İnceleme: Action Comics #965




[update title="Künye" icon="info-circle"] Yayınlandığı Tarih: 12.10.2016
İçerdiği Sayı: Action Comics #965​
Hikaye: Lois Lane, Back at the Planet
Yazar: Dan Jurgens
Çizer: Stephen Segoiva
Yayıncı: DC Comics[/update]
Hızlı başladığımız, aksiyonu yüksek dozlarda tattığımız Action Comics dergisi son iki sayıdır ilginç bir dram hikayesi sundu. Clark'ın gizemini çözmeye çalışırken kafası daha da çok karısan bir Superman görmüş, ayrıca Superman'in Doomsday'in şehre salınmasında Geneticron'un parmağı olduğunu öğrenmiştik. Superman Geneticron'a gittiğindeyse binanın kaybolduğunu görmüştük. Gelecek sayılarda çok büyük bir olaya hazırlık yapıldığını düşündüğüm derginin bu sayısı öyle büyük bir olay anlatmıyor ama güzel bir Lois Lane sayısı olarak tarif edebiliriz sayıyı. Evet, Lois Lane dönüyor. Ya da sadece herkes onun döndüğünü düşünüyor.


[error title="Spoiler Bölgesi" icon="exclamation-circle"]Lois, bu dünyanın Lois'i gibi Daily Planet'a girer. Çok gergindir ama kimse onun o dünyanın gerçek Lois'i olmadığını fark etmez. Saçını mı kestirdin gibi sorular sorarlar sadece. Sonra Lois tam Perry White'ın odasına girecekken bir gün öncesine gideriz. Lois rüyasında o dünyanın Lois'ini görür. Diğer Lois yardım ister, Lois uyanır. Superman gelir. Son zamanlardaki olaylardan konuşurlar ve konu rüyalara gelir. Lois, diğer Lois'in ona yazdığı mektubu hatırlatır (Hatırlamayanlar Superman #2'ye bakabilir). Mektubun altında harf, rakam ve sembollerden oluşan bir dizi vardır. İkili bunun o dünyanın Lois'inin bilgisayar şifresi olduğunu çözer. Günümüze döneriz, Perry'nin odasında Lex Luthor da vardır. Lex, Lois'e yeni Superman'i yani kendi kocasını araştırmasını söyler. Lois odadan çıkar, Clark'ı görür ve durum tabii ki ona garip gelir. Clark bilgisayara kahve döker. Lois rüyadaki bilgisayarın dizüstü olduğunu hatırlar. O dünyanın Lois'inin evine gider ve orada Superwoman tarafından beklenmektedir ve Superwoman ona "Eğer Lois'in yerini almak istiyorsan önce beni geçmelisin'' der.


[/error]

GÖRÜŞ


Dergi şimdiden bir çok konuya ev sahipliği yapıyor. Lois ve Clark'ın dünyaya gelmesiyle birlikte ortaya zaten bir karışıklık çıkmıştı ama şimdi bu fazladan Clark'la ve Lois'in bu olayların içine girmesiyle her şey daha da karışacak gibi.

Açıkçası bu sayıyla beraber son üç sayıdır dergi sanki tamamen tersine döndü. Clark'ın Geneticron'da güvenlik görevleriyle kavga etmesini saymazsak hiç kavga falan olmadı. İlk hikayeden sonra bu denli bir değişim de bana biraz fazla geldi sanki. Bunların dışında sayı ilgi çekici değil desek yalan olur. İnsan Clark'ın nereden çıktığını, bu dünyanın Lois'ine ne olduğu ilgi çekiyor ama bu konular çok ağır işleniyor. Ama Derginin pozitif yanları da yok değil. Okurken bazen sanki gümüş çağ çizgi romanı okur gibi hissediyorum kendimi. Her karakter gizemli resmen. Clark'tan Lois'e, ondan Lex'e hepsi her an değişik bir şeyler yapabilirmiş gibi geliyor bana. Bu da dergiye devam etmek için bir neden sunuyor.


Seriyi bir yana bırakıp sayının içeriğine biraz daha inecek olursak Lois'in yaşadığı gerginlik ve fark edilme korkusu ama hiç kimsenin bunu anlamaması, Clark'ın Superman olduğunun fark edilmemesine benziyor biraz. Yani neden insanlar Lois'in gerçek olup olmadığından şüphelensinler ki, değil mi? Bunun dışında Clark'ın kahve dökmesi de gerçekten eski zamanlara güzel bir gönderme olmuş. Buradan sorunun her zaman Clark'ta olduğunu anlayabiliyoruz, sakarlık doğasında varmış. Sayının sonundaysa Superwoman neden orada biri eve gizlice girer mi diye bekliyordu merak ediyorum. New 52 Superman'inin ölümünden sonra hem Lana, hem Lois (New 52) onun enerjisinden etkilenip Superwoman olmuşlardı, biz bunu biliyorduk ama Superman ve Lois'in bundan haberi yoktu. Superman Rebirth #1 sayısında da Superman ve Lana karşılaşıp konuşmuşlardı ama Lana o zaman daha güçlerinden haberdar değildi. Şimdi Lois'e ne olduğuysa merak konusu. Dergi gerçekten gizem dolu.


Çizimler gayet normaldi. Öyle müthiş bir çizim yoktu ama çok müthiş çizilecek bir şey de yoktu. O yüzden o konuda diyecek pek bir şeyim yok. Son olarak ben bu anne Lois'ten biraz bahsetmek istiyorum. Ben bu karaktere bayıldım. "Lois&Clark" serisinde de çok sevmiştim, buraya gelene kadar da özellikle Superman dergisinin ilk altı sayısındaki hikayeyle çok sevdirdi kendini. Lois bazı hikayeler de gıcık hareketler falan sergileyebiliyor ama burada tamamen fedakar ve ailesini düşünen bir anne olarak çıktı karşımızda. Bu yüzden 2016'nın en iyi annesi ödülünü veriyorum kendisine. Anne gibi annesin Lois.
7.5
ORTA​


Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget