İnceleme: DC's Legends of Tomorrow S01E02 - The Pilot, Part 2


Yönetmen: Glen Winter

Senaryo: Andrew Kreisberg & Greg Berlanti & Mark Guggenheim & Phil Klemmer

Oyuncular: Victor Garber (Dr. Martin Stein), Arthur Darvill (Rip Hunter), Caity Lotz (White Canary), Franz Drameh (Jefferson Jackson), Falk Hentschel (Carter Hall), Dominic Purcell (Mick Rory), Wentworth Miller (Leonard Snart), Brandon Routh (Ray Palmer)

Yayın Tarihi: 28 Ocak 2016

Bu noktadan sonrası bölüm ile ilgili spoiler içermektedir. Uzak durmanızı, şöyle bir göz atacaksanız spoiler gizleyen gelecek teknolojili, şöyle 2166 civarından gelme gözlüklerinizi takmanızı ve kazara spoiler okursanız geçmişe gidip kendinizi engellemeniz için zaman makinenizi hazır bulundurmanızı tavsiye ederiz



Yeni dönemin en bomba dizilerinden biri olmaya doğru ilerleyen, eğlenceli, çerezlik dizimiz Legends of Tomorow, geçen hafta başlattığı pilot bölümünü bu hafta tamamlamış oldu. Ne demek oluyor yani bu? Dizinin yaratıcıları dizi hakkında izleyiciye genel fikir verecekleri pilot bölümü iki parçaya bölerek bize karşılaşacağımız şeyleri daha detaylı bilgiler vermiş oldular. O zaman biz de eleştiri oklarımızı da esirgemeyelim, dizinin gidişatı ve nasıl olacağı konusunda genel bir fikir yürütelim.

Tabii, öncelikle incelemelerimizin imzası haline gelen DC comics easter eggleri ve çizgi roman göndermelerinden bahsedeceğiz. Ama önceki bölüme nazaran daha az, hatta minimal seviyede bir gönderme listesine sahibiz bu bölümde. Ancak bölümün en bomba kişilerinden birisiyle başlayalım:

Damien Darhk: Şimdi, diziyi izleyen birçok kişi diziyi Arrow ve Flash'tan görerek geldi, kabul ama diziye sıfırdan başlayan ya da benim gibi bedbahtların aksine Arrow'u takip etmeyi çoktan bırakanlar olabilir. Dolayısıyla kısa bir özet verelim Darhk hakkında. Kendisi Arrow 4. sezonun baş kötüsüdür ve doğaüstü olaylara odaklanan 4. sezonun en doğaüstü abisidir. Havada kurşunları durdurabilir, insanları uçurabilir ve kimseye yalvarmadan masanın öte ucundaki tuzluğu kendi başına alabilir. Ama asıl süper gücü, Arrow'u ve şürekasını elli kere tokatlamasına rağmen ekibin kendisine hala aynı kafayla saldırmasını sağlamaktır. Nasıl yapıyor bilmiyoruz ama Arrow yazar ekibinin bu saçmalığa açıklaması muhtemelen budur diye tahmin ediyorum. (Eh, en azından 3. ve 4. sezonda neden incelemelerin gelmediğine dair sebep olarak bu boşvermişliği söyleyebilirim.)



Fazla dağılmadan dizide Damien Darhk'ın gözükmesinin çok güzel bir şey olduğunu söylemek isterim. Dizi en azından Arrow ve Flash evreninde hala yer aldığını böyle bol bol hatırlatarak devam ederse daha da güzel olur. Kabul ediyorum sadece bağlantılı olduklarını bilmek, arada isimlerden bahsedilmesi bile mutlu edebiliyor ama paylaşılmış evrenin parçalarını görebilmek çığlıklar attırabiliyor. Gördüğümüz kadarıyla Damien Darhk da 1975 yılından 2016'ya dek 1 dirhem yaşlanmamış, bugün neyse o günde o şekildeymiş. Tabii, yine hinlik ve hınzırlık peşinde. Ama o zamanlar gayet sıradan bir şeymiş gibi nükleer başlık açık arttırmalarına katılan Damien Darhk bir müddet kötülüğe ara mı verdi de böyle büyük planlar yapmaya ta 2016'da yeniden döndü. Eh, Darhk'ı görmek, bizim ekiple atışmasını izlemek güzel ama böyle bir devamlılık hatası var gibi gözüküyor.

Ayrıca Sara'nın, Damien Darhk'ı tanımaması biraz tuhafıma gitti. Sonuçta Sara'nın ölümden döndüğü sezon Darhk'ın kötü adamlık sezonu. Kabul, yüz yüze hiç gelmediler ama eşine dostuna da mı sormadın be hatun kimle uğraşıyorsunuz bu aralar diye.

Not: 6. bölümde de Oliver Queen'i konuk olarak göreceğiz. Ama bilin bakalım nasıl? The Dark Knight Returns haliyle! EVET, EVET, SOL KOLU KESİK, SAÇI SAKALI BİRBİRİNE KARIŞMIŞ, OKLARINI ELLERİYLE SAPLAYAN HALİYLE! Hevesle bekliyoruz bakalım.



Marty-Kaybolan yüzük: Şimdi teknik olarak bu bir çizgi roman göndermesi değil ama Profesör Martin Stein'ın hikayesi mükemmel bir şekilde Back to the Future'a göndermesini yapmadı mı? Hem genç halinin kendisine "Marty" dediğini biliyoruz ve geçmişte yaptıkları yüzünden geleceğindeki ailesi hayatından siliniyor. Daha da güzeli, Martin Stein'ın ailesi de tıpkı ailemizin Marty McFly'ınınki gibi bir baloda tanışmayla kuruluyor.

Meşhur bıçak: Efendim şimdi bu bıçağı önceki bölümde de gördük, Arrow/Flash ortak bölümlerinde de gördük ve muhtemelen ilerleyen bölümlerde de göreceğiz. İlk başta bu bıçak için üretilen teorilerden bir tanesi Hawk ikilisinin zırhlarını oluşturan Nth Metalinden yapılmış olmasıydı ve bu yüzden o bıçakla öldükleriydi ama asıl ilginç noktalardan bir tanesi Booster Gold'un 2007 yılında başlayan efsane serisinde buna benzer bir hikaye okuyoruz. Gotham'daki zaman yolculuğu yapabilen bir kötü adam antik mısırdan bir bıçak çalıp bu bıçakla zaman gezginlerinin "Vanishing Point" dediği dinlenme tesislerindeki zaman kasasını  açmaya çalışıyordu. Booster, arkadaşı durdurup zamanı yeniden olması gerektiği hale sokuyordu.

Arrow'da her bölüm artık bir "Kord Industries" etiketi görüyoruz. Burada da Booster'dan bolca bahsediliyor. TV evrenine müthiş kankalar, Ted Kord ve Booster Gold ikilisinin de gelmesi çok uzun sürmez sanki ha?




Cüce Yıldızı: Atom, küçülme teknolojisinden bahsederken, kostümünün bir cüce yıldızın hareketlerini taklit eden alaşımdan yapıldığını söylüyordu. Çizgi romanlarda küçülüp büyümesini sağlayan şeyse bir beyaz cüce yıldızın parçasıdır.

Ivy Üniversitesi: Genç Marty'i ziyaret ettiğimiz üniversiteden geçen hafta bahsetmiştik ama yeniden söyleyelim, Ray Palmer'ın güçlerini kazandığı yerdir burası. 

Not: Bunu yeni öğrendim ama Constantine dizisinin ilk bölümünde John Constantine de bu üniversitede bir tanıdığı olduğundan bahsediyormuş ama kim olduğunu söylemiyormuş.

Carlin Ödülü: Genç Marty'i bizim ekip bu ödülle kandırmaya çalışıyordu. Tabii, böyle bir ödül gerçekte de çizgi roman dünyasında da yok. 2004 civarı Rip Hunter, Linear Man, Waverider'ın bol ziyaretçi olduğu Superman dergilerinin editörü Mike Carlin'e gönderme.

Elon Musk: Eh, Elon Musk'ı tanımıyorsanız sorun değil ancak öğrenmeye çalışmıyorsanız "shame!" arkadaşlar. 

Genel olarak bölümdeki göndermelerimiz bunlardı. Peki, bölüm nasıldı?

Öncelikle açık arttırma sahnesi biraz sıkıntılı başladı. Arkadaşlar, dünyanın herhangi bir yerine herhangi bir zamanına gidin, sizinle alakalı olmadığı kilometreler öteden belli bir kimliği kapıdaki korumaya gösterin. Koruma sizi içeri almayınca da bağırıp öfkelenerek adamı yıldırın ve hemen içeri girin. Böyle bir şey mümkün mü? Hem de içeride hayvan gibi bir nükleer bomba satışı yapılırken? Profesör Stein'ın o manyak halini görmek keyifliydi, kabul ama sahne saçmaydı açıkçası.



Açık arttırma esnasında herkesin arttırma yapmak için karavana sam edasıyla havaya ateş etmeleri pek sevimli değil miydi sizce de?

Savage'ın olayı uzatmayıp bizimkilerin foyasını hemen çıkarması hem izleyeni salak yerine koymadı, hem de sahneyi sündürmedi. Ama sormak istediğim bir şey var: Yahu herkes zaten 100 milyon dolardan açılacak bir açık arttırmaya gelmiş, miktar arttıkça havaya ateş eden edene, peki indirim kelimesini duyunca niye bütün duyularınızı yitiriyorsunuz? Abi sen ölücü müsün? Oraya dünyayı zaten birbirine katmaya gelmişsin, neyi kıskanıyorsun? Özellikle araplar...bombayı alsanız nükleer başlığa altın kaplatırsınız. Neyin indirim kovalamacası bu?

Atom'u savaşta küçük haliyle izlemek çok keyifli bir şey yalnız. Ant-Man'den aldığım keyfi alıyorum küçük Atom'u izlerken. Aksiyon sahnesi komple muhteşemdi başından sonuna kadar. Özellikle televizyon yapımlarında böyle kaliteli sahnelere denk gelmek gerçekten çok karşılaşılan bir şey değil, kıymetini bilelim.



Ancak...Atom bir hata yaptı ve gelecek kostümünün bir parçasını savaş noktasında bıraktı, ey Rip Hunter, sen kim köpeksin de adama çemkiriyorsun? Rip Hunter'ın, Atom'a gelecek teknolojisini düşürdüğü için kızması gerçekten sıkıntılıydı. Atom'u o kostümüyle gelecekten geçmişe getiren baban mıydı? (ehe ehe, babası da Booster ;))

Bu da bambaşka bir konu. Rip Hunter zamanla ilgili millete laf atmaktan ve sağa sola yaslanmaktan başka dizide ne görev görüyor? Yani, ilk bölümden beri ekibi bir araya getirip bıdı bıdı laf etmekten başka bir şey görmedik. Daha çok aksiyonda yer almasını umarız.

Ekibin birbirinden bağımsız küçük görevlere çıkması daha güzel oluyor. Böylece aynı anda birkaç farklı hikayeyi arka planda takip edebiliyoruz. Captain Cold-Heat Wave ikilisi zaten dizinin mizah kaynakları, yanlarına iyilerden birisini de alınca daha da keyifli oluyorlar. İlk bölüm bu kişi Sara'ydı, ikinci bölüm Ray oldu. 



Sara'nın genç Martin'e asılması ----> ★★★★★

Not: Bir şey fark ettim, ben Sara'yı burada Arrow'a nazaran çok daha fazla seviyorum. Bunda mızmız bir karakter yapmamalarının da etkisi var muhtemelen.

Ancak bu bağımsız hikayelerden en çok sinir bozucu olanı Hawkgirl ve Hawkman'in sahneleriydi. Her ne kadar bölümün finaline yol yapıyor olsalar da Hawkman neden bu kadar uçkur düşkünü bir adam oldu? Yani dizideki tek görevi Hawkgirl'e geçmiş hatırlatmasıydı ama kadın ne zaman hatırlamaya çalışsa adam "ya biz ölümsüz aşıklarız bebeğim" kafasına giriyor. Şöyle bir kafanızda düşünün, kendinizi Kendra'nın yerine koyun. Zaten sıkıntılı bir süreçtesiniz, her şeyi yeni yeni anlamaya çalışırken kimlik bunalımı içindesiniz. Bu süreçte size geçmiş konusunda yardımcı olacak ve gözlerinizi kapatmanızı geçmişi düşünmenizi istiyor. Gözünüzü bir açıyorsunuz, zaten şok içindesiniz gördüklerinizden dolayı, bir de dibinizdeki adam dudaklarını büzmüş sizi öpmeye çalışıyor. Birdman sen rahatsız mısın?



Hem dizi evrenine katıldığından beri tek yaptığı iş Kendra'ya geçmişi hatırlatmak olduğundan hem de ortalıkta sapık gibi dolaşmasından olsa gerek ben sevgili prens Khufu'nun ölümüne pek üzülmedim. Ancak 16 bölüm boyunca hala ekibin kadrosunda adı geçiyor. Ya Hawkgirl'ün flashbacklerini izleyeceğiz ya da zamanın farklı noktalarında farklı yaşlardaki Hawkman'lerle karşılaşacağız. Umarım hepsi de bulduğu ilk fırsatta dudak büzüp kızı öpmeye çalışmaz. 

Ölümü biraz aceleye getirildi, örneğin Vandal Savage'ı öldürme planı bu kadar basit harekete geçirilmemeli, üzerinde düşünülmeliydi ama bunu ekibin arasında bir bağ oluşturmak için kullandılar. Bu yüzden olumlu bir gelişme diyebiliriz. Tabii, daha birlikte 1 saat zaman geçirmemiş insanlar neyin bağını kuruyorsa, o da tartışılır.  

Bölümün finalindeyse yine bir önceki bölümle aynı şekilde kapattık. Burada sormam gereken soru şu: Biz her bölümün sonunda ekibin "tamam mı/devam mı" tartışmasını yeniden, tekrardan izleyecek miyiz? Çünkü o son sahne gerçekten karbon kopya bir sahneden başka bir şey değildi.



Bir de düşmanımız Vandal Savage ile çok fazla vakit geçiriyoruz. Eğer her bölümde adam ölümden kaçacaksa 3 bölüm sonra sıkılıp takip etme şevkini kaybederiz. Bu yüzden en azından birkaç bölümü sadece peşlerindeki Time Masterların uşağı Chronos'a ayırıp çakma Boba Fett'in karakterini geliştirseler daha iyi olur. Ancak bu Vandal Savage'in karakter gelişiminin yeterli olduğu anlamına da gelmiyor. Adamı arka planda, ekiple karşılaşmıyorken daha fazla görmeliyiz. Damien Darhk'ı Arrow'da bu yüzden iyi bir kötü diye kabul ettik. 


[review] [item value="6"]Senaryo[/item] [item value="7"]Kurgu[/item] [item value="9"]Görüntü[/item] [item value="7"]Oyunculuklar[/item] [item value="8"]Yönetim[/item] [content title="Sonuç" label="Overall Score"]
Bu kadar yerdiğime bakmayın. İlk bölüme nazaran daha zayıf bir bölüm olsa da yine eğlenceli bir bölüm izledik. Aksiyon sahnelerinden, efektlerden, diyaloglardan keyif aldık. Sadece bazen amatörce hatalar yapmaktan kendilerini alamıyorlar. Bizler de "pilot bölüm, olur öyle" diyerek bölümün puanını verelim:
[/content] [/review]

Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget