Merhaba arkadaşlar. Bugün güzel bir haftanın ilk başlangıcıydı. Bildiğiniz gibi Supergirl, Flash, Arrow ve Legends of Tomorrow dizileri ile bir crossover yapıyorlar. Ve bu crossoverın ilk durağı Supergirl'dü. O ilk durağın kısa bir özetini yapıp hemen peşinden değerlendirmemize geçeceğiz. Buralar çok fena spoiler kaynayacak. Uyarmadı demeyin. Kahveler hazırsa...
Bölüm Özeti: Bölüm, Kara'nın evinde verilen Şükran Günü yemeği ile başlıyor. James ve Winn, Kara'ya Guardian hakkındaki gerçeği anlatmak için tartışma içindeler ancak Alex ve Kara'nın annesi de bizimle olduğundan Alex'in de kendi hakkında söylemesi gereken bir şey var. Yemek esnasında her biri söylemek için can atarken eskilerden bir uzay-zaman bükülmesi görüyoruz sofranın tam üstünde. Bu da nesi?
Uzaylı barımıza geçelim buradan. Daxamlı Mon-El birasının keyfini çıkarırken geçen bölümden itibaren aktif olan Cyborg Superman'i görüyoruz. Çıkacağı sırada onu Hank olarak tanıyan Mon-El peşinden gidiyor ve dışarıda onun Cyborg olduğunu öğrenen Mon-El bir kavgaya tutuşuyorlar. Bu sırada Cyborg eli boş gelmemiş. İçeri bıraktığı cihaz birden tüm bara bir gaz salmaya başlıyor ve tüm uzaylılar birer birer ölmeye başlıyor. Mon-El olayları anlatmak için DEO'ya gittiğinde bir karanti odasına kapatılıyor çünkü onun da etkilenmiş olması olası. Nitekim öyle de oluyor. Mon-El de virüsün etkisinde ve bir tedavi bulmak için Alex ve annesi birlikte çalışmaya başlıyorlar. Bu arada virüsün Kripton asıllı olduğu öğreniliyor ve Kara geçen bölümde neden ondan kanının alındığını çözmüş oluyor. Yalnızlık Kalesi'ne gidip bilgisayardan tarama geçmişine bakıyor ve Project Medusa ile ilgili bilgileri bizimle beraber babasının hologramından öğreniyor. Virüs, babası tarafından bir istila sırasında Kriptonlu hariç kalan uzaylıları öldürmesi için tasarlanmış.
Olayı Hank'e anlattığında içindeki, ailesine karşı gelişen düşünceleri de dışa vuruyor. Bu sırada Hank'in Beyaz bir Marslı'ya dönüşüm evresini görüyoruz ve Kara da durumdan haberdar oluyor. O sırada Alex ve annesinin virüsün yayılması için gerekli olan bir elementin varlığını keşfettiklerini öğreniyoruz. Peki bu element kimde var? Lena Luthor'da. Kara ilk olarak bir muhabir olarak röportaj sırasında annesinin planları ile bir alakası var mı öğrenmeye çalışıyor. Daha sonra Mon-El kötüleşmeye başladığında da Supergirl olarak annesinin planlarını ve Cadmus'un başında olduğunu haber veriyor. Bu sırada Cyborg Superman çoktan elementi almak için Lena'nın şirketine saldırmıştı ve Supergirl onu durdurmuştu. Burada uzay-zaman bükülmesini bir kere daha görüyoruz.
Lena, Supergirl'den öğrendikleri sebebiyle annesini arıyor ve ona bildiklerini anlatıp yardım teklifinde bulunuyor. Birlikte virüsü yayacak füzeyi fırlatıyorlar ancak Lena'nın annesini kandırdığını ve polisleri aradığını öğreniyoruz. Hank'i de bu olanlar sırasında Cyborg Superman ile tam bir Beyaz Marslı olarak dövüşürken görüyoruz. Sonuç olarak Cyborg kaçıyor, virüs bir tehdit olmaktan çıkıyor, Lilian Luthor tutuklanıyor ve Alex ile annesi Hank'i etkileyen Beyaz Marslı hücrelerini etkisizleştirmenin bir yolunu buluyorlar. Bu sırada da Kara'nın evine dönüyoruz ve üçüncü uzay-zaman bükülmesi ile karşılaşıyoruz. Ama bu sefer içinden gelenlerle birlikte. Barry Allen ve Cisco geliyor. Tam o sırada Kara eve geliyor ve ikili sıcak bir sarılmadan sonra Barry yardıma ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Buradan sonrasını bu hafta boyunca Flash, Arrow ve Legends of Tomorrow dizilerinde göreceğiz.
Değerlendirme
Güzel bir bölümü daha geride bıraktık. Bu hem crossover bölümlerine bir girişti hem de dizimizin kendi akışındaki olayların bir nebze çözülmesini gösteriyordu. Biz kendi akışımıza bakacağız. Ve ben buna Superman ile başlamak istiyorum. Çünkü kendisinin bu bölümde gözükmesini o kadar çok bekliyordum ki, büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Tüm uzaylıları etkileyecek bir virüs var ortada ve bunun kaynağı Kripton. Superman'in de biraz iş yapması gerekmiyor mu? Arkadaşlar Yalnızlık Kalesi'ne bile girilmiş ya, bundan bile mi gelemedin? En azından Metropolis'te de bir şeyler olduğunu gösterseler de bize içimiz rahatlasa. Bu durumda çokça rahatsızım, siz ne diyorsunuz?
Ve gelelim Lilian Luthor'a. Kendisi artık resmi olarak ikinci tutuklu Luthor oldu. Ancak bu kadar kolay bir şekilde yakalanmış olması beni biraz rahatsız etmedi değil. Lena'nın planı güzeldi, kabul ediyorum ve bir ara beni cidden tam bir Luthor olduğuna inandırdı ancak Lilian'ın da yedek planları olmasını beklerdim. Lena'nın iyi bir karakter çıkmasından dolayı çok mutluyum. Ayrıca Medusa'nın daha kapsamlı bir şeyler olacağını sanıyordum. Virüs olayından memnunum tabii ama çok çabuk işlendi ve harcandı gibi hissediyorum. Bir önceki bölüm incelemesinde yaptığımız tahminlerin tutmamış olmasının da bir etkisi olabilir. Peki şimdi Cadmus olayı sona mı erdi? Çünkü bize kısaca gösterildiği gibi Mon-El'i arayan bir uzay gemisi var. Yeni bir hikaye akışı geliyor demek bu diziye. Üstelik üstü henüz doldurulmamış bir uzaylı başkan olayımız da var. Bunu böyle bırakmayacaklarını umuyorum ben.
Dizinin ilişki dinamikleri bence çok iyi gidiyor. Yani sahneleri çok uzun tutmuyorlar. Gereksiz laf kalabalıkları yapmıyorlar. Gerçi Kara'nın, Mon-El'e hoşlantısını direkt sorması biraz garibime gitti. Ayrıca ben yaşadıkları öpüşmeyi unuttuğunu düşünmüyorum. Alex ve Maggie açısından oldukça mutluyum. Daha fazla uzatılması gereksiz olurdu bu olayın. Bölümün gereksiz olan tek olayı bölüm başındaki James ve Winn konuşmasıydı. Bölüm açılır açılmaz, Guardian kimliği hakkındaki gerçeklerin söylenmeye karar verilmesini görüyoruz ancak daha sonrasında bununla ilgili hiçbir şey görmüyoruz. Söyletmeyecekseniz hiç koymayın oraya öyle bir sekans senarist kardeşlerim.
Son kısımda bildiğiniz gibi Barry ve Cisco geldi. Crossover tam o andan itibaren başlamış durumda. Ben bir an için dizinin tam ortasında geleceklerini düşünmüştüm ancak bu şekilde daha iyi olmuş diyebilirim. Yarın bu hikayenin nasıl devam edeceğini göreceğiz ve ben sabırsızlıkla bekliyorum.
Görüş
Cidden bu dizi böyle devam etmeli ve yakaladığı bu dinamiği bozmamalı. Olmamış denilecek yerler var ancak bunları olamamış olarak da düşünebiliriz. Hikaye akışındaki güzelliği bozmasınlar yeter bana. Siz ne dersiniz?
7.0
Bir sonraki bölüm incelemesinde görüşmek üzere arkadaşlar. Siz kahvelerinizin son yudumlarını alırken ben de buraya her zaman yapacağım gibi dizide yer alan göndermeleri, değişik bilgileri kısaca bırakayım.
- Yalnızlık Kalesi'nde gördüğümüz Kara'nın babasının adının Zor-El olduğundan bahsetmiş miydim size? Action Comics #252 (Mayıs 1959)'de karşımıza çıkan karakterin Cyborg Superman olmakla ilgili bir olayı var. Belki bakmak istersiniz.
- Bu bölüm Eliza Denvers'ı bir kez daha gördük. Kendisi çizgi romanlarda da var ve aslında ismi Edna, ancak daha sonra Sylvia olarak değiştirilmiş.
- Eliza Denvers'ı oynayan oyuncu aynı zamanda Smallville dizisinde de Kal-El'in annesi Lara-El rolünde de oynamıştı.
Yorum Gönder