İnceleme: Marvel's Agents of S.H.I.E.L.D. S01E03 - The Asset


Yönetmen: Milan Cheylov

Senaryo: Maurissa Tancharoen, Jed Whedon

Oyuncular: Clark Gregg (Phil Coulson), Ming-Na Wen (Melinda May), Brett Dalton (Grant Ward), Chloe Bennet (Skye), Iain De Caestecker (Leo Fitz), Elizabeth Henstridge (Jemma Simmons), Ian Hart (Dr. Franklin Hall), David Conrad (Ian Quinn)

Yayın Tarihi: 8 Ekim 2013

İzlenme (ABD):  7,87 Milyon


Bu noktadan sonrası bölüm ile ilgili spoiler içermektedir. Uzak durmanızı, şöyle bir göz atacaksanız nükleer sızıntı kostümünüzü giymenizi tavsiye ederiz.



Bu hafta, toplam 9 bölüm düşünülen ilk sezonunun 22 bölüme çıktığını öğrendiğimiz S.H.I.E.L.D. Ajanları'nda 3. bölümü de görmüş olduk. Benim görüşümce şu ana çıkan 3 bölüm içerisinde en ön plana çıkan bölüm buydu. Bakalım.

Öncelikle bu bölümün başardığı en önemli şey muhtemelen sezon içerisinde birkaç kez daha göreceğimiz süper kötümüz Graviton'un kökenini gayet başarılı bir şekilde anlatması oldu. Sal Buscema ve Jim Shooter'ın 1977'de Avengers dergisinin 158. sayısında tanıttıkları Graviton, kendi deneyinin kurbanı olan, kendi başını yakan bir arkadaştır. Kendisi bu kazadan sonra yerçekimini dilediği gibi kullanabilir, hatta bulduğu yollarla nesneleri nükleer silahlara bile çevirebilir. Dizide ise kazanın bizzat Ajan Coulson'un elinden çıkması Graviton'un ileride neden SHIELD ile uğraşacağına dair soruları da ortadan kaldırmış oldu.


Dr. Franklin Hall'ı böyle bir olaya sürükleyen Ian Quinn'i canlandıran David Conrad ise bölümün en iyilerindendi. Oyunculuk olarak ön planda olmasının yanı sıra, karakteri de bölümün sonuna kadar Franklin Hall yerine kendisinin Graviton'a dönüşebileceğinin izlenimini vermeyi başardı. Sonunda eğer Quinn, Graviton'a dönüşseydi kimsenin hayretle karşılayacağını sanmıyorum. Bölümün güzel yanlarından bir diğeri de bu. Güzel "twist" örnekleri vardı. Örneğin bölümün başındaki kargo taşıma sahnesinin suçlular tarafından yapılıyormuş gibi başlatılıp S.H.I.E.L.D. işi olduğunu göstermeleri iyi bir atıştı.

Buna ekstra olarak, Dr. Hall'ın aslında kendi kendini kaçırttığını öğrenmemiz ve Skye'ın ikili ajanı oynadığını Quinn'e söylemesi ama bunu kendi lehine kullanması da bölümdeki beklenmedik küçük sürprizler olarak keyif verici oluyor. 

Bölümün bir diğer güzel yönü de Graviton'un bu bölümde kullanılarak nasıl bir şey olduğunu göstermeleriydi. Aksiyon sahneleri bu yüzden normalden daha ilginç bir seyir sunmuş oldu. Coulson ve Hall'ın yer çekimine karşı dikildikleri ikili sahneleri bölüm adına artı puan olarak eklenebilir. Diyaloglar yine güzel. Zaten dizinin ilk bölümünden itibaren ön plana çıkan tek bir şeyi varsa o da diyalogları. Ama bu bölümle de fark ediliyor ki dizinin komedi-ciddiyet dengesini, espri miktarını ayarlaması gerek. Evet, esprili ve daha aydınlık yaklaşımı seviyoruz ama üst üste bindirince ne yazık ki her zaman aynı etkiyi yapamıyor. Skye'ın, Quinn ile silahlı kavgaya girdiği sahne buna örnek. Her fırsatta bir espri patlatma çabası sıkıyor bir müddet sonra.


Gelelim Avengers göndermelerine! Yahu tamam sinematik evrenle bağı kesmemeniz iyi, güzel dedik de üst üste gönderme yapmak da olmuyor ki. Pekala, Dr. Hall uzaylı istilası konusunda azar çekerken haklıydı ama Nick Fury'nin bu kadar serbestlik vermesinden 3 bölümdür bahsediliyor, 2. bölümde Fury geldi kendi bahsetti zaten. Melinda May ile konuşurken "Avengers ile beraber çok aksiyon yaşadım" demesi cidden gerekli miydi? Ki Coulson The Avengers'ta doğru düzgün aksiyona bile girmedi. Bir de "Captain America kartlarım da gitti" demişti Ajan Ward'a bunların yanı sıra. Anladık Coulson, Avengers'da sen de vardın!

Ama Melinda May ile olan sahnesinde, May'in "Ve Öldün." diye kendince mırıldanmasına bakarsak Coulson'un kesin olarak öldüğünü biliyoruz. Piyasada bir R'as Al Ghul olmadığı için hemen "Lazarus Pit" deyip kendimizi kurtaramıyoruz ancak benim düşüncem diriltilme konusuna kaymaya başladı. Bakalım ilerleyen bölümlerde sır perdesinin biraz daha aralanmasını beklemek zorundayız. Sezon arası tatile girene kadar konuyu açıklarlarsa iyi olacak yoksa çok esnemeye başladı bu konu. İpucu vermedikleri her bölüm, internette daha çok teori demek, daha çok teori demek dizinin açıklamasının tatmin etmeme ihtimalinin yükselmesi demek. Daha önce çok gördük bunu. 


Fitz-Simmons ikilisi ise sevimli nerd imajlarını sürdürüyorlar ancak bazen fazla abartıyorlar. Bunun biraz daha dengelenmesi, ikiliye yer yer ciddiyet katılması gerek. Aksi taktirde şu anki imajları sıkabilir ileride. Yine de bu bölümde güzel replikleri vardı. Simmons'un "ismini tekrar etmek üreticiliğini arttırmayacak" ve Fitz'in Skye nasıl içeri girdi sorusuna verdiği cevap gibi. 

Ajan Melinda May'i bu bölüm çok göremedik. Zaten tam olarak ne istediğini kendisi de bilmiyor. Sahaya çıkınca "niye sahaya çıkardın" içeride kalınca "beni de sahaya götürün" diyerek daha karakterinde oturmamışlıklar seziyoruz. 

Ajan Grant Ward ise "üzgün kaslı" rolünü devam ettirmeyi başarıyor. Skye ile aralarındaki bağın gittikçe artması daha ilk bölümde dediğim "bu ikisini başgöz etmezlerse ne olayım" şeklindeki tuhaf teorimi destekliyor. Aralarında abi-kardeş ilişkisinin sevgili ilişkisinden çok daha iyi karakter gelişimi sağlayacağını ama tabi ki böyle yapmayacaklarını biliyoruz. Umarım ters köşeye yatarım da bu satırları yutarım.

Coulson'un sabah akşam Avengers'tan bahsetmeye başladığını geçersek bu bölüm Skye açısından iyi oldu. Kendisinin daha ön plana çıktığını görebildik. Geçmişini de aşağı yukarı öğrenmiş olduk. Ajan Ward ile aralarındaki ilişki de Ajan Ward hakkında bilgilerimizi genişletmekte. Skye'ı diğer bölümlerde de parti elbisesiyle görmek dileğiyle kendisinin iyi iş çıkardığını düşünüyorum bu bölüm.


Agents of S.H.I.E.L.D. 3. bölümü itibariyle vasat çizgisinin yukarısına doğru hamle yaptı. Umarız bu şekilde çıkışa devam eder ve Graviton'u birkaç bölümde harcamaz.

 

Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget