Crossoverlar ve Zamanlama Hatalarıyla ilgili bir metin yazmak ne zamandır aklımda. Ancak ikisini ayrı ayrı yazmaktansa tek çatı altında toplamanın daha iyi olacağını düşündüm. Çünkü baktığınız zaman ikisine de sık sık göndermede bulunacağım.
İlk olarak Crossoverlar ile başlayalım. Crossover nedir? Crossover bir kahramanın başka bir seride gözükmesi durumu veyahut bir maceranın başka dergilerde devam etmesi durumudur temel olarak. Crossover hikayeleriyle eventları karıştıran arkadaşlar oluyor. Bu karışıklığı da tek cümleyle sonlandıralım. Crossover birden fazla kahramanın kendi hikayeleriyken event daha büyük kapsamlı, evreni etkileyen hikayelerdir. Crossoverların onlarca türü var. Crossover dergiler arası olabilir, karakterler arası olabilir, markalar arası olabilir, evrenler arası olabilir. Crossover’da bunun bir sonu yoktur. Crossoverların ana evrene etkileri olduğu seriler olsa dahi her zaman ana evrende geçmek zorunda olmadıklarını. Başlı başına alternatif evrenler olabileceklerini hatırlatarak devam edelim.
Zamanlama Hataları derken ne demek istiyorum? Zamanlama hataları mainstream iki firmanın (DC&Marvel) yapmaktan bıkmayıp, usanmayıp sıkıntı etmedikleri ancak sadece iki firmanın değil genel olarak çizgi romanın bir sorunudur. İkisinin de artılarını eksilerini hep beraber göreceğiz.
Crossover olmasa neler olurdu. Bununla başlayalım. Crossover popüler kültürün içinde yatan bir durum. Yani olayı sadece çizgi romanla sınırlandırmamak lazım. Popüler kültürün hangi unsuruna bakarsanız bakın bir ortak çalışma görebilirsiniz. Bir film karakterinin bir dizide aynı karakterle bulunması, bir müzik grubuyla bir müzisyenin düet atması, iki dizinin ortak bölüm yapmaları, film serilerinin birbirlerine girip çıkmaları, oyunların bize fark ettirmeseler bile crossover yapabilmeleri (Mesela GTA Üçlemesinin hikaye olarak GTA Vice City, GTA 3, San Andreas diye giderken çıkış tarihlerinin sırasıyla GTA 3, Vice City, San Andreas olduklarını biliyor muydunuz? Buradan bana bu üçlemeyi inceletmeyen müdüre de selamlarımı yolluyorum…) gayet mümkün. Çizgi roman gibi çok fazla çeşidin birbirine geçtiği bir dünyada bunun olması da kaçınılmaz haliyle. Çizgi roman derken aklınıza sadece comics de gelmesin. Fumettiler ve Mangalar da crossover yapabiliyor. Kaptan Swing okurken hikayede Teksas’ı; Conan okurken Red Sonja’yı; Tex okurken Zagor’u görebilirsiniz. Mangalar ve Fumettilerde bu tarz karakter çarprazlamaları daha çok özel sayılarda olurken comicslerde bu daha ön planda, daha sık kullanılan bir şey. Olmasa olur mu derseniz olmadığı zamanlar comics hikayeleri kendilerini bu kadar dallandırıp budaklandıramaz ve belki de bu kadar geniş yelpazeye ulaşamazlardı. Avengers’ın olmadığı ve her karakterin kendi evrenine sahip olduğu bir Marvel düşünsenize, Aman Tanrım didim!
Crossover’ın doğru kullanım alanları hiç şüphesiz ortak hikayeler. Sonuçta karakterin hikayeye gelişinde bir amaç var. Her comics okuyucusu hiç yoktan düşünüyordur “Acaba şunla şu ortak maceraya atılsa ortaya ne sonuç çıkar?” diye. Bu okuyucunun isteklerini tatmin etme yolu. Sadece kahramanlar değil evrenlerin de ortak hikayelerinden gayet güzel işler çıkabiliyor (Bizim yapacağımız Avengers/JLA gibi). Batman’le Darkness’ın, Superman ile Thundercats’in, Thor ile Conan’ın ortak macera yaşamalarında hiçbir sakınca yok. Ancak doğru kullanılmadığında neler oluyor. Gelin ona bakalım.
Comics dünyasında şunu asla unutmamak gerek. Marvel ve DC birer firma. Dergilerini pazarlamak zorundalar. Bunun için de her yola başvurmak en doğal hakları. Crossover da bu iki firmanın pazarlama için en çok kullandığı yöntemlerden biri şüphesiz. Mesela bizim yaptığımız Nemesis’i ele alalım. Nemesis pek bilmediğimiz bir karakter değil mi? Dergisini okumaya elimiz pek gitmeyebilir. Kötü mü iyi mi olacağını bilemeyiz. Ama bir bakıyoruz serinin kapağında Batman var, seride Joker var. Sevdiğiniz iki karakteri görünce alasınız gelir değil mi? İşte DC ve Marvel’ın bu konuda en temel mantığı bu. Ms. Marvel’ı ele alalım. Karakter sadece Müslüman oldu diye mi satış rekorlarını alt üst ediyor sanıyorsunuz? Serinin hemen hemen her sayısında farklı bir karakterle maceradan maceraya koşuyor. Bu da satışları hiç kuşkusuz arttırıyor. Peki bunda kötü olan ne diye soracak olursanız bunu bazen aşırı abartıyorlar. Deadpool’un sağlam çıkış yaptığı zamanlar aynı ay görünmediği dergi kalmıyordu nerdeyse. “Siz hâlâ bunun maceralarını okumadınız mı?” diye gözümüze gözümüze sokmanın ne anlamı var? 1 dergide tamam 2 dergide tamam ama karakteri dergiden dergiye koşturmanın ne gereği var? İşte tam burada ana başlığımızdaki ikinci sorun boy gösteriyor, “Zamanlama Hataları”.
Zamanlama hatalarının ilk kısmı bu crossoverlardan kaynaklanan olacak. Aynı karakteri aynı zaman diliminde 10 farklı dergide görünce -hele bir de bu karakterin kendine ait dergisi olunca- ne kadar göz ardı ederseniz edin aklınıza “La hepsine birden nası’ yetişiyor.” fikri düşebilir. Bu gayet doğal. Zamanlama hatalarının ilk nedeni buydu. Peki zamanlama hataları çizgi romanlardan tat almamıza ne kadar engel. Bir de buna bakalım.
zamanlama hataları büyük firmaların ister istemez yaptığı bir durum. Sonuçta haftada en az 10-15 dergi çıkartan bu firmalar hangi serinin hangisiyle uyuşup uyuşmadığını kontrol edemezler. Hoş ben editörlerin tüm sayıları okuduğunu bile düşünmüyorum ya neyse. Bu konuda onlara hak vermek lazım. Ama zamanlama hatalarına bile bile lades dedikleri bir konu daha var. O da aynı karakterin birden fazla serisi olması. Ona hemen girmeyeceğim. Zamanlama hataları eğer aynı hikaye içinde çok çok tutarsızlık arzediyorsa veyahut 1-2 değil onlarca dergiyi etkileyecekse (Bknz: Geoff Johns’un 5 yıl faciası) ciddi manada sinir bozucu olabilir. Bu konuyu yayınevlerinin artık hiç mi hiç takmadığını düşünüyorum. Bunda okuyucu olarak da suçumuz var ama. Bu olayı yıllarca göz ardı ettiğimiz için artık yayın firmaları da “Nasılsa okuyucu bunu hiç takmıyor.” Düşüncesiyle buna hiç önem vermiyorlar. Zamanlama hatalarının son kısmıyla yazımızı tamamlayalım isterseniz.
Zamanlama hatalarının gözümüze sokulan kısmı aynı karakterin 5-10 devam eden serisi olması. Bu konuda topu direkt DC’ye yönelteceğim. Batman ve Superman için uygulanan Detective Comics – Batman, Action Comics – Superman ikilemesini gayet mantıklı ve kısmen tutarlı buluyorum (Birisi karakterlerin gençliği diğeri ileriki zamanlarını anlatıyor. Kısmen tutarlı deme nedenim hangisinin günümüzde geçtiğini anlamamam…). Ama Batman için aynı ay 5 dergi çıktığı için Batman’in ne ara bu kadar çok macera yaşadığı anlaşılır gibi değil. Ama bu konuda da yayınevlerine hak verdiğim noktaya gelirsek DC gibi bir şirketin en iyi satış kaynağı Batman ve Superman. Dolayısıyla ne kadar çok yan dergi olursa o kadar kâr edicek. Sadece Batman için konuşacak olursak büyük resmi göremedikleri de aşikar. Zira en iyi satan dergi sadece ana dergi. Ana dergiyi genişletip içinde 1-2 yan hikaye koymak daha akıllı olmaz mı sayın DC? Marvel cephesinde bu durum daha çok ekipli serilerde karşımıza çıkıyor. Spiderman Hem X-Men hem Avengers hem kendi serisinde dolanıp durabiliyor (Hoş, Avengers’ta gözükmüyor pek.). Mutantlardan özellikle Wolverine bu konuda şamar oğlanıydı. Onun olmadığı bir seri görmek neredeyse zordu bi ara. Allah’tan öldü de yerini Spiderman’e bıraktı…
Son olarak bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederim. Zira pek içime sinmeyen bir yazı oldu. Eksiklerim gediklerim olduysa affola. Haftaya yepyeni bir yazı dizisiyle karşınızda olmak dileğiyle. Bizimle kalın!
Yorum Gönder