Yönetmen: David Nutter
Senaryo: Andrew Kreisberg & Greg Berlanti & Geoff Johns
Oyuncular: Grant Gustin (Barry Allen/Flash), Candice Patton (Iris West), Daniella Panabaker (Caitlin Snow), Carlos Valdes (Cisco Ramon), Rick Cosnett (Eddie Thawne), Tom Cavanagh (Harrison Wells), Jesse L. Martin (Detective Joe West), John Wesley Shipp (Henry Allen), William Sadler (Simon Stagg), Michael Smith (Danton Black/Multiplex)
Yayın Tarihi: 14 Ekim 2014
Bu noktadan sonrası bölüm ile ilgili spoiler içermektedir. Uzak durmanızı, şöyle bir göz atacaksanız spoiler sızıntı kostümünüzü giymenizi tavsiye ederiz
Bölümün konusu:
Barry Iris'in tez konusu için Simon Stagg'in ödül törenine gitmeyi kabul etmiştir ancak törene eli silahlı altı adam gelerek törendekileri soyarlar. Daha önce başka bir hırsızlıkla bağlantıyı kuran Barry, bu altılının peşine düşer ancak bayılır. Bunun sebebini araştıran Harrison Wells ve ekibi sorunun Barry'nin beslenmesinde bulur. Çoğalabilen Multiplex'i durdurabilmek için Barry onun da zayıf anını kollar. Bu esnada Joe West ile de çokça kez tartışmaya giren Barry, hem Iris'e gerçeği söyleyip söylememe konusunda kararsızdır hem de kahramanlığa devam edip edemeyeceğini sorgulamaktadır. Iris ise artık şehirde insanları kurtardığı söylenen kırmızı şeritle daha yakından ilgilidir.
Barry Iris'in tez konusu için Simon Stagg'in ödül törenine gitmeyi kabul etmiştir ancak törene eli silahlı altı adam gelerek törendekileri soyarlar. Daha önce başka bir hırsızlıkla bağlantıyı kuran Barry, bu altılının peşine düşer ancak bayılır. Bunun sebebini araştıran Harrison Wells ve ekibi sorunun Barry'nin beslenmesinde bulur. Çoğalabilen Multiplex'i durdurabilmek için Barry onun da zayıf anını kollar. Bu esnada Joe West ile de çokça kez tartışmaya giren Barry, hem Iris'e gerçeği söyleyip söylememe konusunda kararsızdır hem de kahramanlığa devam edip edemeyeceğini sorgulamaktadır. Iris ise artık şehirde insanları kurtardığı söylenen kırmızı şeritle daha yakından ilgilidir.
Easter egg ve DC Comics göndermeleri
1. Dakikada 352 Mil/ Birim 52: Bölümümüzün hemen başında yangına giderken iki tane DC New 52 göndermesiyle karşılaşıyoruz hemen.
2. Fiziksel dayanıksızlık: Flash koştukça metabolizması daha hızlı çalışıyor ve daha çok yiyecek tüketmesi gerekiyor. Her ne kadar Cisco'nun verdiği yiyecekle bu problem çözülmüş olsa da Mark Waid'in Flash yazdığı dönemde Wally West de aynı dertten muzdaripti ve muazzam bir şekilde yiyecek tüketiyordu. Aslında bu konudan güzel hikayeler de çıkmıştı.
3. Gazetecilik: Efendim, Iris'i gazeteciliğe yönlendiren kişi bizzat Barry'miş. Iris çizgi romanlarda da Lois Lane gibi başını belaya sokan gazetecilerden ve başını genelde Barry yüzünden belaya soktuğunu düşünürsek örtüşüyor.
4. Simon Stagg: Daha önce Arrow dizisinde Metamorpho ismi yazan bir araç görmüştük ve Metamorpho isimli süper kahramana gönderme olduğunu söylemiştik. İşte Simon Stagg, Metamorpho'nun bir numaralı düşmanıdır. Tabi öldüğü için haliyle ileride pek göremeyeceğiz.
5. Kozmik koşu bandı: Cisco'nun, Barry'nin hızına dayanabilen bir koşu bandı yaptığını gördük bu bölümde. Çizgi roman dünyasında bu koşu bandının bambaşka bir özelliği var. Flash bu koşu bandı üzerinde hızlanıp zamanda sıçramalar yapabiliyor ve işte bu yüzden bu koşu bandına kozmik deniyor. Eh, dizide zaman yolculuğunun olacağını düşünürsek koşu bandının amacı, Barry'nin değerlerini ölçmekten daha çok işe yarayacak.
6. Hex's: Bölümün başında soyulan dükkanın ismi. Jonah Hex'e bir gönderme olabilir mi?
7. Giffen Meydanı: DC Comics'in önemli yazarlarından Ketih Giffen'e bir gönderme.
8. Multiplex: Bölümümüzün kötü adamı kendini çoğaltabilen, X-Men'in Multiple-Man'ine benzeyen bir karakter. Büyük ihtimalle camdan düştüğü zaman ölmedi çünkü Multiplex o kadar da sıradan bir kötü değil. Kendisinin kaçıp bir kopyasını olay yerinde bıraktığını düşünüyorum.
9. Merkür: Simon Stagg, Harrison Wells'e Flash'ın tanrılar gibi olduğunu ve hatta Merkür'e benzediğini söylüyor. Merkür de hız tanrısı ancak asıl olay bu değil. Earth-2 serisindeki Flash olan Jay Garrick, güçlerini ölmek üzere olan tanrı Merkür'ün bahşetmesiyle almıştı.
1. Dakikada 352 Mil/ Birim 52: Bölümümüzün hemen başında yangına giderken iki tane DC New 52 göndermesiyle karşılaşıyoruz hemen.
2. Fiziksel dayanıksızlık: Flash koştukça metabolizması daha hızlı çalışıyor ve daha çok yiyecek tüketmesi gerekiyor. Her ne kadar Cisco'nun verdiği yiyecekle bu problem çözülmüş olsa da Mark Waid'in Flash yazdığı dönemde Wally West de aynı dertten muzdaripti ve muazzam bir şekilde yiyecek tüketiyordu. Aslında bu konudan güzel hikayeler de çıkmıştı.
3. Gazetecilik: Efendim, Iris'i gazeteciliğe yönlendiren kişi bizzat Barry'miş. Iris çizgi romanlarda da Lois Lane gibi başını belaya sokan gazetecilerden ve başını genelde Barry yüzünden belaya soktuğunu düşünürsek örtüşüyor.
4. Simon Stagg: Daha önce Arrow dizisinde Metamorpho ismi yazan bir araç görmüştük ve Metamorpho isimli süper kahramana gönderme olduğunu söylemiştik. İşte Simon Stagg, Metamorpho'nun bir numaralı düşmanıdır. Tabi öldüğü için haliyle ileride pek göremeyeceğiz.
5. Kozmik koşu bandı: Cisco'nun, Barry'nin hızına dayanabilen bir koşu bandı yaptığını gördük bu bölümde. Çizgi roman dünyasında bu koşu bandının bambaşka bir özelliği var. Flash bu koşu bandı üzerinde hızlanıp zamanda sıçramalar yapabiliyor ve işte bu yüzden bu koşu bandına kozmik deniyor. Eh, dizide zaman yolculuğunun olacağını düşünürsek koşu bandının amacı, Barry'nin değerlerini ölçmekten daha çok işe yarayacak.
6. Hex's: Bölümün başında soyulan dükkanın ismi. Jonah Hex'e bir gönderme olabilir mi?
7. Giffen Meydanı: DC Comics'in önemli yazarlarından Ketih Giffen'e bir gönderme.
8. Multiplex: Bölümümüzün kötü adamı kendini çoğaltabilen, X-Men'in Multiple-Man'ine benzeyen bir karakter. Büyük ihtimalle camdan düştüğü zaman ölmedi çünkü Multiplex o kadar da sıradan bir kötü değil. Kendisinin kaçıp bir kopyasını olay yerinde bıraktığını düşünüyorum.
9. Merkür: Simon Stagg, Harrison Wells'e Flash'ın tanrılar gibi olduğunu ve hatta Merkür'e benzediğini söylüyor. Merkür de hız tanrısı ancak asıl olay bu değil. Earth-2 serisindeki Flash olan Jay Garrick, güçlerini ölmek üzere olan tanrı Merkür'ün bahşetmesiyle almıştı.
Bölümün artıları ve eksileri
+ Karakter dinamikleri çok iyi. Herkesin birbiriyle etkileşimi, motivasyonları ve davranışları oldukça güzel işleniyor ve daha ikinci bölümden ısındığımız karakterler ortaya çıkartıyor.
+ Flash'ın aksiyon sahneleri cidden çok güzeller. Hatta Arrow'un bazı bölümlerindeki berbat aksiyon sahneleriyle karşılaştıracak olursak Flash birkaç gömlek daha üstün oluyor. Dahası efektler hiç sırıtmadan verilebiliyor.
+ Dizinin hızı tam kıvamında ayarlı. Haftalık bir kötü adam konsepti tuhaf gelmiyor. Ana hikayeye ufaktan giriş yapılırken diğer karakterler de hiç dışlanmadan kendi bölümlerini dolduruyorlar.
+ Mizahi yönü gayet güzel. Zorlama espriler yok. Anlık komediler ve yer yer yapılan espriler diziyi iyi bir havada tutmayı başarıyor...
+...ki bu sayede dizi aydınlık ve güzel bir ortam sunuyor.
+ Harrison Wells etrafında örülen gizem başarılı bir şekilde işleniyor. Bana kalırsa Harrison Wells bir kötü adamdan çok Flash'ın geleceğini kurtarmak isteyen birisi. Yine de sandalyeden bu kadar kalkmamasını isterdim. The Mentalist'in dedektifi Patrick Jane'den öğrendiğimiz bir şey varsa o da tekerlekli sandalyede oturan biri varsa ilk yapmamız gerekenin ayakkabı tabanlarını kontrol etmemiz gerektiğiydi. :)
- Kötü adam yeterince geliştirilememişti. Motivasyonunu kendi ağzından dinlememiz onu sıradan bir suçludan farklı yapmıyor. Üzerinde daha çok çalışılmalıydı.
- Barry'nin "sen babam değilsin" patlamaları aşırı derecede gereksizdi. Hatta sondaki sahneyi görünce sırf bu sahne için mi yapmışlar dedirtti.
- Barry'nin düşmanı yenmesi için mutlaka birinin gaz veriyor olması. İlk bölümde bu Wells'ti, ikinci bölümde Joe oldu.
- Bölüm başlarındaki anlatımlar ve Barry'nin dizi içindeki tavırları ve hatta Grant Gustin'in fiziki yapısını düşünecek olursak, çizgi roman dünyasıyla alakası olmayan birisi Flash'ı DC evreninin Spider-Man'i olarak görür. Öyle bir benzerlik var.
Dizi, 2. bölümü itibariyle beklenenleri vermeye devam ediyor. Barry'nin dünyasını keşfetmeye devam ediyoruz. STAR laboratuvarları ve West ailesi etrafında olsa da her şey, şu an için gayet yeterli bir hıza ve genişliğe sahip. İki bölümdür Flash'ın gelişimini ve kariyerine başlangıcını izlemek keyif verirken öte yandan Flash'ın düşmanlarının standartın altında işlenmesi can sıkıcı olabiliyor. Yine de diğer öğelerle geleceğe atılan adımlar dizi için daha da fazla umutlanmamızı sağlıyor. Sezon sonuna geldiğimizde bize sonraki sezonu iple bekletecek bir sezon izleyeceğimizden eminim.
+ Karakter dinamikleri çok iyi. Herkesin birbiriyle etkileşimi, motivasyonları ve davranışları oldukça güzel işleniyor ve daha ikinci bölümden ısındığımız karakterler ortaya çıkartıyor.
+ Flash'ın aksiyon sahneleri cidden çok güzeller. Hatta Arrow'un bazı bölümlerindeki berbat aksiyon sahneleriyle karşılaştıracak olursak Flash birkaç gömlek daha üstün oluyor. Dahası efektler hiç sırıtmadan verilebiliyor.
+ Dizinin hızı tam kıvamında ayarlı. Haftalık bir kötü adam konsepti tuhaf gelmiyor. Ana hikayeye ufaktan giriş yapılırken diğer karakterler de hiç dışlanmadan kendi bölümlerini dolduruyorlar.
+ Mizahi yönü gayet güzel. Zorlama espriler yok. Anlık komediler ve yer yer yapılan espriler diziyi iyi bir havada tutmayı başarıyor...
+...ki bu sayede dizi aydınlık ve güzel bir ortam sunuyor.
+ Harrison Wells etrafında örülen gizem başarılı bir şekilde işleniyor. Bana kalırsa Harrison Wells bir kötü adamdan çok Flash'ın geleceğini kurtarmak isteyen birisi. Yine de sandalyeden bu kadar kalkmamasını isterdim. The Mentalist'in dedektifi Patrick Jane'den öğrendiğimiz bir şey varsa o da tekerlekli sandalyede oturan biri varsa ilk yapmamız gerekenin ayakkabı tabanlarını kontrol etmemiz gerektiğiydi. :)
- Kötü adam yeterince geliştirilememişti. Motivasyonunu kendi ağzından dinlememiz onu sıradan bir suçludan farklı yapmıyor. Üzerinde daha çok çalışılmalıydı.
- Barry'nin "sen babam değilsin" patlamaları aşırı derecede gereksizdi. Hatta sondaki sahneyi görünce sırf bu sahne için mi yapmışlar dedirtti.
- Barry'nin düşmanı yenmesi için mutlaka birinin gaz veriyor olması. İlk bölümde bu Wells'ti, ikinci bölümde Joe oldu.
- Bölüm başlarındaki anlatımlar ve Barry'nin dizi içindeki tavırları ve hatta Grant Gustin'in fiziki yapısını düşünecek olursak, çizgi roman dünyasıyla alakası olmayan birisi Flash'ı DC evreninin Spider-Man'i olarak görür. Öyle bir benzerlik var.
Dizi, 2. bölümü itibariyle beklenenleri vermeye devam ediyor. Barry'nin dünyasını keşfetmeye devam ediyoruz. STAR laboratuvarları ve West ailesi etrafında olsa da her şey, şu an için gayet yeterli bir hıza ve genişliğe sahip. İki bölümdür Flash'ın gelişimini ve kariyerine başlangıcını izlemek keyif verirken öte yandan Flash'ın düşmanlarının standartın altında işlenmesi can sıkıcı olabiliyor. Yine de diğer öğelerle geleceğe atılan adımlar dizi için daha da fazla umutlanmamızı sağlıyor. Sezon sonuna geldiğimizde bize sonraki sezonu iple bekletecek bir sezon izleyeceğimizden eminim.
Yorum Gönder