ELVEDA


Hugh Jackman bugüne kadar pek çok şey yapmış bir Avustralyalı olabilir; ama Wolverine olarak hatırlanacağı kesin. Dile kolay 17 yıl boyunca canlandırdığınız bir karakter insanın üstüne bir şekilde yapışır. Üstelik bu karakter Marvel'ın en anti-kahraman karakteriyse! Bryan Singer, Jackman'a Wolverine olma şansı verdiği günden beri o daha fazlası olduğunu hep gösterdi. Çektiği filmler, oynadığı müzikaller, sunuculuğunu yaptığı törenler…

Şahsen ben tadında biten şeyleri daha çok sevsem de Jackman'ın 17 yıl boyunca ikonik bir karakteri daha popüler yapmasını takdir ediyorum. Hatta Jackman bunu canlandırdığı karakteri fiziksel olarak sınıf atlatarak yaptı. Bugün herkes Wolverine'nin dalyan gibi bir adam olduğunu zannediyor. Jackman ruh olaraksa Wolverine'i bugüne kadar en iyi solo filmlerinde oynadı hep. Her ne kadar Wolverine'in önceki solo filmleri hep vasat olsa da.

Hatırlayalım; ilk Wolverine filmi janr için gayet eğlencelik bir film olabilecekken sondaki Deadpool yorumuyla herkesi üzmüştü. İkinci Wolverine filmi ise James Mangold'un Wolverine'in çok önemli bir hikayesini yanlış yorumlamasıyla hayal kırıklığı yaratmıştı. Ama bu sefer James Mangold bir önceki Wolverine filmindeki acemiliğini telafi ediyor ve bizlere şu meşhur sözü tekrar hatırlatıyor: Allah'ın hakkı üçtür!

Mangold artık anlaşıldığı üzere seçtiği materyali birebir uygulamayı seven bir yönetmen değil. Bu zaten çizgi roman filmlerinin bir kuralı olmadı hiçbir zaman. Ancak günümüzde Arrow gibi dizilere bakarak ''serbest uyarlama'' denen şeyin bazen can sıkabildiğini görüyoruz. İşte Mangold bu defa Mark Miller'ın İhtiyar Logan'ını öyle güzel ele almış ki ''uyarlama'' kelimesinin ne anlama gelmesi gerektiğini göstermiş adeta! Açık konuşmak gerekirse Logan benim şimdiye kadar izlediğim en iyi uyarlamalardan!

Mark Miller'ın versiyonunda Logan'ın öyküsü 50 sene sonra geçiyordu ve Logan hayattan umudunu kesmiş yaşlı bir çiftçiydi. Filmde ise hikaye yakın bir gelecekte geçiyor ve Logan farklı bir işle uğraşıyor. Filmin yakın bir gelecekte geçmesinin en büyük sebebi ise Xavier! Mangold büyük ihtimal Xavier'ı senaryoya dahil etmek için böyle bir hamlede bulundu. İyi de etti. Çünkü filmde Xavier, Logan ve X-23 üçlüsünün yolculuğunu bir dede, oğul ve torunun yolculuğuymuş gibi izledik adeta.

Tabii Xavier'ın senaryoya eklenmesi biraz da Bryan Singer'ın geçmiş filmlerde Logan ve Xavier ilişkisini nasıl işlemesiyle alakalıydı. X-23'ün senaryoya eklenmesi ise mükemmel düşünülmüş bir detay! Çünkü "Weapon X" Wolverine için nasıl anlatılmazsa olmaz olaylardan biriyse "X-23" de öyledir. X-23'ü canlandıran küçük yıldız performansı ise harkulade! Hatta Mangold'un X-23'ü senaryoya ekleyerek bu kızı filmin kalbi yapmış! X-23 Xavier'a son kez bir öğrenciye sahip olma şansını verirken; Logan'a bu dünya üzerinde son kez bir iyilik yapma şansını, diğer bir deyişle son kez Wolverine olma şansını veriyor!

Ayrıca Logan'daki performansların göz kamaştırdığını da söylemek gerek. Filmin hem Rated R olmasının verdiği özgürlükle, hem de bunun son performası olması sebebiyle Jackman şimdiye kadarki en doğru, en vahşi, en duygusal Wolverine performansını veriyor. Küçük yıldız Dafne Keen ise X-23 olarak yaşına taş çıkaran bir performans sergiliyor. Üstelik filmin çoğunda bunu konuşmadan yapıyor!

Uzun lafın kısası, Logan orijinal öyküsündeki neredeyse her şeyi daha akıllıca kullanan alışılagelmişin dışında bir çizgi roman filmi! Jackman'ın şimdiye kadarki en iyi Wolverine performansı ve Mangold'un umduğu gibi şimdiye kadarki en iyi Wolverine filmi! Ancak bu şimdiye kadarki en iyi, en cesur X-Men filmi aynı zamanda! Her vedanın böyle olması dileğiyle. Yolun açık olsun Jackman.


Yazar Puanı: 8,5


https://ankatozu.wordpress.com 


Yorum Gönder

[disqus]

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget