devam ediyor. Şimdiye kadar herhangi bir başa sarma söz konusu olmadı.
Yine her maceranın tek hikayede toparlanması ve sonuçlanmasıyla, Amerikan çizgi romanlarının okuyucusuna şu an yaptığı gibi bir takip etme zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Bu da okuyucunun yorulmamasını ve kahramanın herhangi bir macerasını istediği gibi alıp okumasını sağlıyor. Umuyorum ki, genç okuyucu da kısa süre içinde İtalyan çizgi romanlarıyla tanışır. Çünkü bu eserler salt aksiyonun yanı sıra, arkadaşlık, yardımseverlik gibi şeylerin değerini gösterirken hiçbir kötülüğün cezasız kalmayacağını da her hikayenin sonunda bizlere gösteriyor. Siz hiç Batman çizgi romanlarında Joker’in cezasız kalmadığına şahit oldunuz mu?
13- Bitirmeden önce, piyasanın geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?
Yayınevleri açısından konuşacak olursam, belli bir sermaye gücü olanların ayakta kalmayı başaracağı kesin. Fakat geriye kalanlar çarkların arasında kaybolup gidecekler gibi görünüyor. Satışlar açısından konuşacak olursam da, Amerikan çizgi romanları ve kısmen mangalar ülkemizde çıkmaya devam edecektir ancak İtalyan kahramanları kısa sürede unutulup gidecek gibi görünüyor. Fumetti ölüyor. Uzun vadede ne yazık ki, fumetti için bir gelecek öngöremiyorum.
14- Son olarak, Çizgi Kafe hakkında neler düşünüyorsunuz?
Çizgi roman bir kültür meselesi, basit bir tüketim malzemesi değil. Ayrıca çizgi roman hakkında yıllardır kalıplaşmış önyargılar mevcut. Zaten bugün bu yüzden yerli çizgi roman üretimi çok sınırlı. Çizgi Kafe’nin de ülkemizin çizgi roman kültürüne katkılar yapacak bir site olacağını düşünüyor ve umuyorum. Fakat çizgi roman sadece ‘’comics’’ten ibaret değil, sitenizde bu yönde çalışmalar yaparsanız ben ve benim gibi düşünen okuyucu kitlesini fazlasıyla sevindireceksiniz. Umarım sitenizde birçok frankofon ve fumetti incelemeleri okuyabiliriz.
***
Muhabbet burada bitmiyor elbette, söz çizgi romandan açılmış bir kere önceden konuştuklarımıza pek devam etmiyoruz, ben bir yandan Martin Mystere’lere bakıyorum diğer yandan da o eskileri anlatıyor, rafların altından eski bir Conan cildi çıkarıp ‘’Bizim zamanımızda yayınlananlar bunlar’’ diyor,sayfaları sarının en koyu tonunda bir renkte, oldukça eski ve bir o kadar da kıymetli olduğu her halinden belli. Çizgi roman dükkanı olmasının yanında sahaf olmasının da getirdiği bir avantajı var, hiç görmediğiniz, baskısı kalmamış çizgi romanları da görüyorsunuz. Onların zamanlarından bizim zamanlarımıza yolculuk gibi… Fakat uzun muhabbetlerin ardından saatime bakıyorum, sonra da başımı dükkandan dışarı doğru uzatıyorum ve güneşin neredeyse batmakta olduğunu fark ediyorum. Her şey için çok teşekkür ederek çantamı sırtıma takıyorum, İstanbul’a doğru yolculuğum da böylelikle başlamış oluyor. Sonuçta yol uzun, araca binmek için yolda yürürken düşünüyorum, ‘’Fumetti ölüyor’’ cümlesi tekrar tekrar aklıma geliyor; sanki bir insanın çocukluğu, gençliği için duyduğu derin bir üzüntü gibi, ya da kendi kahramanlarını kaybetmenin üzüntüsü.
Körfez Sahaf ve Fan Kitap’a uğramak isteyenler için adres: Hürriyet Caddesi, Ömerağa Mahallesi, Akdoğan Pasajı, No:131 İzmit/KOCAELİ.
Yorum Gönder