Yönetmen: Nick Copus
Senaryo: Ben Skolowski & Beth Schwartz
Oyuncular: Stephen Amell (Oliver Queen/Arrow), Katie Cassidy (Laurel Lance), David Ramsey (John Diggle), Willa Holland (Thea Queen), Emily Bett Rickards (Felicity Smoak), Colton Haynes (Roy Harper), Manu Bennett (Slade Wilson), Celina Jade (Shado), Kelly Hu (China White), Michael Jai White (Bronze Tiger), Kevin Alejandro (Sebastian Blood)
Yayın Tarihi: 16 Ekim 2013
İzlenme (ABD): 3.06 Milyon
Bu noktadan sonrası bölüm ile ilgili spoiler içermektedir. Uzak durmanızı, şöyle bir göz atacaksanız nükleer sızıntı kostümünüzü giymenizi tavsiye ederiz.
Mahallemizin Kanunsuz'u Oliver Queen şehri hayal kırıklığına uğratan kişilerle uğraşmayı bırakıp yakın dostu Tommy'i onurlandırmak için hareket etmeye başladı.
Glades, olan faciadan sonra toparlanamamış ve gün geçtikçe kan kaybetmeye devam ediyor. Kan demişken Glades'in her yeri "Vote for Blood" kelimeleriyle kaplı. Glades'den yükselen Sebastian Blood zor durumdaki halka elini uzatıyor. Ama kötüler durur mu hiç. Glades'de sağlam kalan tek hastane ise zor günler geçirmekte. Hastaneye gelecek medikal tırlar soyuluyor, şoförleri öldürülüyor. Ve bunun arkasında da meşhur Triad ve China White olduğunu öğreniyoruz.
Dizinin ilk sezonundan beri China White karakterine bir türlü alışamadım. Bunun en büyük sebebi China White'ın repliklerinin inanılmaz ötesi yapay olması ve tabi ki Kelly Hu'nun taktığı iğrenç peruk. Tabi rakip olarak Green Arrow'un önemli bir düşmanı China White. Unutulmadığını bilmek güzel ancak bu bölümün en büyük sıkıntılarından birini de China White ve Çin mafyası oluşturmakta. Sıkıntılı nokta, mafyanın ilaç kamyonunu çalmasıyla başlıyor. Cidden mi? Yara bandı, morfin mi satıp inanılmaz para kazanacaksınız? Hayır, zaten kamyonun gittiği yer felaket bölgesi. Tek bir hastane var. Adamlar en fazla yarayı kapatıp yollayacaklar. Ne tür pahalı malzeme gerektirebilir ki? Bu yüzden kötü karakterlerin bu bölümde motivasyonları çok zayıf. Ama kamyon meselesi bununla bitmiyor. Nerede bu devlet? Hükumet uyuyorsun! Tırlar zaten 50 kere kaçırıldı, şoförleri öldürüldü, daha niye koruma vermiyorsunuz ki? Obama hükumeti orada da mı kapattı, tek mantıklı açıklama bu gibi. Sarayına ok düşsün başganım!
Kötü karakter kontenjanımıza bu bölümle Bronze Tiger da katılıyor. Yabancı forumların çoğunda zaten Black Wolverine esprileri bile yapılmış o yüzden benzetme kısmını mümkünse bir kenara bırakalım. Manu Bennett gibi Bronz Tiger'ı oynayan Michael Jai White da dövüş sanatı konusunda yetenekli birisi. Haliyle dizideki karakterine de iyi bir artısı olmuş oluyor. Özellikle Oliver'ın oklarını tokatlaya tokatlaya dolaşması gayet sağlam işti. Ortaya çıktığı ilk bölüm itibariyle yeterince iz bırakan bir şey yapamadı. Zaten Bronze Tiger'ın ekran süresi de çok fazla değildi. O yüzden karakteri derinlemesine göremedik ne yazık ki. Sezon içinde 1-2 kez daha görürüz umarım.
Değinmeden geçmeyelim, China White'ın Oliver'a en son söylediği sözler karakterin bugüne kadarki en düzgün repliği olmuş oldu. Spider-Man 1. filmde Green Goblin'in Peter'a bahsettiği ve The Dark Knight'ta Joker'in Batman'e söylediği: "Sen kahraman değilsin ki, sen de benim gibi birisin." kalıplı laflardan birisini de Arrow'da duymuş olduk:
"Seni yine de düşmandan başka bir şey olarak görmeyecekler. Onlar için suçludan başka bir şey olmayacaksın. Bu da demek oluyor ki sen asla kahraman olamayacaksın."
Kötüler sayfamızı daha kapatmadık. Süper kahramanlar söz konusu olduğu zaman karakteri zayıf kılan en büyük şeylerden birisi karakterin düşmanlarının sadece maske taktığında olması. Maskeyi çıkarıp gerçek hayata döndüklerinde kendileriyle uğraşan hiç kimse olmuyor. Birçok kahramanda durum böyle. Eğer Green Arrow: Ölüm Makinesi'ni okuduysanız, Oliver'ın kendi hayatı da mahvolarak başlıyor seri. Bu sezonun iyi kısımları da bunlar. Önce Isabel Rochev çıktı. Şu Wikileaks belgesini vermeden geçmeyelim:
Diğer sivil kötümüz ise çok isabetli bir karakter olan Sebastian Blood. Glades'in zor gün dostu, bölgeyi enkaz haline getiren Oliver Queen'i "çarmıha germek" için sabırsızlanan meclis adayı. Gerçekten çok sert oynuyor kartlarını. Özellikle Oliver'ın kendi yaptığı bağış gecesine katılmamasını tetriste özlenen uzun çubuk gelmiş gibi acımadan kullandı. Doğrusu Blood'ın belediye başkanı olmasını dört gözle bekleyenlerden birisiyim. Siyaset olayının bu kadar erken girmesini beklemiyordum ama tam da yerinde sokmuş oldular. Malumunuz Oliver Queen hayatının bir bölümünü belediye başkanı olarak geçirmiştir şehri her iki haliyle de kurtarmayı vazife ediniği zaman. Tıpkı bu sezon yapmaya çalıştığı gibi. Sebastian Blood cidden iyi bir eklenti oldu diziye.
Gelelim iyilerimize...
Felicty'nin yeni rolü çok iyi. Buna verdiği tepkiler de bölüm boyunca bölümün keyifli yanlarındandı. Karakterinden hiçbir şey kaybetmeden dizinin en iyilerinden olmaya devam ediyor. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim, bu bölümde Felicity'nin giydiği elbiseler resmen rol çalmışlar. Neyse...
Diggle, bildiğimiz gibi devam etmekte. Bu bölümde Carly'den ayrıldığını öğrendik ama anlayamadığım nokta Felicty ile beraber ilişki durumunu Oliver'a anlatırken neden bu kadar abarttıkları. Cidden, Carly'nin Glades'de öldüğünü düşünmeye başlamıştım, ta ki Diggle "Biz ayrıldık" diyene kadar. Bunun dışında "Black Driver" gizli kimliği güldürdü. Ayrıca ilk defa Arrow dizisinde yaratılan Diggle karakteri Green Arrow'un 24. sayısının sonunda sahneye çıktı.
Colton Haynes'in can verdiği Roy Harper karakteri ise bu bölümün en iyilerindendi. İtiraf etmem gerekirse Haynes, dizideki ilk sahnesinden itibaren sevemediğim, yetersiz bulduğum, olmadığını düşündüğüm bir oyunculuk sergiliyordu. Bu bölümde Oliver'a öfkesini kusarken olsun, Arrow'a neden bu işte olmak istediğini söylerken olsun gerçekten de söylediklerini hissedebiliyordunuz. Artık neden Arrow gibi olmak istediğini daha iyi anlayabiliyoruz. Zaten Arrow ile aralarındaki konuşma, Batman ve John Blake'in ilişkisinin hissini veriyordu.
Laurel'i canlandıran Katie Cassidy ise hala dizinin en sırıtan oyuncusu. Zaten Arrow'a düşmanlığı çok yüzeysel. Yani ne olmuş yani Arrow, Tommy'nin yanına gelememişse? Şehir çöktü kadın! Öfkesinin yüzeysel olmasının yanı sıra oyunculuğu durumu daha da ele veriyor. Özellikle Roy Harper'ın öfkesini benimsediğimiz bir bölümde Laurel'in öfkesi "Tavşan dağa küsmüş"ten öteye geçemiyor.
Ada sahneleri ise her zaman keyifli olma çizgisini bozmadan devam ettiriyor. Çok fazla bir şey göremedik ama adada kıyametin neyden kopacağına doğru bir fikrimiz var. Shado ve Oliver'ın ilişkisi Slade'i rahatsız etmekte. İleride ikisi birbirlerine girecekse ki gireceklerini biliyoruz, Shado yüzünden olacak.
Oliver Queen ise öldürmeme yemini etti. Bu da aynı kötüleri ilerleyen zamanlarda da göreceğiz demek. Güzel bir şey öldürmemek. Ama Oliver Queen olarak da şehri kurtarmak istemesi konusunda sıkıntıları var. Kendi yaptığı bağış gecesine katılmaması en önemli örnek. 1 ilaç kamyonu, Glades'e para yağdıracak insanlardan önemli mi? Hırsızlar zaten işlerine devam edecekler, sonraki vurgunda yakalarsın yine. Bunun dışında adadaki sahnelerle beraber Oliver'ın değişimine de tanık oluyoruz. Dizi Oliver Queen/Arrow açısından gayet güzel ilerliyor. Bakalım bölümün sonundaki çıkmazdan nasıl kurtulacak.
İlk bölüme göre bu bölüm biraz daha yavandı. Bunun en büyük sebebi de kötü karakterlerin motivasyonlarının yetersiz olması ve Laurel'in düşmanlığının çok yüzeysel olması yetmezmiş gibi bunu üst üste vurgulaması. Bunlar dışında bölüm gayet güzeldi. Önümüzdeki bölümde Black Canary geliyor. Bakalım Kanarya Çığlığı da onunla beraber gelecek mi.
Yorum Gönder